Ülkemizin suç tablosu
Maalesef suç işlemede ülkemizin karnesi hiç iyi değildir.
Sadece FETÖ'cülük bile suç işlemede facia boyutlarındayken neredeyse her konuda suç patlamaları yaşanmaktadır.
Hırsızlıkta, sahtekarlıkta, dolandırıcılıkta, soygunda, her türlü yüz kızartıcı suçta, uyuşturucu imalatında ve satışında, kadın ticaretinde, bozuk ve hileli gıda satışında maalesef dehşetli artış söz konusudur.
Hortumculuk, ihalelere fesat karıştırmak, rantçılık, rüşvet, artan kara servetler, vurgun ve soygunlar artmıştır.
Medya abartıyor diyenler olacak. Ancak görünen o ki aksine medya bu tip haberleri yazmaya yetişememektedir bile.
Şehirlerin en büyük binaları artık hastaneler ve dev adliyelerdir. Ancak bu adliye binalarındaki savcılar ve hakimler ordusu davalara yetişmekte zorlanmaktadır.
Bu yüzden cezaevleri dolup taşmakta, yenilerin yapılmasına ve örtülü af yasalarıyla cezaevinde yatanların sayısı eritilmeye çalışılsa da yine yeni mahku00fbmlara yer açılamamaktadır. Hatta bir ranzada iki veya üç mahku00fbmun sırayla yattığı bile olmaktadır.
Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Cirit, 2017 verilerine göre ülkemizde 6 milyon 900 bin şüpheli/sanık olduğunu açıklayarak bu vahametin sadece adliye binaları yapılarak; hakim, savcı sayısını artırılması yoluyla çözülemeyeceğini açıklamıştır. Ayrıca ülkemizde halen 25 milyon icra dosyası ve 10 milyon dava dosyası bulunduğu bilinmektedir. Asıl olan adliyeye intikal eden şikayet ve dava sayısının düşürülmesidir.
Peki, bu feci gidişatın sebebi nedir? Neden halkın neredeyse yarısı birbiri ile nizalıdır? Yani çekişme, bozuşma ve kavga içindedir?
Çocukluk yaşlarındayken okulda, "Tahsil yani öğrenim arttıkça ceza evleri boşalır. Okumuşların suç oranı düşüktür" şeklinde tekerlemeler öğretilirdi. Ancak görüyoruz ki okulların artması ve üniversite bitirenlerin sayısının çoğalması da suçlu miktarını düşürmemektedir.
AK Parti hükümeti suç işlemeyi azaltacak bazı hayırlı adımlar atacak olsa hemen 'özel hayata müdahale', 'bu devirde olur mu?' gibi vaveylalar koparılmakta ve engellenmektedir.
Bu konuda hepimize ancak özellikle hükümetimize, medyaya ve sivil toplum kuruluşlarına görevler düşmektedir. Suçtaki bu patlamanın üzerinde durulmalı ve önleyici tedbirler alınmalıdır.