Üretici Fiyatları Yüzde 4,34 Arttı
Enflasyon
oranından bahsedilirken toplumun daha geniş kesimini ilgilendirdiği için
üretici fiyatlarından ziyade tüketici fiyatlarındaki aylık ve yıllık değişim
oranları baz alınır.
Fiyatların
artmasına neden olan döviz kuru ve buna bağlı olarak maliyet artışı doğrudan
üretici fiyatlarını etkileyen unsurlardır.
Ancak talep
yetersizliği gibi durumlarda üreticiler maliyetlerdeki bu artışı aynı ölçüde
tüketici fiyatlarına yansıtamazlar. Salgın nedeniyle bir süredir böyle bir
dönem içindeyiz.
Türkiye
İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre iki endeksin değişim oranlarını
kıyaslayacak olursak; 2021 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yurt
içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 4,34, tüketici fiyatları yüzde
1,68, bir önceki yılın Aralık ayına göre Yİ-ÜFE yüzde 12,91, TÜFE yüzde 5,45, bir önceki yılın aynı ayına göre Yİ-ÜFE yüzde 35,17 TÜFE yüzde 17,14 ve 12
aylık ortalamalara göre Yİ-ÜFE yüzde 19,44, TÜFE ise yüzde 13,7 artış gösterdi.
Görüldüğü
üzere; aylık ve yıllık bazda üretici fiyatlarındaki artış tüketici fiyatlarının
yaklaşık 2-2,5 katına çıkmış. Bu
fark önümüzdeki aylarda da enflasyon üzerindeki maliyet kaynaklı baskının devam
edeceğini gösteriyor. Kısıtlamalar sonucunda vaka sayıları düşer buna ilaveten
toplumun büyük bir bölümü aşılanırsa ekonomik faaliyetlerde bir canlanma
görülebilir. Artan talep sonucunda da üretici ve tüketici fiyatlarındaki bu
fark hızla kapanabilir.
Verinin
detayına bakıldığında;
İmalat yıllık yüzde 38,11, aylık iseyüzde 4,55 oranında arttı.
Ana sanayi
gruplarının yıllık değişimleri; ara malında yüzde 42,59, dayanıklı tüketim
malında yüzde 29,24, dayanıksız tüketim malında yüzde 24,97, enerjide yüzde 38,64,
sermaye malında yüzde 27,24, aylık bazda ise; ara malında yüzde 6,63, dayanıklı
tüketim malında yüzde 2,05, dayanıksız tüketim malında yüzde 1,99, enerjide
yüzde 3,51, sermaye malında yüzde 2,85 artış gerçekleşti.
Dayanıklı
tüketim mallarındaki artış döviz kurlarındaki yükselişten kaynaklanıyor. Ara malındaki yüzde 42,59’luk artış da
dikkat çekiyor. Maliyetlerin bu derece arttığı bir ortamda yatırım kararlarının
olumsuz yönde etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır. Yatırımların azalması da
istihdam rakamlarını aşağı çekecektir.
Döviz kurları, faiz
oranları, küresel çapta yaşanan tedarik zincirindeki sorunlar ve emtia
fiyatları göz önüne alındığında mevcut durumun üreticilerin aleyhinde olduğu
görülüyor.
Sonuç olarak
hem üretici hem de tüketici fiyatlarındaki artışın bir süre daha ivme kaybetmeyeceği
öngörülüyor.
Bazı ekonomistler
enflasyon sorununun faiz oranlarının arttırılmasıyla çözülebileceğini
savunuyor. Ancak enflasyon beklentileri bu dönem büyük ölçüde bozuldu. Normal
şartlar altında faiz oranları yüksek seyrederken para mevduata yönelir, TL değerlenir
ve döviz kuru düşerdi.
Yüksek faiz oranları sebebiyle kredi hacmi de daralır ve dayanıklı tüketim mallarına, konuta, otomobile vs olan talep azalırdı. Fakat beklentiler henüz tüketici fiyatlarına yansımayan üretici fiyatları ve döviz kurlarındaki oynaklık nedeniyle TÜFE’nin yakın zamanda daha da artacağı yönünde gerçekleştiği için bu çözüm geçici ve sınırlı kalıyor.