Üniversite Tercih Günleri Başladı
Bizden Size Tavsiyeler…
Üniversitede “okumak” ve “kapak” atmak isteyenler için “tercih günleri” başladı.
Bu işlere hayli kafa yormuş olan uzmanlardan Erdem Eren’den tercihte bulunacak gençlere tavsiyelerini sunmasını talep ettik.
Sağ olsun, “bir alana” ait tercihlere dair tavsiyelerini bir metinde topladı.
O tavsiyeleri aşağıdaki bölümden okursunuz, “başka bölümleri” tercih etmeyi düşünüyorsanız, orada verilenlerin uygun olanlarını, oralara da uyarlarsınız.
Tavsiye edeyim, faydalı tavsiyeler.
Bizim de bu alandaki çalışmalarımız az sayılmaz, her şeyden önce nice üniversite imtihanına girmiş, hepsinde iyi kötü bir yerleri kazanmış, hâlâ da bir üniversitede “okumakta” olan bir ağabey olarak, dediklerimin tamamen de “saçma” olmayacağını teslim etmelisiniz.
Öncelikle…
Şunu ifade etmek isterim:
İnsan çevresiyle çok ilgilenir, onun bunun durumuna ilişkin çok ahkâm keser ama kendisinden habersizdir.
En mühim mesele, kendini bilme meselesidir.
“Sen ne istiyorsun?”
Ama…
Gerçekten “Sen ne istiyorsun?”
İsteyen çevren mi, korkuların mı, heveslerin mi?
“Hele bir yeri tutturalım da sonrasına bakarız!” olmaz!..
Üniversite, üniversiteye kapak atmak, bunun “az çok havasını” atmak için okunmaz.
Uzatmadan şöyle ifade edeyim:
Bendeniz, bunca tecrübeden sonra diyorum ki,
“Kendini keşfettikten sonra sevdiğine karar verdiğin bölümde, üniversiteyi sadece bir araç olarak görüp, bir alanda ihtisaslaşmayı hedefleyebilecek ve bunun için çekilmesi gereken çileyi çekebileceksen hiç düşünme yaz orayı.”
Mesela…
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne “edebiyata” aşık olmayan biri niçin gitsin ki?..
Sevmezsen gerçekten işkence, oysa, üniversiteye giden “işkence”ye değil, “çile”ye talip olmalı.
Seven kalp için sevdiği, “genel kabul gören beğeni” algılarına göre “çirkin” de olsa güzeldir.
Gönül sevmediyse dünya güzeli olsa hiç!..
“Şu meslek şu kadar para getirir, bu kadar iş kapısı açar” nev’inden saçma sapan yerlere saplanmaktansa, her mesleğin çok başarılıları ve çok başarısızları olduğunu bilmek ve her meşru mesleğin onu iyi yapanlar için “güzel” olduğunu idrak etmeli.
Genç kardeşim;
Düşündün taşındın, kalbini yokladın, bugüne kadar yaşadıklarına baktın ve gördün ki, sende öyle bir alanda ihtisaslaşmayı sağlayacak “heyecan” yok, “arzu” yok, yok oğlu yok!..
Benim tavsiyem…
Yaz açık öğretimi, piyasaya atıl!..
Dört beş sene hem maaş alırsın, hem sigortan işler, hem de girdiğin işi öğrenirsin.
Yoksa…
Heyecanını yaşayamayacağın için senin için “boş beleş” olacak bir bölümden mezun olsan, sana ne katacak?..
Bizim iletişim fakültelerine giden gençler, özellikle üçüncü sınıfa geldiklerinde, “Ben bu okulu niçin okuyorum?” sorgulamasını yapıyorlar.
Okul, ancak onu “piyasayla” harmanlayarak, kendisini “ihtisaslaşmak istediği” alanda sürekli olarak geliştirerek yürüyen gençlere yarıyor.
Öbürleri için vakit kaybı, gir açık öğretime, bitir, diploman olsun.
Çalış, alınmış mesafen olsun.
Hele, hani oldu ya, hem açık öğretim okur, hem çalışır hem de dört, beş senede bir “lisanı” öğrenebilirsen süper!..
“Sevilmeyen” bir bölümden mezun olup “lisan” bilmeyen birinden çok daha öndedir, Açık Öğretim bitirirken 4-5 yıl piyasa tecrübesi edinmiş bir de “işe yarar lisan” öğrenmiş bir vatan evlâdı.
O kadar mühim değil ama az mühim de değil, dört beş yılda dünyanın parası harcanıyor üniversite işlerine, bu parayı da hesap et…
Açık öğretim, vakti “boşa geçirmeyecek” olan için iyi bir yol.
Tercihte Bulunacak Gençlere Tavsiyeler
Yazıya girerken,
“Bu işlere hayli kafa yormuş olan uzmanlardan Erdem Eren’den tercihte bulunacak gençlere tavsiyelerini sunmasını talep ettik.
Sağ olsun, ‘bir alana’ ait tercihlere dair tavsiyelerini bir metinde topladı.
O tavsiyeleri aşağıdaki bölümden okursunuz, ‘başka bölümleri’ tercih etmeyi düşünüyorsanız, orada verilenlerin uygun olanlarını, oralara da uyarlarsınız.
Tavsiye edeyim, faydalı tavsiyeler.” demiştik.
Buyurun efendim.
İstifadelerinize arz:
Bu bölümden lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim alan biri olarak genç kardeşlerime tavsiyelerim şunlar;
- Üniversitenin adı, şehri, fiziki imkânları her şey değildir. Sosyal imkânları size güzel vakitler geçirmenizisağlayabilir ancak her şeyden önemli olan üniversitenin size vereceği eğitimdir.
- İlk olarak kazanacağınız üniversitenin adı ve diplomasının size doğrudan iş kapısı aralayacağı umudunu bir kenara bırakıp gerçekçi olmalısınız. Unutmayın ki tüm kapıları açacak anahtar tüm gelişiminizle sizsiniz.
- Her üniversitede bu bölümün dâhili ve misafir olmak üzere eğitimci kadrosu bulunuyor. Ders programları bu bölümün her üniversitede aynı olan temel derslerinin yanı sıra eğitimci kadrosunun uzmanlık alanları ve eğitim stillerine göre şekilleniyor.
İster lisans ister lisansüstü seviyede olun üniversite tercihi yaparken bölümün eğitimci kadrosunun özgeçmişleri ile araştırma alanlarını muhakkak inceleyin. Bu bölümden sadece bir diploma sahibi olmayı değil, hocalarında katkısıyla mezun olurken belirli alanlarda kendinizi geliştirmiş olmayı hedefleyin. Örneğin Türk dış politikası vb. gibi.
- Bölüm oldukça entelektüel bir bölümdür. Siyaset Bilimi, Uluslararası İlişkiler, İngilizce, Hukuk, Sosyoloji, Felsefe, İktisat, Tarih vb. birçok alandan eğitim alabilirsiniz. Ancak unutmayın ki bölümü okumak o kadar keyifli olsa da iş bulma telaşı hiç keyifli değildir.
- Gerçekçi olalım; bölümden mezun olduğunuzda doğrudan yöneleceğiniz ve bu bölümden dolayı kabul göreceğiniz neredeyse tek meslek dalı Araştırma Görevliliğidir. Onun dışındaki meslekler için; ek bir eğitim/sertifika, referans, staj, ileri düzeyde yabancı dil vb. ihtiyacınız olabilir.
- Yabancı dil tabii oldukça önemli. Bölüme başlarken muhakkak İngilizce hazırlık okuyun, 4 sene içinde ek bir yabancı dil öğrenin, YDS, TOEFL vb. sınavlara girin ya da hazırlık yapın, Workand Travel, Erasmus vb. programlardan muhakkak yararlanın, AB projelerinde ister STK’larla ister bireysel olarak görev alın, yurt dışına gitme fırsatlarını değerlendirin, yurt dışından arkadaş edinin yazışın vb.
- Kendinizi geliştirmekte çok mühim. ALES, KPSS, vb. sınavlara girin ya da hazırlık yapın, meslek tercihinizi netleştirip o meslekle ilgili kişilerle tanışın, gerekirse ücretsiz staj yapın, STK’larda görev alın, proje gruplarında ve sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü olun,
- Eğer tercihiniz lisansüstü eğitim olacaksa lisans döneminden itibaren uzmanlaşacağınız bir ya da birkaç alan belirleyin; Türk Dış Politikası, Kamu Diplomasisi, Balkanlar vb. O konularla ilgili araştırmalar ve okumalar yapın, o alandaki hocalarla tanışın, bir şeyler karalayın vb.
- Meslek ve gelecek kaygınız tabii olabilir. Ama okuyacağınız bölüme, üniversiteye, ailenize vb. sizin dışınızdaki etkenlere değil önce kendinize güvenin ve kendinize yatırım yapın.
Yolunuz açık olsun.
Erdem EREN