Ümmetsel bir çağrı
Biz İslam ümmeti olarak genelde
medyanın, özelde de sosyal medyanın gücünü hala anlayabilmiş değiliz. Bundan
çeyrek asır öncesine kadar medya, 4. Kuvvet olarak addedilirdi. Ancak bilişim
çağının başlangıcı diyebileceğimiz bu 25 yılda teknolojik olarak dünya, adeta
25 asır ileriye gitmiştir dersek mübalağa yaymış olmayız. Zira her teknolojik
buluş, gelişim ve terakkide bir çarpan etkisi yaptı ve insanlık akıl almaz
sıçramalar yaşadı. Sonuç olarak şu anda medya, tüm Erk’ler içinde açık ara 1.
güçtür. Öyle bir güç ki, artık tüm dünyada istediği iktidarı devirip yerine
diğerini koyabilmektedir.
“Yapay zekâ” ve "Dijital çağın tehlikesi" olarak
da nitelendirilen “deepfake” tam manasıyla devreye girdiği zaman ne olur, onu
tahmin etmek bile zor. Hele yapay zekâ bilişimde tam söz sahibi olduğunda,
bilişim çağına adeta her bir birkaç çağ birden atlatacak seviyeye gelecektir.
Bu güç kontrolden çıkıp tam tersine insanı kendi kontrolüne almaya kalkışırsa
ne olur? Burasını insan düşünmek bile istemiyor.
Evet, genelde “medya” özelde ise
“sosyal medya” şu anda büyük oranda şer güçlerin elindedir. Bu güçle çok şeyler
yapmaktadır. Çok rahat bir şekilde dünya insanlığının; sosyal, siyasal,
kültürel, ekonomik, güvenlik ve hatta ailevi ve özel hayatına dahi müdahil
olabiliyorlar. Onlar oturduğu yerden bir tuşa basarak milyarlara ulaşırken, biz
hala dört duvar arasında şe dost sohbetleriyle idare etmeye devam ediyoruz.
Bunun sonucu olarak, halen İslami
çalışma yapmakta olan tüm cemaat, cemiyet, tarikat, vakıf ve derneklerin
tümümün hizmetleri, topumun çok az bir kısmına ulaşmaktadır. Bu oran en iyi
ihtimalle yüzde 10 civarında bir şeydir. Geriye kalan yüzde 90, tamamen kendi
haline bırakılmış gibidir. Bunun birçok sebebinden bahsedilebilir. Ancak en
bariz sebebi, İslami camianın kitle iletişim araçlarını gereği gibi
kullanmaması veya kullanamamasıdır diyebiliriz.
Şu anda dünyada ve ülkemizde kaç
TV kanalı var, bilinmiyor. Ondan çok daha fazla radyo kanalları var ve o da
bilinmiyor. Ama kitle iletişim araçlarının baş aktörü, tartışmasız internettir
ve internetin amiral gemisi sosyal medyadır. Sosyal medya mecralarının
büyüklüğü kuşatıcılığı ve etkisi bizim hayal edemeyeceğimiz kadar geniş ve
büyüktür.
Küçük bir istatistik:
“Yapılan bilimsel araştırmalarda,
83 milyon nüfuslu ülkemizde herhangi bir cihaz vasıtasıyla internet kullanan
kişi sayısı 62,07 milyon. Yani nüfusun yüzde 72 si internet
kullanıcısı. İnternet kullanıcılarının sayısı geçtiğimiz 2020 Ocak ayından bu
yılın 2021 Ocak ayına kadar 2,4 milyon artarak yüzde 4’lük bir artış
yaşanmasına yol açmıştır. Bir günde ortalama 7 saat 29 dakikayı internette
geçiriyoruz, 2 saat 51 dakika sosyal medya kullanıyoruz, 3 saat 4 dakika
televizyon seyrediyoruz,1 saat 21 dakikamızı müzik dinleme uygulamalarında
geçiriyoruz, 58 dakikamızı oyunlarla geçiriyoruz.” (https://www.egitimledirilis.com/?omer-elveren/medyanin-gucu-1679y.htm,
31.03.2022)
Çağrımız:
Ferdi veya kurumsal tüm
hesapların karşılıklı olarak amasız fakatsız, kayıtsız ve şartsız olarak
birbirlerini takip etmeleri. Tabi sadece kuru bir takiple kalmayıp beğeni,
paylaşım ve duyurma konusunda da gereğini yapmalarıdırlar. Bakın bunda tüm
taraflar karlı çıkacaktır. Her kesimden Müslümanların mesajları, çok daha geniş
kitlelere ulaşacaktır. Artık her bir sosyal medya hesabı, adeta birer TV
kanalından çok daha fazla kitlelere ulaşabilmekte ve kat kat daha fazla etki
etmektedir.
Evet, âcizane ben sosyal medya
işlerinden çok fazla anlamam. Özel hesap, genel hesap veya resmi hesap ne
demektir, nasıl olmalıdır? çok bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, İslami
cemaat ve cemiyetler, hatta bireyler bile birbirlerinin hesaplarına abone olup
paylaşım yapma konusunda alabildiğine bencil ve mutaassıp davranıyorlar.
Hâlbuki birbirlerine karşılıklı destek vermenin herkes için ne denli bir güç ve
bereket vesilesi olacağını düşünüp gereğini yaparlarsa çok daha hayırlı
olacaktır.
Evet, abone olma ve paylaşım
konusunda seçici olmayalım demiyorum. İslam adına ortaya çıkan, ama İslam’a
ameli ve hatta akidevî olarak zarar veren kimi hesapları elbette paylaşmayalım
ve onlardan uzak duralım Şia ve Şia sever hesaplar, çağdaş haricilik
diyebileceğimiz tekfirci hesaplar ve özellikle sünnet düşmanı reformist
hesaplardan uzak duralım. Hatta onlara karşı tavır da koyalım. Ama ifrat ve
tefritten uzak, akidesi ehlisünnet olan tüm hesaplar, birbirlerini takip etmek,
abone olmak ve paylaşıp duyurmak suretiyle birbirlerine destek olmalıdırlar.