Unuturlar mı sandınız!
Bu devlet Malazgirt’te Haçlı bayrakları ile İstanbul’dan kalkıp gelen Bizans’ı yerle bir etmedi mi? Böylece bu devlet 1071’de Malazgirt Zaferi ile bu toprakları vatan eylemedi mi?
Bu acıyı unuttular mı sandınız?
Bütün Hristiyan Dünyası birleşerek üçüncü haremimiz olan Kudüs’ü işgal etmek için bu topraklara saldırmadılar mı?
Selçuklu komutanı ve Sultan Alparslan’ın ifadesiyle Amca çocuklarından olan Müslüman Kürt Selahaddin-i Eyyubi komutasındaki Selçuklu İslam Ordusu gelen Haçlıları hezimete uğratıp Kudüs’ü Haçlılardan almadı mı?
Hiç unuturlar mı?
Bundan üç buçuk asır sonra Dünya Başkenti İstanbul/Konstantinapol İslam orduları tarafından Haçlı Bizans’ın elinden alınmadı mı?
Unuturlar mı sandınız?
Çanakkale geçilmez!
Çanakkale’ye yedi düvel gelmedi mi?
Onlara karşı yurdumuzu savunmak, istiklalimizi korumak için çoğu 18-17-16-15 yaşlarında 250 bin ana kuzusunu orada şehid verme pahasına bu toprakları onlara mezar yapmadık mı?
Unuttular mı sandınız?
Aynı yıl Rus’u, Ermeni’si bir olup Sarıkamış’a saldırmadılar mı? On binlerce ana kuzusu bu savaşta donarak şehid olma pahasına onları yurdumuzdan kovmadık mı?
Unuturlar mı?
Ruslar Ermenilerle bir olup Kars’tan Bingöl yakınlarına kadar bütün bölgeyi işgal etmedi mi?
Samanlıklarda saman, kurumuş ot, evlerin keresteleri ile yakılan devasa ateşlerde on binlerce Türk, Zaza, Kürt diri diri yakılmak suretiyle şehid olmadılar mı?
Bundan sadece bir yıl sonra İngilizler İstanbul’da Haçlı İngiliz Bayraklarını dalgalandırmadı mı?
İşgalci Haçlılar!
Aynı dönemde Adana, Antep, Urfa, Maraş’ı işgal eden Haçlıları “namus günü” diyen binlerce yiğidimiz şehadet şerbetini içme pahasına düşmanı vatanlarından temizlemediler mi?
Unuturlar mı?
Bunu yapanlar o dönemin süper güçleri İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar ve onların yanaşmaları devletler değil miydi?
Bu devletler 600 yıl dünyaya nizam veren Osmanlı İmparatorluğunu 20. Yüzyılın ilk çeyreğini göremeden aralarında paylaşarak dağıtmadılar mı?
İşte biz bütün bunları unuttuk, bize unutmamızı istediler. Bunun için her türlü “karartmayı” yaptılar.
Biz unuttuk ama!
Biz bütün bunları unuttuk, lakin onlar 948 yıldır unutmuyorlar. Onlar hâlâ Malazgirt’teler ve Malazgirt’i asla unutmayacaklar.
Osmanlı Devleti’ni parçalayanlar sonra bizimle müttefik oldular, dostluklar kurdular, lakin asla amaçlarından, hedeflerinden vazgeçmediler. Sadece zamanın gelmesini beklediler. Zamanı gelinceye kadar da bu ülkenin asla kendisini savunabilecek bir güce ulaşmasını istemediler.
Şimdi de Amerika,
Dost, müttefik, stratejik ortak iken şimdi dost soslu düşman.
Amerika’nın Türkiye’ye bakışı müttefik olduğumuz ilk günden beri hiç değişmedi. Demokratının da Cumhuriyetçisinin de amacı aynı, hedefi aynı, stratejileri aynıydı. Bu aynılıkta Türkiye ile ilişkilerinde daima ve sadece ABD çıkarları esas alınıyordu.
ABD de hiçbir zaman kendi ayakları üzerinde duran bir ülke olmamıza izin vermedi. Keza dışa bağımlılıkta da evvel emirde kendisine bağlı ve bağımlı olmamızı istedi. Bunun için başka ülkelerle ilişkimizin içeriğini ve çerçevesini Amerika belirliyordu.
Aradan tamı tamına 70 yıl geçti, ABD aynı ABD. Türkiye’nin sadece ve daima şeker pancarı, patates, soğan üreten ve satan bir ülke olmasını istiyor. Savunma imiş, teknoloji imiş Türkiye bunlardan uzak durmalı ki daima onlara muhtaç olalım.
Yeni Zelanda teröristinin manifestosunu kendisi mi hazırladı sandınız?
Sadece o mu bu topraklardaki varlığımızdan rahatsız?
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı kaç yıldır “Vatanımızı böldürmeyeceğiz” derken ne demek istiyor?
Bu ülke 15 Temmuz gibi bir felaketi yaşayan ülke değil mi?
Bu devlet kurulduğu günden beri dost! tehdidi altında değil mi?
Bu devletin “bekâ sorunu”nu görmezden gelenlere bakınca Osmanlının asla parçalanmayacağını düşünen kimi Osmanlı Paşası aklınıza gelmiyor mu?
Unutmayın, unutursak yok oluruz…
