Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2959.03
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 May 2021

Ümitsizlik seramonisi…

Bütün kelimelerimin sabah keyfi kaybolmuş. Ümidimi yitirdiğimden değil, ömrü çürüyen dünyaya dair bir heyecanı kalmamış şiirlerin bile. Beti benzi sararan baharların alameti hayra değil. Bir sihir bağlanmış dünyanın akıbetine sanki, dünyanın heyecanına cin kaçmış gibi. Bütün şeytanlar dünyanın tüm köşe başlarını tutmuş gibi, gibisi fazla, şüphesiz. Tadı kaçmamışsa dünyanın, baharlar eskisi gibi bahar değilse ne olmuş dünyalının bu duyularına o halde. Bir açıklaması olmalı bu son dokunaklı dramın, azabın veyahut imtihanın. Kumaş biçilmiyor artık bu bedene, başını örtüyorsun ayaklar çıplak, ayakları örtüyorsun kafalar hortlak…

Bir aşı lazım ikbalin meşalesine dair. Bir aşı lazım, taze çeyizleri gelin evine taşıma heyecanıyla dolu bir aşı. Çekik diyarından üreyen trajik komplikasyona bir aşı lazım. Bir aşı lazım, vakitler çok daraldı. Ruhu kayboluyor dünyanın, ruhu çekiliyor dünyanın. Entübe edilen bu yaraya bir izah yaz bana. Baharların kış karışımı şu aşı mı derman olacak, bu tezatlık mı bize ümit doğuracak. Can evinden vurulan şu sılanın gurbetine zerk edilen ne. Nergislerin kokusunu alamıyor bu can. Ağaçların çiçeklerine konan kelebeklerin kan toplamasına artık güvenmeyeceksin.

Artık güvenmeyeceksin kiralanan yüreklere. Gönlünü bedevi pazarlarında açık arttırmaya çıkaran bu riske girilmeye değmez. Sağa sola incik boncuk dağıtan şu yaşlı dünyanın takvimine külliyen güvenilmez. Ağaç diplerine sulama niyetine kireç suyu döken beşerin, doğal tatlı meyve beklemesi gibi bu son çıkmaz. Sen bana gülücüklerle geliyorsun, sen ruhuma hendekler kazıyorsun, tuzaklar ölçüyorsun şu savunmasız ömrün son esaretine…

Dünyayla kavgamız yok, dünyaya kaygımız çok. Artık şiirlerde kehanetler arıyoruz. Savunma melekemiz dipsiz kuyularda ipsiz sapsız. Bu ömrün kendinden tecridine ne demeli. Günahlarımızın arafında, varlık içinde üç kuruşsuz müflis imtihana ne demeli. Kuşlar öldü, balıklar öldü, çiçekler kurudu öldü, ömrün bu son ‘‘oynaşında’’.

Hüzün neşriyatının bugününde ümitsizlik seramonisi hazır-nazırdır mezarlıklar tiyatrosunda. Bugün bu şizofrenik hâllere hayallere sızan rüzgârın adı nedir. Adı nedir bu bedduaya dönüşen duanın, adı nedir aşısı nedir. Bu sualim senin akıbetine ey sekiz milyar kalp ve ey kaç adet gönül. Bizi inciten nedir, ruhlara sızan gulyabani alametleri nedir neydendir…

Ümidini tüketen bu kuraklığa yağan yağmurun nedir amacı. Kalplere sarılan pas bandajının ne anlamı var. Tüm yönleriyle kalbimizi ihmal eden, gönlümüzün hududunu ihlal eden bu barut neyden, bu azap, bu senfoni nedir. Yaralı bir ceylanın gözüne yansıyan bu gökkuşağı şans mıdır, ceylan sen misin ben miyim avcı kim. İnsanın dünyaya yakışmamasıdır akıbet. Ümidini fanilik yurduna saklamayanların meşalesidir ümitsizlik senfonisi…