Ulu Çınarımıza veda
Her aile bir ağaca benzer. O ağacın kökü geçmişe dayanır, ancak gövdesi yaşayan hayatta en sağlam yeridir. Dallar, yapraklar birbirinden ayrı gibi görünse de o ağacı bir arada tutan gövdesidir. Gövde ne kadar güçlü ve sağlam durursa ağaç da o kadar sağlamdır. Hani dedik ya her aile ağaca benzer diye, işte aileyi diri ve ayakta tutan gövde, ailenin yaşayan en büyük ferdidir. Bizim geniş ailemizin de gövdesi Dedem idi. Yani Büyük Babam.
Geniş aile olmak
demek, her ne kadar birbirinden uzakta şehirlerde yaşıyor olsalar da ve uzun
zaman birbiriyle görüşemiyor olsalar da onları birbirine bağlayan ortak değerin
bilincindedirler. Bu değer, ailenin en yaşlı ferdidir. Ağacın yaprakları misali
genellikle birbirine yaklaşamazsalar dahi ve dallar misali birbirinden uzakta
olsalar bile, o yapraklar ve dallar bilir ki onları bir yapan ve diri yapıp
nefes almalarını sağlayan bir gövdelerinin varlığıdır.
Köklerimiz ne
kadar geçmişe uzansa da var olan hayatta bizi diri tutan o gövdedir. O gövde
yıkılırsa tüm ağaç nasıl kederlenirse biz de işte bugün öyle kederli ve
üzgünüz. Ailemizin ulu çınarı, hayat ağacımızın gövdesi olan Zülfi dedemizi
kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Dedem, topraktan
aldığı güçle, her dem diri bir hayat yaşadı. Ekmeğini taştan çıkartırken
helaline, haramı dahil etmedi. Tarlasını hasat ettiğinde bile daha ürün tarlada
iken zekatını ayırıp ihtiyaç sahiplerine dağıtırdı.
Dedemin, yüzü
toprak, ruhu sükunet, elleri bereket, kalbi huzur kokardı. Bir derdimiz
olduğunda o da bizimle üzülür ve gözyaşı döker, sevinçli olduğumuz zaman ise
bizimle birlikte gülerdi. Bize duyduğu sevgisini hem yüzünde görürdük hem de
yüreğimizde hissederdik.
Dedem, babamı
çok severdi ve sürekli onun yanında olmasını isterdi. Bu sevgisini direk
söylemek yerine dolaylı yoldan belli ederdi. Bir gün Dedem, "Oğlum, ben
hayatta iken yanıma gelmiyorsan, öldükten sonra hiç gelme!" dediğinde
babam da dedemi çok sevdiği için şehirdeki hayatını terk edip köyde dedemin
evinin yanında arsa alarak oraya yerleşti. Rabbim Dedeme rahmet eylesin, Babama
da sağlık, sıhhat, afiyet ve huzur versin. Vefalı evlat ve evladını seven bir
baba figürünün en güzel örneğidir; Dedem ve Babam.
O, geniş
ailemizde, eş, abi, baba, amca ve nihayetinde benim ve diğer torunları için ise
dede idi. Doksan üç yıllık ömrüyle asırlık bir çınar misali hayat yaşayan
Dedemi kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Dedem, son defa tüm aileyi bir
arada toplayarak göçtü baki aleme.
Yazar ve Şair
Sevgili Fatma Halamın, "Çınarının kıymetini bilmeyenin fidanı olmaz "
sözüyle de özetlediği gibi atasının değerini bilmeyenler gelecek nesillere çare
olamazlar.
Canım Dedem, biz
senden razıydık ve kıymetini her de bilmeye gayret ettik. Rabbim de senden razı
olsun. Kabrin nur, mekanın cennet, komşun Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)
olsun. İki evladını önden göndermiştin, merhum Halam ve Amcam ile cennette
buluşursun inşallah. Seni, Allah için sevdik ve hakkımız sana helal, hoş olsun.
Güle güle Canım
Dedem.