Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.85
Gram Altın
2504.53
BIST 100
9677.7
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Nisan 2016

UNUTALIM GİTSİN

"O anılan değil anlaşılan biri olmalı" sözü heyecanlandırıyor insanı. Yanlış hatırlamıyorsam Cumhurbaşkanımız tarafından geçtiğimiz yıllarda sarf edildi bu söz. Son Elçi Muhammed sav için... Ona ne kadar yakıştı.

Doğrusu anmak kelimesi, yaşanan pratiklerine şöyle bir bakıldığında; söz konusu olan her kim ise onu, hayatın canlılığına c-an katmaktan uzaklaştırmayı ve böylece bir kenara çekerek abartılacağı gün için usluca beklemeye almayı getiriyor akla. Yani sen artık bir 'anılansın, bir hatırasın' demeyi...

Hayatın olağanlığında süregelecek c-anlılığı elinden almanın, onu sözsüz-soluksuz bırakmanın karşılığında abartılarak sus payı vermek gibi. Eğer hayatımın her anına sızmaz, ellerimi tutmaz ve ayaklarıma dolanmazsan, yani hayatıma müdahil olmazsan, seni görülmemiş bir şekilde yüceltirim ve birkaç günlüğüne "istemediğin kadar" şanın yayılır tüm dünyaya!...demenin bir başka şekli de olabilir.


İlginç olan; abartılanın, yüceltmeye bir o kadar karşı olan gerçekten yüce ruhlu, yüce yaşayışlı biri olmasıdır. Ve yine ilginç olan; bu yapay yüceltmeden tatmin olan, bunu tam da yasaklanan bir hale dönüştüren yüceltenin kendisinden başka kimse değildir. Gereğinden fazla yüceltme; şekli çoğaltan ve bu kıskaçta özü bastıran bir eylemdir. Göklere çıkartıldığı sanılan değerlinin; öze, hayatın işleyişinde temel işlevlere sahip ilkeleri, evrensel öğütleri hatıra sandığının en dibinde "gül kokuları" içinde sararırken, onun hayatı boyunca gündeme getirmeye gerek bile duymadığı, bahse değer bulmadığı, şekle ait, yüzey çizen, kabuk bağlayan, biçimsel olan, yaşamı samimice eda etmeye değil de, bir gösterişe, bir şova dönüştürmeye teşne ne kadar rivayet varsa onlar gündeme getirilir.

"Asırlar sonrasında bile, Müslümanlar, bir insana bütün iyi dilekleriyle birlikte neden selam yollamaktadır?" sorusu sorulmaksızın selamlar sayılır, toplanır, biriktirilir ve sayısal çokluğuyla gururlanılır. Selam ve dua; dosdoğru bir hayat çizgisi bırakmasına karşılık, insanlık, Müslümanlık adına duyulan saygı ve sevginin ifadesiyken neden sayılır? Bu kadar salat u selamın muhtevasında var olan anlam; kişinin kendisiyle, Rabbiyle, toplumuyla, dünyasıyla barışık ve güvenlik içinde yaşama çabası içinde olması gerektiği anlamı neden bu kadar ötelenir?Güya barış ortamlarında dahi fikren kavga eden, savaşı tetikleyecek ve entrikacı siyasi güçleri cezbedecek bin bir tefrikalar üretenler, barış elçisine günde kaç salat ü selam getiriyorlardır acaba? Sayılan selam esirgenmiş bir selam gibidir. Saygı sayılmaz. Hele sevgiu2026


Şüphesiz pek çok iyi nedenlerle yapılan anma törenleri, kutlamalar var. Hem içeriği hem de biçimiyle anılanın yeniden hayata çağrıldığı hayat dolu törenler. Tören denilen zaten yaşamın cenazesi olmamalı. Yaşanmaya değer bir hakikati "Yaşasın!" diye bağırırken öldürmeyen bir şey olmalı. Ha bir de tören yapmaktan yaşamaya zaman kalmalı. Kutlamalarla süregelen yaşamın tabii hızına ve gerekliliklerine ara verilmişse eğer, buna zam-an ayrılmışsa düşünme durağı, sorgulama ve yenilenme sapağı olmalı. Hayatı doğrultanu2026


Her ne kadar niteliğine baktığımda hoş karşılamadığım, hemen hemen boş karşılandığımı düşündüğüm bu anmalar, bir takım değerlerin, unutulup gitmiş bir anı gibi giderek hatıra sandığımızda sararmalarının önüne geçecektir, kim bilir...Belki gerçekten yeni bir canlılığa da yol açacaktır. Açması umulur en azından. Törenlere bu denli karamsar ve umutsuz bakmamalı kimbilir...

Fakat bir anma, ilk başta alıntılanan o sözde olduğu gibi, anlaşılmaya, anılanın insanlığa olabilecek esenlik katkılarını yeni günün yorumlarıyla yaşama dahil etmesine yol açmıyorsa eğer, unutmanın da ta kendisidir. Bu durumda hatırlıyormuş gibi yaparak gittikçe unutulan olmasına göz yummak ta olabilir. Hatırlamanın paravanında belki daha güzel bir unutma çabası vardır.Tam da gözler onun için açılmışken birkaç günlüğüneu2026Tam da kalabalığın gözleri önünde!

Hep birlikte adını haykıra haykıraanarken, misyonunu yanlış algılarla ötelemek belki tam da doğum kutlamalarında onu öldürmeye de dönüşebilir.

Söylesenize bir peygamber anılırken, bin bir çile içinde anlattığı Kitab'ın okunmayışı, gerektiği gibi anlaşılmayışı, anlaşılamaz olduğuna dair veya ancak benim anladığım gibi anlayacaksın'a baskılar, anlaşılma öz ve yöntemleri arasındaki başa çıkılamaz çekişmeler yaşanıyorsa, bu nasıl hatırlamaktır? Bir peygamberin doğum gününü, -o yaşarken hadi benim doğum günümü kutlayalım şeklinde bir talepte bulunmadığı halde- kutlarken, onun dünyaya getirdiği İlahi Söylem'ini öldürmek te neyin nesi?