Unuttuk dününü İstanbul'un
Dünyanın gözbebeği bir şehirdir İstanbul. Burada bir gün yaşamak bile bir ömre bedeldir. Üç ayrı dinin tarihini ve çeşitli kültürlerin motiflerini saklar sinesinde. Bu İmparatorluklar şehrinin her köşesinde ayrı bir tarihle karşılaşır, her sokağında ayrı bir dünya izlersiniz.
Son otuz yılını yaşama şansını yakaladığım bu şehirde değişikliklerin her birine şahit oldum. İlk on beş yılını hayatımdan kaybedilmiş yıllar olarak düşünsem de, son on beş yılını yaşamanın mutluluğu unutturdu geçmişini.
Sanat ve Kültür başkenti bu şehirde yaşarken, unuttuk İstanbul'un geçmiş yıllarını.
Yıllardır kesintisiz akan ve bize en güvenilir içecek olan suyu getiren muslukları görürken, unuttuk günlerce akmayan musluklarını. Aracı olanların aracıyla, olmayanların ise ya komşu aracı ya da taksi tutarak İstanbul'un dışına çıkıp bidonlarla evlerine su taşıdıkları, temizlik ve banyo ihtiyaçlarını gördüğü o günleri unuttuk. Her köşe başındaki su istasyonunu, günlerce duş alamadığı için bitlenen, su satan tankerlerin başında sıra kavgası yapan vatandaşları unuttuk.
Her köşesi evimiz kadar tertemiz tutulan ve artık çöpten elektrik üretilen bu şehirde yaşarken, çöp dağlarından geçilmeyen sokaklarını, günlerce boşaltılmayan çöp konteynerlerini, onlarca kişinin ölümüyle sonuçlanan çöplük patlamalarını unuttuk.
Her köşe başında bir parkın, her yolun kenarında yeşilliğin ve her tarafında ağaçların yükseldiği bir şehirde yaşarken, park kelimesine hasret kaldığımız, oyun parklarını bilmediğimiz, yeşilliği sadece hatıralarda andığımız günleri unuttuk.
Şehir içinde güvenli yolculuk yapıp araçlarımızı emniyetli ellere, cüz-i bir ücretle modern bir şekilde teslim edip rahat rahat rahat şehirde gezinirken, her gün soyulan araçları, çalınan otomobilleri, otopark için değnekçilere mahku00fbm kaldığımız günleri unuttuk.
Bizim vergilerimizle inşa edilen, eşimiz, çoluğumuz, çocuğumuz, misafirimiz ve dostlarımızla birlikte rahat rahat gidip uygun fiyatlarla karnımızı doyurup, insanca hizmet alıp zamanımızı geçirirken, halkın giremediği ve sadece belirli şahıslara açık içinde kimin ne yiyip içtiği belli olmayan sosyal tesisleri unuttuk.
Bir ucundan bir ucuna modern araçlarla, metrobüsle ve metro ile insanca yolculuk yaparken, binmeye utanılan ve yaşımızdan daha büyük, bakımsız ve çöp araçlarına benzer kıvamdaki tarihi ama antika olmayan araçlarla yolculuk yaptığımız günleri unuttuk.
Boğazda ve Marmara Denizinde hem yüzüyor ve hem de balık tutuyorken, pislikten girilmeyen sahillerini, burnumuzu tıkayarak geçtiğimiz bataklığa dönmüş Haliç'i, balıkların terk ettiği denizini unuttuk.
Tarihi gibi havasını da soluyup, ömrümüze ömür katan bu şehirde yaşarken, zehir kusan bacalarını, duman tüten ocaklarını, hava kirliliğinden birbirimizin yüzünü ve gökteki yıldızları göremediğimiz gecelerini unuttuk.
Hemen hemen her gün ayrı bir uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapan, turistlerin tercih ettiği, turizm cenneti, sanat ve kültür başkenti, yedi tepe üstünde kurulu bu sanat ve kültür başkenti şehirde günlerimizi geçirirken, uluslararası unutulan, hırsızlık ve kapkaççılıkla anılan, tarihine küsmüş, tarihiyle dalga geçilen, tarihe utanç vesikaları bırakılan günleri unuttuk.
Unuttuk geçmişi, konforlu günler yaşarken. Unuttuk acıları, insanca bir hayat sürmeye başlarken. En büyük havaalanına sahip, üçüncü köprü ile trafiğine çözüm getirecek, Kanal İstanbul ile boğazları kurtaracak, Avrasya Tüneli ile kıtaları yakınlaştıracak, her yerde metro, her yere metro sloganıyla birinci sınıf yolculuk yaptığımız, kültür merkezleriyle dolu, hızlı trenle kıtalar arası dolaştığımız, bilişimin merkezi bu şehirde yaşarken, bu günlerin hayalini bile kuramadığımız yılları unuttuk. Dere ıslahları ile pis kokularının yok edildiği, bütün yol kenarlarının rengarenk yeşilliklerle donatıldığı bu şehri imar edenlere duacıyız. Dua ederken tarihi hatırlamak ve unutmamak gerekir. Unutmamak gerekir ki bir daha o utanç günlerine geri dönmeyelim. İdarecileri seçerken o günleri hatırlamak ve hatırlatmak vatandaşlık görevimizdir.
Hep birlikte, gelenekle geleceğe, emin idarecilerle, emin adımlarla yürümek ümidiyleu2026