Üniversite tercihleri… Kendiniz Karar Verin… Başkasına Bırakmayın!..
“Genç bilebilse, yaşlı yapabilse!”
Bizim yaşlara gelen, güzelim vakitlerini ne
boş işlerde harcadığını düşündükçe “ah!”
çeker.
Genç ise, hayatının ne kadar mühim, ne kadar “verimli” bir döneminde olduğunu
düşünmez çoğu zaman.
***
“Az
sayıdaki” genç, nefsinin ve çevresinin
baskılarından sıyrılarak “yol haritasını
çizmeyi” başarıyor.
Gerisi, vakitleri savura savura meçhule
gidiyor.
Elbette her şey önceden hesaplandığı gibi olmaz,
hayat yolunda bir dolu engel var ama insanın bir “stratejisi” olacak.
Yoksa, yaprak önünde sürüklenen yaprak.
***
Bugünlerde, milyonlarca genç vatan evlâdı “üniversite
tercihlerini” belirlemenin derdinde.
Anne ve babalarla birlikte hummalı bir “tercih” arayışı var.
Bazı okuyucularımız, konuya ilgimizi
bilmelerinden dolayı arayıp tavsiye istiyor...
Ben “kişisel
gelişim” kitaplarının, genel uzman tavsiyelerinin çok da işe yarayacağına
inanmam.
Zira, her insan ayrı bir dünya.
Genetik farklı, aile farklı, coğrafya farklı,
ana dil farklı, ana dili kullanma kabiliyeti farklı, karakterler farklı, vesaire,
vesaire…
Bunca farklılık varken, kişiye hitap edecek “tavsiyeleri” nasıl vereceksin?
Olsa, olsa kendimi anlatabilirim.
Ben, geriye dönüp baktığımda, kıymetli vakitlerimin
en az üçte ikisini iyi bir şekilde değerlendiremediğimi görüyorum.
Taaa en başından, bir “yol haritam” olsaydı, bu kadar vakit kaybetmeyebilirdim.
***
Bugünlerde tercih çilesi çeken talebeler için, “genel geçer tavsiyem”: “Size akıl
veren, yönlendirmeye çalışan, bilgiçlik taslayan insanlardan bir günlüğüne
uzaklaşın ve kalbinizin, aklınızın seslerine odaklanın!..
Çokları bildiğinden konuşmaz, konuşmak için
konuşur!..
Herkesin her konuda fikri vardır, onlar için
bir konuda konuşmak için bilgi sahibi olmak gerekmez, bir ağzın olması her konuda
ahkâm kesme hakkını verir!..
“Yarım
doktor candan, yarım hoca dinden eder”
miş.
Bir hasta olmaya gör, her kafadan “tavsiyeler” gelir; şunu iç, şunu
kullan, bir şeyciğin kalmaz!..
Had bilmezliğin, halden anlamazlığın,
cehaletin, omurgasızlığın prim yaptığı toplumlarda ne kadar az istişare o kadar
iyi sonuç!..
***
Benim “en az bir günlük uzlet” tavsiyem de bu
çerçevede değerlendirilebilir.
İsteyen beni dinlememeyi tercih edebilir.
Amma velâkin, inancımızda “uzlet”in tavsiye
edilmişliği de malûmdur.
“Üniversite
tercihi” çok çok önemli.
Kişinin çevresinden etkilenerek, büyük
ihtimalle de “yanlış yönde etkilenerek”
vereceği karar, bütün hayatını ilgilendirecek, bütün ilişkilerini.
Üniversite, bir bakıma “son trenlerden biri”
sayılabilir.
İlkokul, lise kişilik oluşturmayla geçiyor.
İlkokulda bebeklikten çocukluğa, çocukluktan
ilk gençliğe geçiş var.
Lise ise, ilk gençlikten gençliğe yürüyüşün
tabii zorlukları, çelişkileriyle geçiyor.
Üniversitede ise olgunluğa adım atılıyor, iş
artık iyice ciddiye binmiş ve kişi “kendi
kararlarının sorumluluğunu üstlenmek mecburiyetinde” kalmış oluyor.
Hesabını vereceğin kararları başkalarının
aklına, fikrine bırakmak olmaz.
Uzmanlığına gerçekten güvenilen kişilerden
tavsiye alınır ama karar ve sorumluluk tamamen kişiye, yani “üniversite çağına”
gelmiş “reşit” kişiye aittir.
Üniversiteliler, kendi kararlarını verebilecek
ve sorumluluklarını yüklenebilecek yaştadırlar.
Ben o aşamaya geldiğim yıllarda, şöyle bir kenara
çekilip “kendimle baş başa kalmamayı”
büyük bir eksiklik olarak görüyorum.
Epeyce uzmandan fikir, tavsiye aldıktan sonra…
Kulaklarımı çevreye kapatıp, kendimi
dinlemeliymişim.
Akıl ve Kalp!..
İkisi birlikte.
Biri yoksa, diğeri de yok!..
***
Üniversite
Okurken, Çalışmak!..
Bu benim yaptığım ve sonuçlarından memnun
kaldığım bir eylem.
Hem oku, hem çalış.
Ben etraftan gelen “Çalışma, derslerin asıl,
okul uzatırsın yoksa!” tavsiyesine uymadığım için çok memnunum.
İyi ki dinlememişim onları!
Benim için iyi oldu, sizin için ne olur
bilemem.
Geçtiğimiz günlerde Ankara’daki Ostim Teknik
Üniversitesi’nin bir duyurusunu gördüm.
Her Ostim Teknik Üniversitesi öğrencisi,
piyasa tecrübesi ediniyormuş.
Merak ettim, bilgi istedim.
Ostim (Sanayi Bölgesi) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın ve Ostim Teknik
Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Murat
Yülek’ten bilgi notları geldi.
Özetleyelim:
“Öğrencilerimiz daha ilk sınıftan itibaren
haftada bir günlerini piyasada, şirketlerde geçiriyorlar. O derslerle ilgili
notlarını şirketler veriyor. Bu öğrenciler, son dönemi de tamamen şirkette
geçiriyorlar.
Bu büyük bir yenilik.
İkinci yeniliğimiz, ‘Girişimcilik
Karnesi.’
Öğrenci ne kadar girişimci olduğunu
gösteriyor.
Bunu da puan toplayarak yapıyor.
Nasıl puan topluyor?
Şöyle:
Belli bir iş modeli etrafında şirket kurarsa,
patent alırsa puan alıyor. Mesela, bir mekatronik öğrencisi ihtiyaç duyan sokak
hayvanlarına protez bacak takmak gibi örnek çalışmalarla, bir yetimhane,
huzurevi ziyaret etmekle puanlar topluyor. Okulu bitirdiği zaman diplomayla
birlikte Girişimcilik Karnesi
alıyor.
Bütün öğrencilerimiz 1. Sınıfta Girişimcilik Projesi 1 ve 2 derslerini
alıyorlar. Öğrencileri birinci dönemden itibaren girişimci yapmaya çalışıyoruz.
Bu, öğrencimiz mezun olduğu zaman şirket kuracak, girişimci olacak demek değil.
Öğrenci belki bürokrat, gazeteci, akademisyen olacak. Önemli olan girişimci
kafaya sahip olması.
***
“Özellikle Türk şirketlerinin bize söylediği
şu: ‘Üniversite mezunları bir miktar
teorik bilgiye sahipler fakat biz onları hiçbir şey bilmiyor olarak görüyoruz.
Çünkü yaptığımız iş ve gerçek dünya hakkında bilgileri yok. Onları gerçek dünya
üniversitesinde eğitmek zorundayız.’”
***
Evet, üniversiteyi okurken piyasa tecrübesini
edinmek çok önemli.
Üniversite bitirme yaşı, piyasaya atılmak için
oldukça geç bir yaş.
Vakti değerlendirmek gerek.
Üniversiteyi bitirmeden piyasa tecrübesi
edinmek.
Ostim Teknik Üniversitesi, bir vakıf
müessesesi.
Eğitimin belirlenmiş bedelleri var.
Burslardan istifade edilebilir.
Hem çalışmak hem de okumak gibi imkânlar
olabilir.
Duyurularının en hoşuma giden tarafı, “Piyasa Tecrübeli Üniversite Mezunları”
oldu.
Burası önemli.
Hangi üniversiteye, hangi bölüme gideceğinize
karar vermeden önce, “Hem okuma, hem
çalışma” imkânlarını araştırın lütfen.
Okurken çalışma işini de aman ihmal etmeyin. Hayatı,
“orta yaşlara” kadar ertelemeyin!..
Bir şeyler biliyoruz da konuşuyoruz kardeşim!