Umre notları
İçinde bulunduğumuz temmuz ayının 1'inde Cidde'ye uçtuk ve sabah oradaydık. Ayın 12'si sabahında ise Cidde'den Türkiye'ye geldik. Yani 11 günlük bir seyahat ve ziyaret yaptık mukaddes topraklara. En son 6 yıl önce gitmiştim. Tekrar davet oldu ve çok şükür yine ziyaret etmek nasip oldu.
Bu gidişim ile ilgili bazı notlarımı paylaşmak istiyorum:
- Maalesef Suudlular Havaalanında yine çok bekletiyorlar. 3 saate yakın giriş işlemleri için Cidde Havaalanında ayakta sırada bekledik. Dönüşte ise işlemler aynı ülkemizdeki gibi son derece seri şekilde yapıldı.
- Mekke'de Mescidi Haram'da inşaat vardı ve pek çalışıldığını da görmedik. Düşük kapasite ile hizmet veriyordu. Böyle giderse daha yıllar alır bitmesi ve hac dönemine de kesin yetişmez.
- Arefe günü yani pazartesi Mescidi Nebevi'de iftarımızı henüz açmışken patlama sesi duyuldu ve cemaat bayram topu zannederek sevinç gösterisi içinde bayramlaşmaya başladı. Ancak daha sonra Türkiye'den gelen mesajlardan Medine'de intihar saldırısı olduğunu öğrendik. Maalesef 6 güvenlik görevlisi şehit edilmişti. İlginç olan ise Suud televizyonlarında terör saldırıları ile ilgili hiçbir haberin verilmemesiydi.
- Zaten yatsı ezanından ve namazından sonra imam teravih namazına davet etti ve o şekilde ayın görülmediğini ve Ramazan'ın uzadığını anladık. Bayramın ilk gününün Salı değil Çarşamba günü olduğu ilan edildi.
- Bayramdan itibaren Mekke giderek tenhalaşmaya ve tavaf edenlerin sayısı düşmeye başladı.
- Mukaddes topraklarda bulunmak gerçekten insana tarif edilmez güzellikler ve gönül huzuru sunuyor. Hem ibadetlerinizi yapıyorsunuz hem de istirahat ve dinlenme, dünyanın günlük gailelerinden uzaklaşma fırsatı oluyor.
- Oraya gelen kalabalık ve çok sayıda Müslümanın birbirine karşı dikkatli ve nazik olduklarını hep gözledik. Kalabalığa ve karmaşaya rağmen hiç kavga ve kabalık olmuyor.
- Yine dünyanın dört bir yanından gelen; ırkı, milleti, dili, rengi, mezhebi, cinsiyeti, yaşı, karakterleri, gelenek ve görenekleri, sosyal statüleri ve ekonomik durumları farklı milyonlarca Müslümanın arada az çok farklılıklar olsa da beraber aynı şekilde namaz kıldıkları, aynı şekilde ihrama girdikleri, kadınların benzer şekilde tesettürde oldukları yani hep aynı şartlara sahip olduklarını müşahede ettik. Bunu da Müslümanların genel olarak dört hak mezhepten birine bağlı oluşu ile açıklamak mümkündü. Mezhep imamlarımıza vefa borcumuz var ve ümmetin birliğine katkılarından dolayı 15 asır sonra halen teşekkür borçluyuz. Ya mezhepsizler ve sünneti, hadisleri reddedenler hakim olsaydı? İnsan düşünmek bile istemiyor.
- Bir başka nokta da sanki İslam yeni inmiş gibi heyecan ve şevk, neşenin oluşu idi. Hak din budur dersiniz muhakkak.