Ülke yönetimini kime teslim edelim
Meseleyi itikadi boyuta taşımadan okuyun yazımı lütfen. Anlatacağım konu bağlamında doğru bulmadığım böylesi bir tercihin benim şahsım için itikadi sorun taşıdığına inanmakla birlikte, başkası söz konusu olduğunda benim bildiğimi bilmediği, inandığım gibi inanmadığından hareketle kimseyi itikadi olarak yargılama hakkına sahip değilim. Dolayısıyla yazımızın konusu kelami-itikadi değildir.
Önümüzdeki Mayıs ayında Türkiye bir
karar verecek:
Türkiye’de Abdulhamid Han’ı tahttan
indiren kimi dindar, Rum, Ermeni koalisyonu gibi bir koalisyon mu ülkeyi
yönetsin? Yoksa hatasıyla, eksiğiyle ama 20 yıllık tecrübesiyle Recep Tayyip
Erdoğan liderliği mi ülkemizi yönetsin?
Ülkeyi, 1940’ların zalim anlayışı mı
yönetsin? Yoksa kimi konularda yanlışları olsa da kahir ekseriyetiyle iyi sınav
vermiş Erdoğan mı?
Ülkemizi, Batıperestliği önde tutan
zalim, yasakçı, imhacı CHP mi yönetsin? Yoksa en büyük kusuru “patates fiyatlarının yükselişini
tırmandırmak isteyen CHP’li millet düşmanı üreticinin” ürününü çöpe
atmasına mani olamayan AK Parti ve Sayın Erdoğan mı yönetsin?
Mayıs ayında yapılacak seçimlerde çok
önemli bir karar vereceğiz;
Ülkemizi CHP’nin başrolde olduğu bir
ekiple karanlık bir sürece mi mahkûm edeceğiz? Yoksa Sayın Erdoğan ile aydınlık
yarınlara mı yürüyeceğiz?
Konuyu soğana, patatese indirgeyen
zavallılara da bir şeyler söylemek gerek.
Mesele patates-soğan ise hiçbir
güvenirliği olmayan Kemal Kılıçdaroğlu mu ekonomik vaatlerini gerçekleştirip
ülkeyi düzlüğe çıkaracak?
Hangi sözünü tuttu bu Kılıçdaroğlu?
En basit sözünü bile vatandaşın
gözünün içine baka baka inkâr eden Kılıçdaroğlu’nun, dünyanın geçmekte olduğu
ekonomik krizde vaat ettiklerini gerçekleştireceğine inanıyor musunuz?
“Belediyeleri
aldığımız illerde bedava traktör vereceğiz” diyen,
Sonra bu sözleri hatırlatılınca, “aslında onu propaganda için kullanılmak
üzere hazırlamışlardı, ben söylemişim” diyecek kadar alçalan bir CHP ve
Kılıçdaroğlu mu sözünde duracak?
Kaldı ki bu vaatlerin en önemlilerini
zaten Sayın Erdoğan liderliğindeki hükûmetler gerçekleştirmiş bulunuyor.
Sabiha Gökçen Havaalanına karşı çıkan,
Yapılan bütün köprülere karşı çıkan,
Marmaray ve Avrasya Tünellerini sabote
eden,
Avrupa’nın en büyük havalimanını İstanbul’a
yapan Erdoğan’ı dünya çapındaki bu çalışmasından caydırmak için her türlü
ahlaksızlığa başvuran bu Kemal Kılıçdaroğlu değil miydi?
Bu ülkede hak-hukuk, adalet, özgürlük söz
konusu olduğunda vesayetçi damarları kabaran ve AYM’yi karargâhı haline getiren
bu Kemal Kılıçdaroğlu değil miydi?
Şimdi kalkmış dün karşı çıktığı her
şeye karşı çıkmadığını söyleyen siyasi münafık Kemal Kılıçdaroğlu’nu umut
haline getiren dünün dindarları olan kindarlara kanacağız öyle mi?
Savcılarımızı adliyelerde “Adliyede hukuk böyle olur!” diyerek
katleden teröristleri kollayan,
Daha geçen yıl “Sınırımızda dincilerle komşu olacağımıza, PKK’lılarla komşu olalım”
diyen CHP’liler adalet ve özgürlük vaatlerini gerçekleştirecek öyle mi Ali
Babacan?
Türkiye'nin komşularıyla, denizleriyle
ilgili ülke yararına attığı bütün adımları uluslararası mahkemelerde
yargılanmamızı sağlayacak şekilde sabote eden CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu
ülkesini, milletini seven olarak takdim edilecek ama bu uğurda suikastlara
hedef olan Recep Tayyip Erdoğan ülke menfaatlerini düşünmeyecek öyle mi Ahmet
Davutoğlu?
Meral Akşener için bir şey
söylemeyeceğim çünkü Sayın Akşener iki ay önceki Akşener değil artık. O iradesi
“dosya” ile teslim alınmış bir
siyasi ve ailevi mevtadır. Dolayısıyla Akşener artık siyasi muhatabiyetini
yitirmiştir.
Sana bir sözüm yok Temel
Karamollaoğlu, sana sözüm yok!
Değmezsin…