Dolar (USD)
35.17
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2966.84
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

URFA 'NIN MANEVİ İKLİMİNE YOLCULUK (1)

Doğunun sıcak, saran kuşatan bir havası vardır. Öncelikle iklime doğru yürüdüğünüzde, hayatınızdan, ayağınızın altından, görme mesafenizden ağaçlar, ormanlar çekildiğinde bitimsiz çöllerin yakınında olduğunuzu anlarsınız.

Yaz başıdır, bahardır. Siz şehrinizden kilometrelerce uzakta, kalabalıklardan, göğü yitik metropolden, üzerinize üzerinize gelen sıkışık binalardan, caddeler boyu akan insan ve araba selinden ve dahi bitmeyen işlerden, yetişemediğiniz zamandan çok uzaklara gitmişsinizdir. Bir rüya rehaveti sarıp kuşatmıştır tüm azalarınızı. Bedeninize ılık serin yumuşak bir iklim çoktan yürümüştür. Bahar ısıtan sımsıcak bir güneşin aydınlığıyla gülümser.

Baharın sımsıcak gülümseyişi bizi yakaladığında Urfa'nın kadim güzelliğine konuk olmuştuk. Derin bir ürpertiyle şehri keşfe çıktığımızda, mihmandarımız Harran Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yasemin Hanım her zaman gördüğü ve kanıksadığı mübarek beldelere bizi getirmiş ama ezanla apansız ıslanan gözlerimize, mıh gibi çakılmış ayaklarımıza bir anlam verememişti muhtemelen.

EDEPLE GELEN LÜTUFLA DÖNER

İlk olarak Hz Eyyub Peygamberin şifa bulduğu mağarayı geziyoruz. Hemen caminin arkasında çağıldayarak akan bir nehir var gibi anlayamadığımız bir serinlik kaplıyor yüreğimizi. Ezanlar okunuyor. Güvercinler havalanıyor. Gökyüzü alabildiğine mavi, beyaz bulutlar başımızın üzerinden ağıp geçerken ılık bir bahar yüreğimize akıyor. Cami avlusunda okunan ezanlara yüreğimizi ve dahi dualarımızı yaslıyoruz ve nedensiz boşalıyor yaşlar gözlerimizden. Duaya durduğumuzda loş yeşil ışık huzmelerinin altında edeple geldik mi diye soruyoruz yüreğimize. Edeple gelmenin makamda edepli olmanın şuurunu yaşamak istiyoruz. Nice lütuflara mazhar olmak için edeple gelmek gerek. İndiğimiz merdivenlerden edeple çıkıyoruz. Yüreğimiz bir kuş kadar hafif. Maddi ve manevi tüm hastalıklarımız için Rabbimizden şifa diliyoruz tıpkı sabır abidesi, çileler sonunda lütuflara mazhar olan, Eyyub Peygamber gibi.

Eyyub Peygamberin uğrak yerlerinden mübarek bir beldedeyiz. Çareler aramak için gelenlerden birisi olarak makamdayız. Dertlerimizi dökmek maddi ve manevi hastalıklarımıza şifa dilemek için Rabbime yalvarışlar gönderiyoruz.

Burası sabır makamıdır, dua, yakarış makamıdır. Asırlar sonrasının insanlarının sağlam bedenlerine inat ne çok manevi hastalıkları vardır oysa. Biriken nice manevi hastalıklarımıza derman olsun diye yalvarışlar gönderiyoruz.

Heyecanlıyız. Caminin bahçesinde çöküp kaldığımızda mübarek şehir Medine'nin, Mekke'nin ilhamı sarıyor yüreklerimizi. Mübarek beldelerin hasreti çörekleniyor içimize. Halbuki mübarek şehir Urfa'yı dolaşırken bunu hep yaşayacağımızı, yine Efendimizin diyarına doğru derin bir hasret duyarak ilham olan mekanları gezeceğimizi daha bilmiyoruz.

İkindi serinliği kaplıyor ortalığı. Şehir merkezinin güneyinde bu mezku00fbr bölgede Hz. Eyyub Peygamber'in iyileştiği ve yaşadığı rivayet edilir. Buradaki suyun şifalı olduğu öne sürülür. Mağarası, Şanlıurfa'nın bilinen adak yerlerinden biridir.

Kuşlar başımızın üzerinden ağıp geçerken, masmavi gökyüzü taze bir baharı müjdelerken, eşi bulunmaz bir mekanda ve iklimde nefes alıp verirken duruyorum levhanın önünde:

Hz Eyyub Aleyhisselam

Allah'a çok tövbe ettiği için "Eyyub" ismi verilen Hz. Eyyub(a.s) milattan 8 asır önce yaşamıştır. Hz. İbrahim'in neslinden olup annesi Hz.Lut'un kızı, hanımı da Hz, Yakup'un oğlu Yusuf'un kızı Rahme idi. Filistin ve Mezopotamya'da dünyaya gelmiştir. Cenab-ı Hak onu zenginlik, mal ve evlat çokluğuyla imtihan etti. Daha sonra Ona hastalık musallat oldu. Hastalıklar Allah'a ibadetini engellemeye başlayınca, Hz Eyyub: "Allahım! Bana zarar dokundu ve sen merhametlilerin en merhametlisisin." Şeklinde dua edince, Allah-u Teala duasına şöyle cevap verdi: "Ayağını yere vur, işte yıkanılacak ve içilecek soğuk bir su" dedi. (Sad Suresi:42)

Suyu içince Hz. Eyyub(a.s) sağlığına, eski gücüne ve kuvvetine kavuştu. İyileştikten sonra 160 yl yaşadı. Allah-u Teala yeniden evlatlar ve zenginlik verdi. Sağlığına kavuşmadan önce Hz. Eyyub (a.s)'ın bu mağarada yedi yıl uzlete çekildiği rivayet olunur.

Peygamberler, insanların kurtuluşuna vesile olsunlar diye Allah-u Taala'nın seçtiği yüce insanlardır. Bizlere düşen görev de o yüce peygamberlerin hayatlarını okumak, örnek alıp hayatımıza tatbik etmektir. Allah onların şefaatinden bizleri mahrum etmesin. AMİN"

Peygamberin uzlete çekildiği, yüreğine yürüdüğü mağarada kalmak ve yüreklerimize yürümek istiyoruz. Yorgunuz bedenimizden dahi yüreklerimiz yorgun. Büyülü bir şehrin kapılarında, mübarek bir beldede sabır abidesi bir kutlu nebinin ayaklarının değdiği, sancılarının sırlandığı mekanda olmak bizi alabildiğine etkiliyor. Beraber geldiğim yol arkadaşım Ayşe Kurşun bir an namazdan sonra yeşil ışık huzmelerinin gölgesi yüzünü yıkarken gözyaşlarıyla duaya duruyor. Sanki yüreği yerinden çıkacak gibi yalvarışlar gönderiyor. O an ben de coşkun bir duygusallığı yaşıyorum ve sessiz yakarışlarıma gözyaşlarım karışıyor. Çaresizlere çare olan Rabbimin huzurunda duada olmak, hasta bekleyenlere şifa dilemek, manevi açlıklarımıza, manevi hastalıklarımıza derman aramak için buraya gelmişiz meğer.

Şifalı sulardan içiyoruz. Geniş ve ağaçlıklı kadim caminin bahçesi asude bir bahar ülkesi gibi bizim için. Buradan ayrılmak istemiyoruz ama gitme vaktinin geldiğini mihmandarımız Yasemin Hanım'ın giriş kapısına doğru yürümesinden anlıyoruz. Nedense ayaklarımız geri geri gider gibi, öylece bu eşsiz kutu mekana son defa daha bakıp ve tekrar buralara gelmeyi dileyerek ayrılıyoruz.

(Dünya Bizim)