Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Aralık 2022

Unutulan zulüm tekrarlanır

28 Şubat, bıraktığı acı ve dramlarla bu topraklarda yaşanmış en büyük zulüm örneklerinden biridir. Dağlara yüklense dağların beli bükülürdü. Kolay kolay unutulacak gibi değil.

28 Şubat, demokrasiyi zırh edinmiş ve devletten devşirilmiş güç ve imtiyazla bir azınlığın ülkesine ve değerlerine bağlı büyük çoğunluğu boğma girişimiydi. “Bin yıl sürecek” denilen zulüm milletimizin onurlu direnişi sayesinde ancak bir kaç yıl sürebildi. Bu zulmün failleri bugün kanun önünde hesap veriyor. Allah Erdoğan’dan razı olsun.

28 Şubat ortak değerlerimizi yani evimizin taşıyıcı kolanlarını hedef aldı. Dini ve milli değerlerimiz saldırıya uğradı. Sahte şeyh Ali Kalkancı ve bir bayanın aynı yataktaki görüntüleri medyaya servis edilerek inançlı kesimler ‘uçkuruna düşkün’ diye suçlandı, İslam aşağılandı. Devletimiz kurum ve kuruluşları ile zarar gördü, güç kaybına uğradı. Türkiye, Batı ve özellikle ABD’nin operasyonlarına açık hale geldi.

O günlerde zulüm her yerdeydi. İslami camiadan yüzlerce dernek, vakıf ve yayınevi bundan nasibini aldı. İmam Hatiplerin, Kur’an Kurslarının kapısına kilit vuruldu. Başörtüsü yasaklarıyla binlerce öğrencinin hayalleri karartılarak gelecekleri ellerinden alındı. Bu hatırlatmayı şunun için yapıyorum; bugün bir kesim içinde vuku bulan altı yaşındaki bir kız çocuğunun evlilik istismarı üzerinden inançlı kesimler suçlanıp 28 Şubatı hatırlatan görüntüler veriliyor.

Aidiyetleriyle tüm Müslümanlar, cemaat ve tarikatlar, Ak Parti tabanı suçlu gösterilmek isteniyor. Burada asıl hedefin tabanının küstürülmesiyle Erdoğan’ın düşürülmesi olduğunu düşünüyorum. Muhtemeldir ki, seçime kadar bu tür tuzak ve iftira girişimlerine şahit olacağız.

Bugüne kadar muhalefet Belediye ve teşkilatlarında birçok iltimas, taciz ve tecavüz olayı ve rüşvet iddialarının mahkeme kararları sonrasında gerçek olduğu ortaya çıktı. Ancak ne muhalefetten ne de namus naraları atan kesimlerden çıt çıkmıyor. Tarafgirlik kötü bir şeydir, marazdır, bütün bünyeye zarar verir.

İnsanı bozan ve kirleten şeyler şeytan işidir. Şeytan masun görünerek namussuzluk yapar. Aynı evde nikâhsız hayat sürmek, ‘aşk yaşamak’ adı altında çocuk denecek yaşta binlerce masumun kanına girmek medenilik değil namussuzluktur. Namussuzluğa her kesim karşı çıkmalıdır.

Dikkat diyoruz!

Türkiye seçime giderken 28 Şubat’ın işaretleri gelmeye devam ediliyor. Durup dururken bir üniversite öğretim üyesinin Hz. Peygamber’e hakareti ne anlama geliyor? Bu şu demek, Erdoğan karşıtları aynı safta domino edilmek isteniyor. Bir örnek daha…

İyi Parti’ye yakınlığı ile bilinen Yeniçağ gazetesi haber müdürünün şu ifadesi de öylesine söylenmiş olamaz: “Hafız yetiştirmek, bir şey üretmeden toplumun sırtından geçinecek asalaklar yaratmaktır.”

Bütün bu yaşananları sadece dindarların tahammül sınırlarının zorlanması olarak yorumlanmamalı, düpedüz İslam düşmanlığı yapılıyor. İslam düşmanlığını ideolojiye dönüştürenlerin yeniden cüret bulması, menfaat, güç ve iktidar devşirme girişimidir. Kesin Erdoğan gidecek diye bakıyorlar.

Öfkeler bileniyor, bir iktidar değişikliğinde 28 Şubatı aratacak şeylerin olacağı muhtemeldir. Milletimizin anasından emdiği sütü burunlarından getirmek isteyenlerin varlığı aşikâr.

BİM yöneticisinin hükümete yönelik tehditkâr sözlerinin ve altı yaşında evlendirildiği iddia edilen kız çocuk olayının yorumu ise şudur; Ak Parti ile muhafazakâr ve dindar kesimlerin bağı koparılmak isteniyor. Milletimizin basireti yüksektir, bu kez de oynanan oyunları görüp bozacaktır.

Şunu hiç unutmayın, “unutulan zulüm tekrarlanır.”