Ümit Meriç
Kırk yılı aşkın süredir tanırım Ümit Meriç Hanımefendi’yi. Benim ve neslimin üzerinde tesiri büyük. İsmiyle müsemma. Hiçbir zaman karamsar görmedim kendisini. Her vakit ümitvar, geleceğe dair iyilik düşünür. Derdi olan gençlere teselli, morali bozulan talebelere şifa oldu, rehberlik etti. Umutsuzlara, hayatı boyunca sönmeyen ışık oldu. Bir şefkat kahramanı.
Türkiye’nin en büyük mütefekkirlerinden Cemil Meriç’in
kızı olmak kolay değil. Maddi ve manevi mesuliyetlerini şerefle taşıdı.
Babasının âdeta gören gözü, işiten kulağı, hisseden kalbi oldu. Allah her
babaya böyle evlat, her evlada da böyle baba nasip etsin. 80’li yıllarda
Edebiyat Fakültesi’nde okurken bir efsane isimdi Ümit Meriç. Benim için hâlâ
öyledir.
Bir insanı, hele değerleriyle barışık, toprağına yakın
olan gerçek bir münevveri anlatabilmek kolay değil. Bana “Ümit Meriç’i birkaç
kelime ile anlat.” deseniz kifayetsiz de olsa şunu söylerim: “O bir sevgi ve şevk
insanıdır. Bahtsızlara moral, bedbinlere sığınaktır. Yeni güzel Türkiye’mizin
sembol çehrelerindendir. Fikrine güvenilecek aydın, hissine itimat edilecek vakıf
insandır. İnanç, azim, gayret ve coşku insanıdır.
Üniversitede gördüm, vakıf ve derneklerin düzenlediği
sohbetlerde dinledim. Dostlarına çok vefalı, diğerkâm. Üsküdar’da İstanbul
Kültür Sanat Meclisi’nde meselelerimizi konuştuk aylarca. Yol kesen değil açan,
düğümleyen değil çözen ruh hâline hep şahit oldum. Gamdan, kederden, kasavetten
uzak, sözü de özü de muştulu.
Günlerdir Erkan Çav kardeşimin Türkiye Sosyolojisi Temsilcisi Ümit Meriç isimli eserini okuyorum.
Biyografi kitaplarımızın en üstüne eklenecek müstesna bir çalışma. Emek mahsulü
bir ayna kitap. Okurken çok şeyler öğrendim. Erkan Bey, bir asistan olarak
hocasını anlatırken ilmin gerçek sınırlarında bizi engin bir yolculuğa
çıkarıyor. Ara sıra yükseklere kanatlandırıyor, bazen derin sularda yüzdürüyor.
Ümit Meriç’i daha yakından tanırken Türkiye’de
sosyoloji ilminin gelişimine de şahit oluyoruz. Darülfünun’un devamı olan
İstanbul Üniversitesi’nde sosyolojinin kuruluş ve gelişme merhaleleri… 1914’te
temeli Ziya Gökalp tarafından atılan bölümün daha sonraki hocaları Hilmi Ziya
Ülken, Nurettin Şazi Kösemihal, Cahit Tanyol, Baykan Sezer ve bu silsilenin
altın halkası Ümit Meriç. Bölümün ilk kadın profesörü, başkanı. Batı rüzgârı ve
metotlarıyla başlayan ilmin millî ve muhafazakâr anlayışla istikametini bulduğu
devir. Kitaptaki şu tespit çok önemli: “1970’lerde dönüşen içsel/manevi
yolculuğu sosyolojisine yansıyan Ümit Meriç, bu yıllardan itibaren İstanbul
Sosyoloji geleneği içerisinde İslami kaynaklara olumlu olarak en fazla atıf
yapan, dayanan ve onlara sosyolojisinde yer veren sosyolog olur.”
Hayatını okurken Cemil Meriç’in dünyasına girmemek
mümkün mü? Ümit Hanımı şekillendiren, ruhunu yoğuran ve onu Türkiye’nin medar-ı
iftiharı şahsiyetlerden biri hâline getiren ilk insandır Cemil Meriç. İkincisi
Muzaffer Ozak Hocaefendi. Bu iki mübarek müdahale ile önce akıllar ve zihinler
aydınlandı, ardından ruhlar ve kalpler nurlandı. Ümit Meriç o akl-ı selimi,
kalb-i selimi ve zevk-i selimi temsil ediyor.
28 Şubat Zulmü mağdurlarından. 17 Ağustos 1999
Depremi’nden üç gün sonra karar verip tesettüre girdi, üç gün sonra da
üniversiteden ayrıldı. Gerekçesi bir destan: “Teneşirdeki kimliğimi kürsüdeki
kimliğime tercih ettim.” Nerede hayırlı hizmet varsa oraya koşar. Nerede sahip
çıkılacak değer varsa Ümit Hanım’ı yanında görürüz. İlk kitabı Cevdet Paşa’nın Cemiyet ve Devlet Görüşü’nü
okumuştum. Sonra Babam Cemil Meriç
günışığına çıktı. Hakiki bir “hayrül halef”. Üstadı milyonlara tanıttı. Sosyoloji Konuşmaları, Türkiye Kanatlarınızın Altında, Ebediyetin
Huzurunda Ahmet Hamdi Tanpınar, Dualar
ve Âminler, İçimdeki Cennete Yolculuk,
Seyyahların Aynasında Şehirlerin Sultanı
İstanbul, Işık Batıdan da Gelir vd.
Hacimli kitapları tanıtmak zor, hele bunlar bir ömre
mal olmuşsa. Mesela Ümit Meriç’in üniversitede verdiği derslerden biri de “Aile
Sosyolojisi”dir. Aileye bölümde ilk dikkat çeken kutlu bir gayretin sahibidir.
Bugün de aynı dertten mustarip değil miyiz? Kitapta Türkiye’yi Batılı
emperyalistlerle birlikte parçalamaya çalışan hain FETÖ örgütüne geniş yer
veriliyor. Sadece bu sayfalar için bile olsa kitap okunmalı. Ömrü boyunca
çevresini dinleyip notlar tutan bir kalem hanımefendisi. Süheyl Ünver’in bu
konuda varisi. Keşke o ajanda ve defterlerdeki bütün yazılar bir gün deşifre
edilse ve kitaplaşsa. Kim bilir Türkiye’nin tarihini belki de yeniden
okuyacağız.
Batı sosyolojisi ile tahsile başlayan münevverimizin
bu ilme getirdiği “Ümmetoloji” teklifi unutulamaz. Çin seyahatinden dönerken
anlatmıştı: “Çin Seddi’ndeki surlarda namaz kıldım. O yerler ibadetsiz
kalmasın.” Yeryüzünü mescit bilen Ümit Hanım’ı okuyunca değerlerimizle
kucaklaşıyoruz. Eser Kopernik Kitapları’ndan çıktı. Ümit Hanım ömrünüze bereket
efendim. Erkan Bey kalemine sağlık, gayretin daim olsun.