Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2963.31
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Mart 2017

Ülkemin Renkleri: B\u00eahnok Ve Akşam Hareketi

Kimi kesimlerde "Ülke her geçen gün kötüye gidiyor, bu ülkede hiç güzel şeyler olmuyor!" yargısının kendi gözleriyle bakmayanlara da yansıdığını ve hatta bazen gündelik hayatın farklı sahalarında da körü körüne takılınmış uygunsuz bir grubun virdiymiş gibi tekrarlandığını görüyorum. Hepsi üstü açık yatmış ta huzursuz uyanmış gibi sayıklıyor. Gözlerinizin önüne çok sayıda ve birbirini tanımayan insanları getirin. Ortak yönleri bu vird: "Her geçen gün kötüye gidiyoruz?" Kaç sayıda çekiyorlar bilmiyorum fakat bu tiplerin çekilmeleri zor. Üstelik bu huysuzluğu mükellef hayatlarına rağmen yapıyorlar.

Bense ülkemin daha güzel günlere gittiğine inanıyorum. Duha; gülümseyen kuşluk demektir ya da kuşluk vaktinin tebessümüdür. İşte ülkem duha çağını yaşıyor. Yenice uyandı. Biraz oldu. Dirilişe kalktı, kalkıyor...

Farklılığa ve çeşitliliğe, çok sesliliğin ahengine doğru yol alıyoruz. Bunun örneklerinden birine rastladım bir vesileyle. Ülkemde merhum Ahmet Kaya'nın Kürtçe şarkı talebinden yargılandığı yıllardan bu yana neler değişti. Mesela TRT Kürdi ekranlarında Cuma'ları yayına giren "Bu00eahnok" adlı bir program var. Yapımcı Fatih Abbasoğlu tarafından sunulan ve Türkçede virgül anlamına gelen "Bu00eahnok" programında, Kürt edebiyatına yön veren müeddib ve müessirlerin hayatları ve eserlerine dair sohbet tadında bir söyleşi yapılıyor. Kürt edebiyatında, eserlerine ulaşılabilen Elu00ee yu00ea Heru00eeru00ee, Baba Tahir Üryan , Melayu00ea Cizu00eeru00ee, Feqiyu00ea Teyran ve Ahmed-u00ee Hanu00ee gibi edebiyat üstadlarının eser ve divanları, El-Cezeru00ee gibi bilim insanlarının yaşayışları konu ediliyor. Mem u00fb Zu00een, Siyabend u00fb Xecu00ea gibi tarihte yaşanmış olan Kürdi aşk destanları da cabası...Programda, eğitim geleneğimizin kökleri olan Medrese eğitiminin Kürtçe versiyonu olan (Feqi) öğrencilik süreci ve bu eğitimi tamamlayıp mucaz olan (icazet alan) mele (mollaların) telif ettiği eserler konuşuluyor. Uzman sosyologlarla tarihten günümüze Kürtlerin Osmanlı çatısı altında sürdürdükleri yaşayışları ve Payitahtın Kürt mirliklerine (beyliklerine) olan bakışları ve yaklaşımlarının da dahil olduğu Kürt sosyolojisi üzerine analizler yapılıyor. Ve Kürtçe müzik...

Bir de Rumeysa Çamdereli'nin kimi akşamları gitar şöleninden bahsedeceğim size. "Bütün ideolojiler çocuklu kadını evde istiyor!" diyen Rumeysa'mız özellikle muhafazakar kesimden duymadığı kalmadığı halde çocuğuyla birlikte sahne alan, sivil toplum kuruluşunda aktivist yanıyla fikir üreten, çaba harcayan bir mühendis. Çok yönlü bir insan. Eşinin desteği, pek rastlanmayan bir şey olduğu için ayrıca görülmeye değer. Ayrıca İstev/İlim Sanat Tarih Edebiyat Vakfı Sosyal Girişimcilik Okulu'nda Anlam Arayışı saatlerimizde yollarımızın iyi ki kesiştiği Zeynep Akyıldız ve ekip arkadaşlarıyla sadece kadınların katılabildiği bir "aKşam" hareketi de var. Hatırlıyorum Zeyneb'in çekinerek yaklaştığında "Müziğin haram olup olmadığına dair" sorularını... Ona diğer söylediklerimin yanında şunu söylemiştim. "Bana müziğin haram olup olmadığını soranlara sanat müziğinin en seçkin parçalarını söyleyerek karşılık veriyorum. Çünkü helal olduğuna inanamıyor olmalarının yanında inanmak istemediklerini de görüyorum. Hem bir nevi tedavi yerine geçiyor. Sonra da telefonlarında gizlice yüklü hangi müzik parçaları olduğunu itiraf etmelerini rica ediyorum." Bu ve bunun gibi konularda zihinsel arınmalarımızı yapmak durumundayız. Yeni Türkiye olacaksak, dünyayı kendilerine ayırmak, Müslümanlara koklatmamak için Allah adına uydurulan pek çok uyduruk yasağı ve bunun ateşli Müslüman savunucularına karşı nasıl bir strateji izleyeceğimizi de yeniden düşünmemiz lazım. İşte bizim yiğit kızlarımızın bütün bunlara rağmen yeşeren hareketi: aKşam hareketi "Kelimenin ortasındaki yağa kalkmış olan K; Kısırımız yok, klasik müziğimiz var!" anlamına geliyor. Böyle güzel hareketlere hem de din adına kem bakan bir takım anlayışlara dünyanın Hakk'a ait ve halka sunulan özgür bir yaşam alanı olduğunu ve sadece onların kıt anlayışlarının surat asma bahçesi olmadığını söyleyerek yazıma son veriyorum. Tabi bu noktada söyleyecek çok şey biriktiği malumunuz. Bir gün belki bir romana sığarız... Nasip.