Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2431.74
BIST 100
9813.92
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Haziran 2019

Urfa’ nın kurtuluşu ve asılsız fıkra

1985 yılı olsa gerek. Urfa Y.S.E de mühendis olarak görev yapan ve Karadenizli olan Selim Ak isimli bir şahıs Urfa ile ilgili bir kitap yazdı o kitap şu anda bildiğim kadarıyla piyasada bulunmuyor. Bu kitap piyasada tutunmadı amma Urfa’nın kurtuluşu ile ilgili yazdığı yalan ve iftira birçok insanın zihnine yerleşti.

O kitapta Urfa’nın kurtuluş savaşı basitleştiriliyor. 400 kadar şehidin verildiği o savaşı şöyle anlatıyor; Fransızlar Urfa’ya girdiğinde işte Urfa’nın orası burası işgal edildi, denilirken kimse umursamıyor. Efendim camiler kilise oldu deseler de yine Urfalılardan bir tepki yok. Birisi Fransızlar İsot tarlasına girdi deyince Urfalılar bu gün namus günüdür diye ayağa kalkıyor ve Fransızlara karşı savaşıyorlar. Urfa’nın o harika ve cansiperane mücadelesini maalesef böylesine son derece basit bir yalan ve iftiraya kurban eden Urfa düşmanı bir ahlaksızın yazdığını birçok insanımız bilmiyor ve bu yalanın Urfalıları nasıl küçülttüğünün farkında bile değiller.

Fransızların Urfa’ya gelişi 5 ocak yani kış mevsimidir. Defolup gittikleri tarih ise 11 nisan ayıdır yani bahardır o mevsimde hiç bir tarlada asla ve asla isot yoktur ve isot yaz aylarında olur. Tarih itibarıyla olaya baktığımızda o sahtekâr adamın ne kadar büyük bir yalan söylediği ve iftirada bulunduğu son derece açıktır.

Allah Rahmet eylesin Halil Tuğcu isimli bir akrabam Fransızlar Urfa’yı işgal ettiklerinde “Sanki anamın koynuna bir yabancı girmiş gibi zoruma gidiyordu” demişti. Urfalılar dışardan hiçbir yardım almadan kendi imkânları ile Fransızları tarumar etmişlerdi. “Kolumu salladım toplar oynadı. Zalim Fransız’ın bomba atışı” türküsünü Urfalılar bestelemiş ve bu savaşın destanını müzikle bezemişlerdi.

Rahmetli babam 13 yaşında iken Birecik cephesinde Fransızlara karşı yapılan savaşa iştirak etmişti. Küçük çocuklarını bile cephelere çekinmeden gönderen imanlı ve vatansever bir halkımız vardı. Bu savaşlar öyle kolay kazanılmadı. Nice nice genç, çocuk, kadın yaşlı insanlarımızın cansiperane mücadelesiyle bu gün göğsümüzü gere gere ve iftiharla o savaşları anlatıyoruz. Her imkânsızlığa rağmen asla ve asla düşmana teslim olmadılar.

Bir gün Ankara hava alanında idim. Yanıma bir Iraklı geldi oturdu Kürtçe sohbet ettik. Bir ara bana nerelisin dedi Urfalı olduğumu söyledim. Adam bana demez mi Fransızlar Urfa ya girerken Urfalılar hiçbir şeye aldırış etmedi, ne zaman ki İsot tarlasına girdiler işte o zaman Urfalılar ayağa kalktı Hayretler içerisinde kaldım o ahlaksızın yazdığı yalan ve iftira ta nerelere kadar ulaşmıştı.

25.06.2019 günü gecesi 2.30 sıralarında Ülke TV’de yayınlanan bir programda konuşan çok değerli bir ağabeyimiz olan Melle ve yazar Vahdettin İnce yukarıda arz ettiğim o yalancıdan alıntı yapıldığını bilmeden Urfa’nın kurtuluşu ile ilgili İsot bölümünü anlattı ve bunun altında yatan niyeti bilmeden aktardı. Kitaptan Urfalılara hakaret içeren ve savaşı bir İsot tarlasına bağlayan bölümü ekonominin önemine bağlayarak farkında olmadan bir fıkra gibi anlattı. Ertesi gün Vahdettin İnce beyefendiyi telefonla aradım. Durumu anlattım bunun bir fıkra olduğunu zannederek bir konuşması sırasında anlattığını kabul etti ve ilerdeki bir programda durumu tavzih edeceğini bildirdi.

Ülke TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk beyefendiye de telefonla durumu anlattım. Şu anda havaalanında Sayın Reisicumhurla birlikte Japonya ya gideceğini ve döndüğünde durumu bir programda düzelteceğini ve Urfa’yı çok sevdiğini ifade etti. Oda bunun bir fıkra olduğunu zannediyormuş.

İnsanlar elbette hatadan hali değildir. Müminin niyeti amelinden hayırlıdır. Niyet kötü olmayınca durumu düzeltmek çok kolaydır. Önemli olan yanlışı kabul edip düzeltmektir. Ancak yazarçizer ve mütefekkir insanlarımızın çok dikkatli olması gerek. Yoksa farkında olmadan bir çok insanımızı incitebilirler.