UMAD Yeni Bir Umut ve Ufuk
UMAD (Uluslararası Müslüman Âlimler Dayanışma Derneği) Davet ve İrşat Komisyonu olarak 28 Ağustos – 3 Eylül 2022 tarihleri arasında Türkiye’den güzide âlimler heyeti ile birlikte Bosna-Hersek Karadağ ve Sırbistan’ın Sancak bölgesine bir seri ziyaret gerçekleşti… Balkan uleması ile verimli görüş alışverişinde bulunmak nasip oldu…
Bu seyahat
politik, diplomatik, ideolojik, ekonomik, nostaljik bir ziyaret değildi…
Gönül
coğrafyamız bize gönül koymasın diye, bir asırdır gecikmiş seferin kazası
hükmünde bir girişimdi…Giderken 130 yıllık parantezi nasıl kapatacağımızı
düşünüyoruz…
Suni
sınırları aşarak kendi sınırımızın peşine düştük…Balkan aynasında kendi
gerçeğimizle yüzleştik…Gördük ki, sefer gözlerimizin gözünü açıyor…Seyahatlerle
ezberler bozuluyor, sivri yanlar yontuluyor, önyargılar değişiyor, taassuplar
teenniye dönüşüyor…
Evet,
Balkanların ruh köklerine, kadim kültürüne ulaşmak için yoldayız…
Önceliğimiz
tarihi mekânlar, doğal güzellikler değildi; öteki kardeşler, yeni dünyalar,
ertelenmiş görevler, unutulmaya yüz tutmuş sorumluluklardı…
Balkan dağlarında
dağlanan yüreklere dokunmak için buralardayız…
Balkan
hafızamızı güncelleme derdindeyiz…Bundan dolayı olsa gerek Balkanlar bizi
bağrına çekiyor, içtenlikle kucaklıyor, sitem yüklü cümlelerle bizim kendimize
gelmemize vesile oluyor…
Bu
topraklarda kardeşlik dokusu hâlâ sağlam, ümmet bilinci işlenmeyi bekliyor…Tüm
İslamsızlaştırma projelerine rağmen Allah’ın planı işliyor…
Hikmet-i
İlâhi olsa gerek; Balkanların İslami kimliği, kültürü, tarihî dokusu tek hücre
de kalsa kendini yenilemeye devam ediyor…
Ölüden diriyi
çıkaran kim? Allah (cc) değil mi?
Bu
topraklarda her yer Osmanlı kokuyor…
Yüzyılın
başında Batı’nın en güçlü silahı ulusçuluğun insanlığa ödettiği bedeli
hatırlıyorsunuz…Ümmet coğrafyasının bu virüs ile nasıl ifsad
edildiğini…Kardeşlik ağını kemiren bu kenenin ümmete verdiği zararı…Çok kültürlülüğün
yerini alan şovenist hesapların hasarını…Osmanlı ruhuna yönelik Sykes – Picot
küstahlığını nasıl unutabiliriz?
Şer
güçlerinin tüm tuzaklarına rağmen Balkanları Endülüsleştirme hesapları
tutmadı…Ancak Osmanlı bakiyesi bu topraklarda beka sorununu konuşmamız
gerekiyor…
Duygusallıktan öte değerlendirmeler,
çözümlemelerden öte çözümler üretmemiz bekleniyor…
İşte bu
kaygılarla yola düşen UMAD Âlimler Heyeti, Balkan uleması ile seri bir görüşme
gerçekleştirdi…
Seyahat
boyunca ‘Türkiyecilik’ yapmadık ancak Türkiye’nin Türkiye’den ibaret olmadığını
gördük…
Hakeza
UMAD’ın da sadece UMAD’ın kuruluş tüzüğünden ibaret olmadığını fark ettik…
Meşihat,
ilahiyat, medrese, tekke tüm ilmi havzaların böylesi bir ziyareti ne kadar
önemsediklerine tanık olduk…Müftü, müderris, mürşit, mürit mana dünyasının
mimarları ile unutulmaz anılar yaşadık…
Hikmet,
irfan, ilim, füyuzat ve zuhurat ikliminde gizemlilikleri ve güzellikleri
tattık…
Bu deruni
seferde duygu ve düşünce dünyamızda yeni ufuklar edindik…
12 yıl önce
Mavi Marmara Gemisinde “Ashab-ı Sefine” nin doyumsuz güzelliklerine tanık
olmuştum…Bu seferde de “Ashab-ı Hafile” nin hikmet pınarından beslendim…
Evet,
hikmetin hamulesi olan ashab…
Balkanları
merkeze alan bir güzel rüyaya uyandık…Tabi ki
rüyalarımızın gerçekleşmesi için yeniden ulemanın öncülüğünde uyanış ve
silkiniş gerekiyor…
Şimdi
geleceğe daha umutla bakıyoruz…
Kuşkusuz
UMAD’da bu umudun öznesi oldu…
Sevad-ı azamın çizgisinde yeni sevdalara daha bir
azimle yürümek duası ile…