Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Haziran 2022

Uluslararası ilişkilerde akil siyaset

Dünya, 18. yüzyıldan itibaren Ortadoğu ve Asya coğrafyalarının Emperyal sömürgecilik ile yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, kültürü, geçmişi ve geleceği ile nasıl tar u maredildiğine şahitlik etti.

Bugün dünyanın seksen farklı bölgesinde savaş, çatışma ve kriz hali mevcut. Bunların bir kısmı dondurulmuş sorun olarak nitelendirilen ve her an sıcak bir çatışmaya dönüşme potansiyeli taşıyan krizlerdir. Ve bu sorunların hiçbiri bir diğerinden bağımsız değildir.

Savaşlar çoğu zaman ülkelerin silahlı kuvvetleri arasında değil, istihbarat servislerinin planlamaları doğrultusunda, stratejistler tarafından hazırlanan doktrinler çerçevesinde, terör örgütleri aracılığı ile sürdürüldüğünden siyasi ve politik çözümler daha bir karmaşık hale gelmektedir.

371 milyonluk nüfusu ile Ortadoğu ve bölge coğrafyasına, Tüm zenginliğine rağmen, açlık, savaş ve kan ile iç içe bir kader yaşatıldı.

Bugün Ortadoğu ve İslam coğrafyaları sömürge ideolojisi, sömürge sınırları ve sömürge dillerine göre bölünmüş durumda. 1442’de Avrupa’nın son Müslüman devleti Endülüs’ün elinde bulunan Gırnata şehrinin düşmesi, kuzey Afrika'dan başlamak üzere Ortadoğu için yeni bir dönemim habercisiydi aslında.

O günden günümüze Ortadoğu siyaseti Londra-ileriki tarihlerde Washington/Moskova ve sonrasında Tel Aviv ayağıyla bir yerlerden idare edilip yönetildi.

Sonuç; savaş, kan ve gözyaşı ile yoğrulan bir tarih.

Bu tarih ilelebet böylemi yazılacaktı? Hayır.

Nitekim son dönemlerde Ortadoğu siyasetinde alışılagelmişin dışında gelişmelere şahit oluyoruz.

Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan ve İran bölgede kadim dört Büyük medeniyetin devamı güçlü ülkeler. Bu ülkeler her zaman bölgenin kaderinde önemli roller üstlenmişlerdir.

Bu dört Lokomotif ülke arasındaki ilişkilerde artık rutinin dışında daha akil ve işbirliğine yönelik bir mantık hakim.

Teoride altyapısı oluşmaya başlayan bu ilişkiler Pratik siyasete dönüştürüle bilinirse Ortadoğu da Kaos ve düşmanlığa dayalı ilişkiler yerini doğru ilişkiler zemininde uzun vadeli barış ve zenginliğe bırakacaktır.

Hem istihbarat teşkilatları hem de bakanlıklar düzeyindeki görüşmeler ile Türkiye ve bölge ülkeleri arasında normalleşme adımları atılmış. Atılan bu adımların bölge açısından hayati öneme haiz gelişmeler getireceği muhakkaktır.

Zira yakın zamanda ABD Kaynaklı Türkiye’ye karşı bir blok kurulmuştu.

Yüz yıllardır, küresel güçler ve İsrail kaynaklı bölge üzerinde uygulamaya konulan savaş ve kaosa yönelik projeler Bölgeyi neredeyse herkesin herkesle çatıştığı, savaşa dayalı siyasetin hakim olduğu bir alan haline getirdi.

Kurulmaya çalışılan yeni bir dünya düzeni olduğu için, meşru-gayrımeşru bütün yöntemler uygulanmakta, bazı ülkeler askeri müdahale ile işgal edilmekte bazı ülkelerde ise iktidarlar dolaylı veya dolaysız yollarla/ittifaklarla değiştirilmek istenmektedir.

ABD ve İsrail bu toplumsal dönüşüm ve hareketleri/çatışmaları alabildiğine destekleyip körükleyerek hem tüm bölge ülkelerine silah satarak hem de yeraltı yerüstü zenginliklerini tarumar ederek bir Ortadoğu ve orta Asya cehennemi yaratmıştır.

Bu projelerin bir ayağı olan, ABD ve İsrail patentli DEAŞ, El-Kaide vb. örgütlerle İslamofobi beslenmiş bölgeye ve Aziz İslam'a yıllarca telafisi mümkün olamayacak zararlar vermişlerdir.

Bilinmelidir ki; Akdeniz, Suriye ve batı Trakya’da ki hazırlıklar; Türkiye, Afganistan merkezli orta Asya ve bölge eksenli yaşanan son gelişmeler den bağımsız ortaya çıkmış gelişmeler değildir.

Küresel Masaya serilmiş harita ve cetveller ile dünün sömürgecileri, bu günün egemenleri 1920 de yarım bıraktıkları işi bitirmek istiyorlar. Sınırların cetvelle çizilmiş gibi düz görünmesini istemediklerinden yüz yıl öncesinden tek fark bu gün bunu ayık kafa ile yapıyor olmalarıdır.

Çözüm, bölge ülkelerinin ve kardeş halkların kendi aralarında asgari müştereklerde anlaşması ve işbirliğine dayalı bir siyaset ile hareket etmeleridir. Aksi takdirde yüzyıllardır süregelen savaş ve kaos bir yüzyıl daha süreceğe benziyor.