Üniversiteyi Profesörler mi ya da Profesyoneller mi Yönetmeli?
Bir önceki yazımda, rektörlerin seçilme yöntemini değerlendirmiş ve bir öneri yapmıştım. Bu yazımda rektör olacak birinde hangi özellik aranmalı sorusuna cevap arayacağım.
Yasa ne der?
Yüksek Öğretim Kanunun (2547 sayılı) 13. Maddesi a fıkrasında “…Devlet ve vakıf üniversitelerine rektör, Cumhurbaşkanınca
atanır” denilmektedir. Bu cümlenin
devamında ise “...Rektörlerin yaşhaddi 67 yaştır” ifadesi var.
Kanunun bu şeklinde rektör olacak birisinde yaş dışında bir özellik (hatta
akademisyen olması bile) istenmemektedir.
YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Yekta Saraç, 2015 yılının sonuna doğru ulusal
bir gazeteye verdiği mülakatta “Yükseköğretimin
idaresi ile profesör unvanına sahip olmak doğrudan ilişkili bir husus değil”
ifadesini kullanmıştı. Sayın Başkan, “İyi
bir akademisyen olabilirsiniz ama bu iyi bir yönetici olmanız için yeterli
olmayabilir” anlamında bu sözü söylemiş olabilir. Ya da profesyonel bir yönetici
mi yönetmeli?
ODTÜ’de akademisyen olmayan rektör yönetimi çok az hatırlanmaktadır:
1961-1969 dönemde rektör M. Kemal Kurdaş böyle biridir. Kanaatimce gelişmişlik
durumumuz dikkate alındığında rektör olmak isteyen birisinin akademik unvana
sahip olması (Prof.) bir süre daha aranmalıdır.
Bir anı
Yeni kurulan bir üniversiteye verilen ilana binaen rektör olmak için 2008
yılında YÖK’e müracaat etmiştim. Daha sonra YÖK Başkanı ve üyeleri tarafından
yapılan mülakata katıldım. Bana yöneltilen ilk soru şuydu: “Niçin rektör olmak
istiyorsun?” Böyle bir sorunun sorulması o günlerde de bana çok anlamlı
gelmemişti. Cevap verirken verilen ilanda profesör olmak dışında bir şart
yazılmadığını özellikle belirttim. O yıllarda da bir üniversitede “Hangi özelliklere sahip biri rektör olmalı”
sorusunun cevabını karşılayacak bir adayın aranması gerektiği düşüncesindeydim.
Aradan geçen 13 yıl sonra hangi özellik aranması gerektiğini bir gazete
köşesinde tartışmaya çalışıyorum. Bir üniversitenin gelmesi arzulanan hedeflere
göre rektör seçilmelidir. Akademisyenlik yanında rektörde daha farklı
özelliklerin de bulunması gerekir. Bunlardan bazıları şunlar olabilir:
Hangi özellikler
Rektör olacak bir akademisyende öncelikle bilimsel yayın ve proje
kültürünün olması gerekir.
Rektör olacak bir akademisyen görevin gerektirdiği fiziksel ve psikolojik
dayanıklılığa sahip olmalıdır. Her insanda düşüncelerin olgunlaştığı ve
biyolojik anlamda enerjisini hala kullanabildiği bir hayat dilimi vardır. Bu
durumu özetleyen Türkçemizde “gençler düşünebilse, yaşlılar yapabilse” şeklinde
güzel bir deyim vardır. Analitik bir düşünme özelliğine ve tecrübeye sahip
olmak uygulama yeteneği (enerjisi) ile birleşirse büyük işler başarılabilir.
Rektör bilimsel ve fiziksel olarak üniversiteyi geliştirme becerisi yanında
karmaşık sosyal ve bürokratik ilişkileri birlikte ve denge içerisinde
götürebilme yeteneğine de sahip olmalıdır.
Rektör, dünya yükseköğretimindeki gelişmeleri yakında izleyen biri
olmalıdır.
Rektör; bilim tarihi, bilim felsefesi gibi konularda asgari bilgi
birikimine sahip olmalıdır.
Son olarak rektör iyi bir yönetici bulunması gereken özelliklere sahip
olmalıdır. Bu son özellik bir başka bakış açısı ile “profesörler değil
profesyoneller üniversiteyi yönetmeli” yaklaşımına bizi götürebilir.
Profesyonel yönetim
“Üçüncü Kuşak Üniversiteye Doğru” kitabında Wissema üniversitelerinin
karşılaştırılması yaparken yönetimin; Birinci Kuşak Üniversite Şansölye, İkinci
Kuşak Üniversite Akademisyenler ve Üçüncü Kuşak Üniversite profesyonel yönetim
olmasını öngörmektedir (bk. Wissema, J.G. 2009., S:314). Sanayi toplumundaki
klasik yönetici anlayışı ülkeyi, kurumları veya üniversiteleri bir yere
götürmez. Bilgi toplumu eğitim modelinde yöneticinin rolü öğretim-yönetim
lideri olmasıdır. Ancak yukarda da söyledim gelişme hızımıza göre bu durum
erken bir öneri kabul edilebilir. Üniversite modeli çağdaşlaştırmadan sadece
yönetici üzerinde durmak tabiri caizse yaşlı ata genç jokey bindirmek gibi
olur.