Umut
İzmir’de acı kadar umut da vardı. İzmir için birlikte dua ettik, birlikte üzüldük. Acılarımız ortaktı. Türkiye bir bütündü. Kalbimiz İzmir için attı. İzmir Türkiye’nin kurtuluş meşalelerini yaktığı aydınlık ilimiz. Kalbimiz…
Depremler kaçınılmaz. Bizler hazırlıklı olmak zorundayız.
Çalmadan, eksiltmeden, dürüstçe işler yapmalıyız. Bir kez daha gördük ki deprem
öldürmüyor, ihmal öldürüyor. Elbette her ölümün bir sebebi olacak. Ölüm hak ama
bizi öldüren sebepler bizim elimizden olmamalı. Türkiye yıllardır depremlerle
sınav veriyor ama hâlâ gerekli dersi çıkaramadık.
Güçlü idareler gerekiyor. Kimseye eyvallahı olmayan
yöneticiler… Kanun var ama dirayetli yönetici yoksa yapılan işler sakat oluyor.
Her depremde gözler devlete çevriliyor. Kimse kendisine dönmüyor. Toplumda hukuku
arkadan dolanmak diye bir tabir vardır. Bir de buna izin veren yöneticiler. Şimdi
devlet de kendini masaya yatırmalı, işini bilmeyen korkak yöneticilere kapıyı
göstermeli.
En önemli kademe belediyelerdir. Yapı izin ve ruhsat işleri
belediyelerdedir. Türkiye’de seçime dayalı bir yönetim anlayışı var. Bu anlayış
bir sonraki seçim dönemini yöneticilerin önüne koydurarak iş yaptırıyor. Hizmet
bekleyen sandığı işaret ediyor, seçimle gelenler de bunu tehdit olarak görüyor.
Bu işleri belediyelerin yetkisinden almak lazım veya yetkilerini azaltmak
gerekiyor. Aksi hâlde umudumuz kalmıyor.
Türkiye halkı ne olursa olsun acının olduğu yerde tek yürek
olabiliyor. Arada arızalı tipler çıksa da milletimiz samimi ve sağduyuludur.
Acının rengi olmaz. Hepimiz İzmir için ağladık, dua ettik. Siyasî tercihleri
öne çıkarılarak bir kimse de yer de sevilmez, sevilmemelidir. Maalesef fanatik
duygularla hareket edenler bu bütünlüğü bozmaz istiyor. Benzer sloganlar Van
depreminde de ortaya çıkmıştı. Hiçbir sakat ve bölücü görüş bizi Van halkından
ayıramadı, ayıramaz. Türkiye bir bütündür, herkes akrabadır; can bağı kadar kan
bağıyla da bağlıyız.
Depremin derin acılar bıraktığı kalbimiz tüm depremzedeler
için ağlıyor. İnsanî duygularımız her şeyin üstündedir. Deprem olur olmaz
devlet tüm imkânlarıyla İzmir’de idi. Ekranlara yansıyan görüntüler üzerinden
konuşmak en kolayıdır. Bir de deprem kıyaslamaları var. 1999 depreminde devlet
şöyleydi, böyleydi… Bunlara gerek yok!
Bu tartışmalar acıları dindirmiyor. Bizi bölüyor. Şu an Türkiye’de
çeyrek asra yaklaşan bir iktidar var.
Devleti böyle zamanlara bölerek tartışmaya açmak bize bir şey
kazandırmadı. Tek tesiri umudumuzu kırmak oldu.
Şimdi ders almak lazım. Birlik zamanı. Deprem üzerinden siyasî tartışmalar yapmak umudumuzu azaltıyor. Elif bebeğin eli tüm Türkiye’ye uzandı. Gelin, şimdi hep birlikte bu eli sıkıca tutalım. Merhamet ve şefkat her tartışmanın üstündedir. Ayda bebek ve Elif bebek, bir mucizedir. Türkiye’de dua ile gelen bir mucize var. Ülkemiz cennet ise hepimiz cennetlik olmaya gayret etmeliyiz. Nefretin yeri cehennemdir. Kimse Allah adına karar verici değildir, Allah da yetkisini kimseye devretmemiştir. Umudumuz hâlâ var çünkü inancımızda karamsarlığa ve umutsuzluğa yer yok.