Unutursan unutulursun
Unutmak sadece modern zamanların bir sorunu değil, tüm
zamanların en kadim marazlarından birisidir kuşkusuz… Öyle olduğu içindir ki
Allah (cc) yüz yirmi dört bin peygamber göndermiş, insanoğluna unuttuklarını hatırlatmıştır
sürekli…
İnsan unutmada inat etse de Allah insanı unutmadı… İlahi inzar,
ikaz, ihtar mütemadiyen devam etti…
İnsan nisyan ile malul olsa da, vahiy sürekli unutmamak için
uyandırdı…
Aslında unutmamak sadece zihinsel eylem değil vicdani bir
eylemdir…
Mazlumu, mağduru, mahrumu, muhtacı, mahkûmu, mustazafı
unutmamak…
Hakkı, doğruyu, değeri, güzeli, marufu, adaleti, erdemi, ahlâkı,
iyiyi, tevhidi unutmamak…
İnsana yakışan, insandan beklenen ve insan olmanın anlamı budur
işte…
Unutmaman gerektiğini de unutma…
Unutmak kötü bir alışkanlıktır… Acziyettir…
Unutursan unutulursun…
‘’Allah´ı unuttular, bu
yüzden Allah´da onları unuttu’’ (Tevbe, 67)
Unutulmayanlar, unutmayanlardır… Ardından kalıcı izler
bırakanlardır…
İstersen unut; kaybeden, pişman olan sen olursun…
Kimler unutur…
Umursamayanlar… Utanmayanlar…
Dünya yıkılsa umurunda olmayanların özelliğidir unutmak…
Unutmak; aldırmaktır, özenmektir, önemsemektir…
İnsanlar değerli olmayı unuttular, önemli olmaya çalışıyorlar…
Uğursuzluğumuz, uyumsuzluğumuz, umursamazlığımız büyük oranda
unutkanlığımızdan kaynaklanmıyor mu…
Unuttukça, uzaklaştık, yozlaştık, yalnızlaştık, un ufak olduk…
Evet, unutmak zamanla hafızasızlaşmaktır… Duyarsızlaşmaktır…
Değersizleşmektir…
Var edeni, var oluş amacını unutursan hiçleşirsin…
Unuttuk mu, unutturulduk mu bilmek lazım… Ancak görünen o ki,
unutmalara ve unutulmalara alıştırıldık… Bireyselleştik, bencilleştik,
dünyevileştik… Duyarsızlaşmanın son halidir, unutmak…
Tek kişilik dünyalara mahkûm olduk…
Bir insan için verilebilecek en büyük ceza; onu unutmaktır…
Unutulmaya terk etmek acımasız bir infaz biçimi…
Eğer bugün unutuyorsan, unutma ki sende unutulmaya değer
birisin…
Unutmak özür müdür…
Hemen sormak lazım, hangi unutmak…
Bir iradi eylem olarak unutuyorsan sorun oradadır…
Hülasa bu kadar unutkanlık hayra alamet değil… Zaman uzadıkça
unutkanlığımız, derinleşiyor, vahimleşiyor… Sorumluluklarımızı zamana
yayarak umursamazlaşıyoruz…
Mankurtlaştırılan nesiller düşünme meleklerini yitirdiler…
Aslında unutmak hepimizde var… Marifet hatırlamaktır…
Dostluk karşılıklı vefadır, hatırlamaktır, unutmamaktır…
Başkaları için kendini unut! O zaman unutulmaz bir insan
olursun…
Unuttuklarını anımsa Kaybettiklerini ara, bul? Dağıttıklarını
topla…
Sildiklerini yaz… Kırdıklarını onar… Kırdıklarını affet…
Hatırlamak için bir hafızamız varken neden üşeniyoruz…
Unutmamak için… Zikret… Fikret… Fıkhet… Aklet…
Beynine bir format at… Hafızanı Güçlendir… Yüreğini uyandır…
Kalbin taşlaşmaması için musalla taşını, mezar taşını,
Hacerü´l-Esved taşını unutma…
Parmak izlerimiz dokunduğumuz hayatlardan silinmez… Çokça düşün
ve an…
Ey menşei meni olan kul, özünü nasıl unutursun…
Elest bezminde ki sözü nasıl hatırlamazsın…
Yarın için ne hazırladığına niçin bakmazsın…