Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Mart 2022

Ülkelerin haritası yeniden çiziliyor

cocuklar_387413d55ef4ce3b139f49a821df69fb.jpg

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, dünya gündemindeki yerini koruyor. Son yıllarda meydana gelen savaşlarla ülkelerin haritası yeniden çiziliyor.

Kuzeyimizde devam eden savaş, neredeyse koronavirüs salgınını unutturdu. Rusya’nın Ukrayna topraklarında gerçekleştirdiği işgal hareketi, hepimizin bir numaralı gündem maddesi oldu. Neredeyse Kiev’le ve Ukrayna’nın diğer şehirleriyle yatıp kalkıyoruz. Şüphesiz bu haklı bir merak. Zira artık dünyada bir bölgede meydana gelen bir harp, sadece tarafları değil dünyanın pek çok ülkesini de ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan ciddi biçimde etkiliyor. Ekranlarda neredeyse canlı olarak yayımlanan bu savaşta şüphesiz hepimizi en çok etkileyen ve üzen husus, çocukların, yaşlıların ve kadınların yaşadığı acılar, ölümler ve yaralanmalardır. Tabii bir de büyük bir göç hadisesi yaşanıyor. Bu göç sırasında bazı Avrupalı ırkçıların Türkleri, Ortadoğulu ve Afrikalı olanları ayırıma tabi tutması vicdanlı olan herkes tarafından büyük tepki topladı. Savaşta bile bu ayırımcılığı yapabilenler, unutulmayacak bir utancı taşıyor. Hâlbuki bizim ecdadımız tarih boyunca hiç ayırım yapmadan bütün mazlumlara sahip çıkmış, adalet ve hakkaniyetle mağdur edilen insanlara sahip çıkmıştır. Atalarımız katıldıkları muharebelerde çocuklara, kadınlara ve yaşlılara asla dokunmamış, hayvanlara, bitkilere ve çevreye zarar vermemişlerdir. Bugün de Türkiye’miz, hem kendi vatandaşlarının hem de diğer insanların bölgeden tahliyesi sırasında aynı adaletli, insaflı, vicdanlı duruşunu koruyor ve herkesin takdirini çekiyor.

UKRAYNA_52cf8fbadf5d0000a472561b0e3353fb.jpg

HARİTALAR ÇİZİLİRKEN

Irak’ta, Suriye’de, Karabağ’da, Libya’da ve son olarak Ukrayna’da şahit olduğumuz harpler ve iç savaşlar, bu ülkeler ile komşularının haritalarının yeniden şekillenmesine yol açıyor. Şüphesiz tarih boyunca dünyanın muhtelif bölgelerinde harpler ortaya çıkmıştır. Bugün de gözümüzün önünde cereyan bu savaşlar, dikkatimizi dünya haritasına, ülkelerin nüfuslarına, coğrafi konumlarına, inançlarına, kültürlerine, tarih boyunca geçirdikleri safhalara çekti. Bu ilgi sayesinde insanlar, dünyanın farklı ülkelerine dair kaleme alınmış tarihî kitaplara yöneldi. Yayıncılar da talep üzerine çeşitli dünya devletlerine dair kitapları okuyucularına ulaştırıyor. Seçkin yayınevlerimizden Ötüken Neşriyat, konuya dair uzman kişilerin yazdığı eserleri, meraklı okurlarla buluşturdu. İşte bu kitapların kısa ve özlü muhtevaları:

sarki_182f8fea7f57d4d1cc753b2259df8bdc.png

ŞARKİ TÜRKİSTAN TARİHİ

Doğu Türkistan bizim asırlık hicran yaramızdır. Yarım asır önce merhum İsa Yusuf Alptekin’in Türkiye’de verdiği şanlı mücadeleyi hatırlıyorum. Bugün onun manevi mirasını devralanlar, aynı hassasiyetle Uygur Türkü kardeşlerimizin Çin tarafından sömürülmemesi ve acı çektirilmemesi için uğraşıyorlar. Bölgenin efsanevi isimlerinden ve millî bağımsızlık savaşının liderlerinden Mehmet Emin Buğra’nın Şarki Türkistan Tarihi, bu sahada yazılmış en kapsamlı, ilmî ve derinlikli eserdir. Büyük boy 520 sayfalık kitabın sonunda, Doğu Türkistan’ın farklı dönemlerine ait 32 haritasına da yer verilmiş. Mehmet Emin Buğra, Doğu Türkistan Türkü bir âlim ve siyaset adamı. Ömrünü Doğu Türkistan’a adamış, idealleri için çırpınmış, soydaşlarının ve dindaşlarının kurtulması için gece gündüz çalışmış bir fikir, dava ve mücadele adamıdır. Başka kitapları da bulunmakla birlikte bu eseriyle tanınmıştır. Şarki Türkistan Tarihi 1940 yılında yazılmış, ilk olarak 1947’te basılmış, daha sonra farklı baskıları da yapılmıştır. Eser, Doğu Türkistan Türkleri arasında olağanüstü bir heyecana yol açarken Çin bundan rahatsız olmuş ve uzun süre eseri bulunduranları ve okuyanları şiddetle cezalandırmıştır.

“BİR GÜNEŞ GİBİ…”

Edebiyat tarihçimiz İsmail Hikmet Ertaylan, ‘hakiki bir müjde’ olarak kabul ettiği bu eserin ‘Türk abidesi’ olduğunu belirtmiş ve şöyle demiştir: “O, büyük Türk vatanının birçok Türk devletine bugüne kadar hemen hemen tamamıyla örtülü kalmış olan bir köşesi bu değerli eser sayesinde bulutlardan sıyrılan bir güneş gibi gözlerimizin önünde parlıyor.” Abdullah Oğuz’un yayıma hazırladığı eserde, bölgenin başlangıçtan beri tarihi, coğrafi sınırları, komşuları, kurulan devletler ve yaşanan facialar teferruatlı bir şekilde dile getiriliyor. “Şarki Türkistan’ın İslam Tarihi” “Çin İstilaları” onlarca bölümlerden sadece ikisi. Doğu Türkistan hakkında araştırma yapanların ve konuyu merak edenlerin, ilk elde bu eseri okuması ve zengin muhtevasından yararlanması gerekiyor. 1901 yılında Doğu Türkistan’ın Hoten şehrinde doğan Mehmet Emin Buğra, 1965’te Ankara’da, ömrü boyunca uğrunda yaşadığı vatanının özlemiyle fani dünyaya veda edip ebedî âleme göç etmiştir.

AZERİ_2cd3ce05fc0168fb30b71cb1d8d2e563.png

AZERBAYCAN’IN KARABAĞ’I

Yaklaşık 30 yıl Ermenistan’ın istilası ve işgali altında kaldıktan sonra Türkiye’nin desteği ve yardımlarıyla Azerbaycan tarafından kurtarılan Karabağ’ın sevincini hepimiz içimizde taşıyoruz. Mehdi Genceli’nin Azerbaycan’ın Karabağ Bölgesi isimli eseri, bu bakımdan büyük önem arz ediyor. Genceli, konuyu “Tarihî, Hukukî, Kültürel ve Edebî Boyutları”yla ele almış bulunuyor. Dr. Cavid Mövsümlü ve Doç. Dr. Cavid Abdullahzade’nin makalelerinde de bölgenin gerçek sahiplerinin kimler olduğu, ilmî delillerle ispatlanıyor. “Karabağ’ın Tarihi”, “Hukuki Boyutları”, “Karabağ Kültürü” ve “Karabağ Edebiyatı” ayrı başlıklar hâlinde. Azad Ağaoğlu’nun “Karabağ Edebiyatı” makalesinde, Can Azerbaycan’ın bu bölgesinde dillerde dolaşan şu atasözlerini ve darbımeselleri okuyoruz: “At aslıyla insan nesliyle tanınır.” “Her iş ustasına kolay.” “Koyunun olmadığı yerde keçiye ‘Kerem Ağa’ derler.” “Adap pazarda satılmaz” “Doğru her zaman eğriyi keser”, “Aksak eşeğin kör nalbandı olur.” Manilerin benzeri olan “Bayatılar”da ise yürek yakıcı mısraları buluyoruz: “Kebap yanar köz ağlar / Dil alışır söz ağlar / Yar yardan ayrı düşse / Yürek yanar göz ağlar. / Karabağ’da talan var / Zülfün yüze salan var/ Bizi de bir yada sal / Gözü yolda kalan var / Men âşık Karabağlı / Sinem çapraza dağlı / Ne gelen var ne giden / Sanasın yollar bağlı / Karabağ’da bağ olmaz / Kara salkım ağ olmaz / Garip elde olanın / Yüreğinde yağ olmaz.”

------------------

BEN SIĞINAKTAKİ BEBEK –

bebek_645422c63bee525ce2ac9ef46101e7d2.jpg

-Ukraynalı bütün bebeklere ve çocuklara-

Ben henüz yeni doğan bebek

Sizleri sevgiyle selamlayan küçük dünyalı

Bu keder nedir etraftaki anne,

Bu karamsar havaya nedir sebep?

Niçin yüzünde hüzün,

Gözlerinde yaş…

Bilmezdim böyle bir güne geleceğimi

Kaosun ortasında alacağım nefesler…

Yüzlerde tebessüm çiçekleri açacaktı oysa

Ben ağlayacaktım güya ciyak ciyak

Hâlbuki kalbinizde acı…

İçinizde ataş…

Okunan bu ağır ilahiler kimin için?

Babam nereye gitti anne?

Ablamın gözleri hep yaşlı…

Etrafta barut, ölüm kokusu

Siren sesleri geliyor uzaktan

Korku ve endişe: Yavaş yavaş…

Ne sevinçlerle gelmiştim aranıza,

Nice beklentilerim vardı hepinizden.

Beni bir sığınakta karşıladınız

Göz gözü görmüyor burada

Hava tuhaf, her yer zifiri karanlık,

Metroda yer çok soğuk, taş…

Kiev’de doğdum ben,

Umut olarak baktılar bana.

Adımı Mia koydular hemen

Huzuru muştular mıyım size?

Ben barışı severim aslında

Ortalıkta savaş…

Mehmet Nuri Yardım

Not: Gazeteler, televizyonlar ve radyolar, 26 Şubat 2022 Cumartesi günü, bir sığınakta siren sesleri arasında kız çocuğu Mia’nın doğumunu dünyaya müjdelediler. Haber, Rusya’nın Ukrayna’yı kanlı şekilde işgal ettiği sırada bir müjde ve barış ümidi olarak kabul edildi.

------------------------

hunlar_078670964495e0c5f2253808b3531661.png

AVRUPA HUNLARI

Avrupa Hunları Tarih ve Destan Umut Üren’in eseri. Yazar Ön söz’de “Erken dönem ‘Doğu Avrupa Tarihi’ alanında Avrupa Hunları ya da Batı Hunları gibi isimlerle bilinen ve en görkemli dönemlerini Attila’nın egemenlik günlerinde yaşamış olan Hunlarla ilgili çalışmalar dünya tarihçiliğinin uzun yıllar boyunca ilgisine mazhar olmuş ve konuya dair pek çok bilimsel üretim ortaya konulmuştur.” diyor. “Avrupa Hun Tarihi” birinci kısmı teşkil ediyor. “Avrupa Hunları ve Destanlar” ise ikinci bölümün başlığı. Eserin yaklaşık 100 sayfası, yani üçte biri bir Hun Efsanesi olan “Buda’nın Ölümü”ne ayrılmış. Nefis bir metin olan bu bölüm, zevkle okunuyor. 12 farklı şarkıdan meydana gelen efsanenin son mısraları şöyle: “Hunlar! Tanrı’nın Kılıcı’nı kaldırıyorum. / Dünya var olduğu müddetçe buna yalvarıyorum. / Ulusun imparatorluğu, zaferi ve şanı! / Ebediyete dek sürsün: Hunların namı.”

rusya_f4bb653c53e06f5176ae051fbb4e0de8.png

RUSYA’NIN RUHU

Turhan Dilmaç’ın Rusya’nın Ruhu isimli eseri, ‘efsane ile gerçek arasında’ alt başlığıyla okura sunuluyor. Dilmaç, 11 yıl yaşadığı eski Sovyet coğrafyasındaki gözlemlerini, hislerini ve düşüncelerini harmanlayarak bir bakıma Rusya’yı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyor. Bu kitabında farklı ve ilginç bir üslûp deneyen yazar, ele aldığı konuları hikâyeleştiriyor. İşte bu hikâyelerden bazılarının isimleri ve konuları: “Cihangir’in Tercihi” (Bu, halkına din seçen bir hükümdarın hikâyesidir), “Kozaklar” (Bu, tarih boyunca isyan ile itaat arasında gidip gelen bir halkın hikâyesidir), “Moskallar ve Hahollar” (Bu, Ukrainlerin milletleşmesinin hikâyesidir), “Müslüman Tolstoy” (Bu, dünyanın en büyük ediplerinden birinin İslam’la, Rusya’nın da Müslüman tebaasıyla/vatandaşlarıyla ilişkisinin hikâyesidir), “Orakla Çekiş Arasında Kültür Yapmak” (Bu, bir Nobel Edebiyat Ödülü hikâyesidir), “Rus Avrasyacılığı” (Bu, marjinal bir akımın günümüze uzanan hikâyesidir), “Çin Sınırında Bir İsrail” (Bu, vadedilmemiş toprakların hikâyesidir).

ÜÇ TARİH KİTABI

CİNTARİHİ_015596acb3ce477198897f4a924cdab0.jpg

avrupa tarihi_6b1f91e901f2641b51e11fdca383e17d.png

molla tarihi_e2ba82fae5fc948bbe9612f289f7ac82.png

‘Kısa Dünya Tarihleri’nden çıkan Avrupa Tarihi’ni Selim Hilmi Özkan, Çin Tarihi’ni ise Kürşat Yıldırım kaleme almış bulunuyor. Günümüzde en çok ilgilendiğimiz bölgelerden Avrupa’yı ve Çin’i daha yakından tanımak isteyenler için başvurulabilecek iki mühim kaynak. Moğolların Tarihi’ni ise Plano Carpinili Johannes yazmış. Bir papalık elçisinin Moğolistan seyahati ve gözlemlerinden meydana gelen kitabı, Altay Tayfun Özcan Latince aslından çevirip notlandırmış. Yaklaşık on ülkenin elinde bulunan nükleer başlıkların bütün insanlığa korku saldığı, bebeklerin sığınaklarda doğduğu ve muhtemel Üçüncü Dünya Savaşı’nın konuşulmaya başlandığı bugünlerde, ülkelerin ve milletlerin tarihlerine göz atmakta fayda var. (Ötüken Neşriyat, www.otuken.com.tr)