Ülke manzaramız
Dostlar bu makaleyi Dubai’den yazıyorum. Dubai birleşik Arap emirliklerinin başkenti.7 emirlik tarafından 2 aralık 1971 tarihinde İngilizlerin yoğun desteği ile kurulan bu devletimsi yapının idarecileri(!) bugün Suudi kabile devletinin dolayısı ile İngiltere ve Amerika’nın etkisi ile ülkemize ve özellikle başkan Erdoğan’a karşı açık bir duruş sergilemekte.
Halk nezdinde bu hissedilmese de Burada yaşayan binlerce vatandaşımıza karşı ön yargılı olumsuz bir duruş sergilendiği aşikâr.
Nedeni niçini elbette tartışılmalı. Çünkü 15 Temmuzdan günümüze ülkemizin başına örülmek istenen belaların hepsinde, Yemen işgalinde ve hatta Kaşıkçı cinayetinde parmaklarının olduğunu biliyoruz.
Arap baharı, Mısırda darbenin finansörlüğü,15 temmuzda Muhammed Dahlan’ın plan ve programlarının açık olması ve FETÖ örgütüne mensup bir sürü haini korumasına rağmen bu emirlerin bu caniye açık destekleri ve daha bir sürü tutarsız ve omurgasız hareketler ülkemizle var olan olumlu ilişkilerinin arasına buz gibi yerleşmiş olup bugün bile hala bu soğukluğu, iklimin sıcak olmasına rağmen hissedebiliyor insan.
Şubat ayının ilk günlerinde üst üste yaşanılan felaketler millet olarak moralimizi bozmakla beraber Rabbim beterinden korusun duasına hep beraber amin diyelim. Kaza geliyorum dedi demedi tartışmasına girecek değilim elbet. Van’da meydana gelen çiğ felaketi sonrası kazada yaralanan ve ölen vatandaşlarımız için bölgeye giden asker ve korucularımızın vefatında bir ihmal var mı sorusu üzerinden polemik oluşturmak bu acı günlerde en hafifinden çapsızlık.
Yok Cumhurbaşkanının Kırıkkale’de ne iş yapıyormuş, yok tedbir alınmadan bodoslama hesapsız kitapsız hareket edilmiş vesselam su bulandırmaktan başka bir işe yaramayan polemikler sadece öküz altında buzağı arayan zeka özürlülerin hoşuna gider.
Bizde de maalesef bu kesim mebzul ve borazanları da çok ses çıkartıyor
Pistte tutunamayarak sürüklenip üç parçaya bölünerek yanan uçak üzerinden hükumet edenlere verip veriştirmeler ve hatta konu ile hiç ilgisi olmamasına rağmen meseleyi kanal İstanbul’a ne gerek vara kadar götürmeler insanı sadece üzmüyor aynı zamanda kaygılandırıyor da.
CHP zihniyetinden ve bunlara şakşakçılık yapan adı her ne olursa olsun bir sürü insan var etrafımızda. Bunlardan sık bahsetmemin asıl nedeni niyetleri. Kesinlikle üzüm yemek olmayan bağcı dövücü bu güruh bugünlerde her durumdan vazife çıkarıyor yine. Dillerinin altında ısladıkları bakla malum. İlama gerek dahi yok.
CHP genel başkanı da bir hafta sonra gittiği deprem bölgesinde vatandaşa Kızılay ve AFAD çadırının önünde hitap ettiğinin farkına dahi varamamış olmalı ki, Ankara’da yüce meclis kürsüsünde depremden bahsederken bölgede Kızılay mızılay yoktu diyecek kadar savruk bir konuşma yapıyor
CHP dendiği zaman aklıma o kadar çok garabetler geliyor ki, hangi birinden başlamalıyım sorusunun cevabını bulmak zor. Halkımızı geri zekalı gibi görmekten vaz geçmeliler.
Beyni yıkanmış ve sulanmışlar dışında bu gidişlerini hayra yoranlara Allah yolunuzu açık etsin derim.
Geçmişte bu zihniyetin ağa babaları da aynı garabetleri yaşatmış bu millete. Milleti hakir-fakir, cahil, cühela ve bir şeyden anlamaz olarak gördükleri için gizli oy açık tasnifin mucidi de bunlar.
Bu zihniyetle beslendiği için zehirlenmiş ve beyni sulanmış adı yazar çizer sanatçı olan bir güruh da boş durmuyor .Aralarda bırakılan boşlukları hayali malzemelerle doldurarak yiyen embesilleri doyuruyor.
Bu garabetler ülkemizde ve gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Aklar kara, karalar ak olarak pazarlanıyor. Tıpkı geçmişte keçisi çalınan cami hocasını keçi hırsızı yapmaları gibi. Gözlerimizin içine baka baka söylenen yalanlar sahibini utandırmadığı gibi giderek arsızlaştırıp üzerlerine doğru hızla gelen tükürükleri bile yağmur rahmeti olarak algılayabiliyorlar. Bu kadarına da pes demekten başka bir sözüm yok.
Pes doğrusu...
Dubai ile ilgili genel bir derleme önümüzdeki haftalarda yapacağım İnşallah. Asıl şimdi gündemimizden bir türlü düşmeyen CHP zihniyetinin cihat yapar gibi savaş açtığı kanal İstanbul ile ilgi Dubai de gördüklerimi aktarmakla iktifa edeceğim.
Dubai ile ilgili bir kaç hatırlatmayı unutanlar için aktarayım. Basra körfezinde bulunan 7 emirliğin başşehri. Ülkenin adı da Birleşik Arap Emirlikleri. BAE. Toplam 10 milyon civarında nüfusu var. Çölün ortasında bir vaha nasıl oluşturulmuş görmek için buraya gelmek ve bakar kör olmadan mevcut halini görmek lazım. Ülke bir baştan diğer başa kadar büyükçe bir hilal şeklinde kanalla Basra körfezini adeta içine alarak çöl ortasında insan yapımı bir vaha haline getirilmiş. Çöl ve kum üzerinde paranın gücü ile para kazanma fikri büyük bir ihtimal İngiliz aklı. Çünkü buralar İngiliz sömürgesi ve hala da öyle.
On milyon nüfus içinde yüzde 10 -11 kadarı bedevi yerli, lüks ve ihtişam sarhoşu olarak yaşıyor diğerleri ise Asya, Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden gelerek buradaki yerlilere adeta kölelik yapıyor. Ne hak ne hukuk. Boğaz tokluğuna razı olanlar için hiç bir sorun yok. Yerli birisi ile evlenemez. Mal mülk sahibi olamaz ve hatta yerleşim bile alamaz.
Kölelik ve bir çeşit kast sistemi. Tüm dünyada olduğu gibi buralarda da acımasız yüzü ile sırıtıyor. Ümmetin parça parça olması ve gavurlarında acımasız olmaya devam etmesi daha ne kadar sürecek doğrusu merak edilecek bir soru.
Depremde, çiğ afetinde ve ucuz atlattığımız uçak kazasında ahirete irtihal eyleyen kardeşlerime Rabbim rahmeti ile muamele eylesin ve kalanlarımıza sağlıklı huzurlu günler nasip eylesin duasına Amin diyerek makalemi sonlandırıyorum.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.