Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Kasım 2015

Uluslararası Ticaret Savaşları

Dünya son birkaç yıldır farklı bir süreç içerisine girdi. Özellikle 2008 krizinden sonraki dönemde dünya ekonomisinde bir daralma yaşanıyor. %3, 4, 5 oranlarında büyümeler yaşanırken uluslararası ticaretteki daralma ile birlikte çıkmaza giren çok taraflı ticaret müzakerelerinin sonucu olarak, birçok ülke iki taraflı ve bölgesel ticaret anlaşmaları imzalamaya başlamıştır. Bu süreç içerisinde çok farklı bloklar oluşmaya başladı ve ekonomi haritaları yeniden çizildi. Bunlara Trans Atlantik Ticaret Yatırım Ortaklığı'nı, Trans Pasifik Ortaklığı'nı, Asya-Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi'ni, İpek Yolu Ekonomik Kuşağı'nı da kapsayan OBOR'u örnek gösterebiliriz.

AB ve ABD arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) oluşturulması için ABD ve AB müzakerelere başlama kararı aldıklarını duyurmuşlardı.

TTIP mega-bölgesel serbest ticaret alanı oluşturulması konusunda atılmış en iddialı girişimdir. Çünkü İki tarafın küresel ekonomi içindeki payı incelendiği zaman dünya çapında ciddi yer tutmaktadır. AB ve ABD'nin dünya hasılasının %46,7'sini ve dünya ticaretinin %30,4'ünü temsil ettiğini görebiliyoruz. AB ve ABD dünya mal ihracatında sırasıyla birinci ve üçüncü sırada, ithalatında ise birinci ve ikinci sırada yer almaktadırlar.

ABD'nin girişimleri sadece Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'ndan ibaret değil. Yukarıda değindiğimiz ve toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasılası, dünya ekonomisinin yüzde 40'ını oluşturan ABD, Kanada, Japonya, Avustralya, Brunei, Malezya, Yeni Zelanda, Vietnam, Meksika, Singapur, Peru ve Şili'nin arasında imzalanan Trans Pasifik Ortaklığı anlaşması da ikinci bir hamle olarak görünmektedir. Ancak bunun yanında ABD Başkanı Barack Obama ve Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo'nun Washington'daki görüşmesinin ardından yayımlanan ortak bildiride, iki liderin birçok alanda işbirliğini geliştirme konusunda anlaşmaya vardıkları bildirilmişti.

ABD tüm bu çalışmaları yaparken elbette ki Çin de boş durmuyor. Özellikle ABD hegemonyasına karşı hayata geçirmek istediği denizden ve karadan bir ucu Çin denizinde olup diğer ucu Venedik sınırlarına dayanan ve İpek Yolu'nu da içinde barındıran "Bir Kuşak, Bir yol" isimli OBOR projesi ile bir atak yaptı. Bu projenin içinde finansal bir proje olan ve Türkiye'nin kurucu ortak olarak kabul edildiği Asya Altyapı Yatırım Bankası'nın yer alması planlanmaktadır. Bu büyük projenin yanında geçtiğimiz hafta Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü (APEC) 23. gayri resmi liderler toplantısında, Asya Pasifik bölgesini kapsayacak bir serbest ticaret anlaşması çağrısı yaptı.

Türkiye Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı projesi'nin bir ucundayken "Bir Kuşak, Bir Yol" (OBOR) projesinin de bir ucunda yer almaktadır. Türkiye konumu gereği hangi yol nereden geçerse geçsin mutlaka Türkiye'den geçmesi gereken bir noktadadır. Ümidimiz o dur ki TANAP, Türk Akımı, İpek Yolu gibi projelerin ortasında bulunan Türkiye bundan sonraki süreçte iç dinamiklerini de harekete geçirerek bir sıçrama gerçekleştirecek. Türkiye'nin bu dönem de çok ciddi atılımlar gerçekleştirmesi beklenmektedir. 1 Kasım seçimleri sonrasında güçlü bir iktidarın çıkması Türkiye için önemli bir fırsat olmuştur. TÜİK'in açıkladığı Tüketici Güven Endeksi'ne baktığımız zaman eylül ayında dip yapan güven seçim sonrasında bir sıçrama yaparak 58,5 seviyesinden 77,1 seviyesine çıkmıştır. Hükümetin kurulmasının hemen ardından yapısal reformlar olarak adlandırılan çalışmalar ile birlikte devlet ve millet el ele vererek ülkemizi hak ettiği yerlere ulaştıracağımıza inanıyorum.