Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 May 2022

Ülke elden gitmeden…

Eskiden insan, çok kanaatkârdı. Kuşlukta kalkar, sabah namazı ile işe koyulur, yatsıdan sonra yatardı. İşinde gücünde sıradan bir sadelik ve edeple bir hayat yaşardı. Bu sadelik ve edebi de komşularıyla beraber neredeyse mükemmele yakın yaşardı. Tüm bunları, “Allah rızası için ve ahlakım ve irfanım artsın diye” yapardı.

Eskiden insan, iyilik yaptığı gibi kötülük de yapabilirdi ve yapıyordu da… İyiliğin, olduğu yerde durduğu gibi kötülüğün de olduğu yerde durduğu ve yapıldığı aşikârdı. Bugünün insanının çiğ nefsi gibi eski devir insanın nefsleri de çiğdi. Nefsin çiğliği, her yer ve zamanda daima aynıydı. Bu çiğ nefsler, olur olmadık heva ve heveslerini hiç bırakmazdı. Nefsin, terbiye edildikçe akıllanan, aklı arttıkça dünyanın kötü ve çirkinliğinden vazgeçen bir edebi vardı.

Nefsin; terbiye edilmedikçe tıpkı elma kurdu gibi önce insanı, sonra dini, siyasi, iktisadi, içtimai,..vesaire topluma şekil verici hâkim alanları, daha sonra kurum ve devleti bozup ülkeyi cehenneme çeviren bir özelliği vardır. Böylece nefsin, dünyayı düzeltip güzelleştirdiği gibi bozup çirkinleştirme özelliği, toplum ve kurumlar tarafından unutuldukça ateş dünyayı asla bırakmıyordu. O yüzden insanın yer aldığı, insanı edepsizliğe düşüren ne kadar dert ve sıkıntı varsa dünyada ilk sorguya çekilecek olan bireysel çiğ nefsten başkası değildir.

Nefs, terbiye edilmemişse edebini takınmamışsa bozgunculuktan başka bir şey yapmaz. İnsanın özü daha doğar doğmaz iyiyi, doğruyu, güzeli, adil ve edepli olanı tercih edip benimsemesine rağmen zamanla özünden uzaklaştıkça nefs her daim bozguncu kalacaktır. Sevgi, merhamet ve hürmet gibi kıymetler yaşanmayacak, orta yol terk edilerek iyilik yapılmayıp edepsizlik yaşanacaktır.

İnsanın gönlünde bir zayıflık, edebi terk meyligörüldüğünde iblisin üflemesi ve aklın değil çiğ nefsin yönlendirmesi ile dini, siyasi, iktisadi, içtimai,..vesaire alanlarda her tür saldırıya müsait bir açık yarası olacaktır. İnsanın açık yarası haline gelen bu ahlaksızlıktan dolayı tüm vücut yani toplum hastalıklı olacak ve düzeltme gayreti olmazsa öyle de kalacaktır.

İnsan bedeni,gıda ve vitaminleri noksan aldığında nasıl ki zayıf düşüp açık yaradan mikropların saldırısına uğruyorsa ahlaklı ve edepli yönü de aynen böyle saldırıya uğramakta. Mikropların zayıf kalan bedeni tümüyle işgal ettiği gibi çirkinlikler de sosyal ve manevi dünyasını işgal ederek insan ve toplumu ele geçirecek, tüm hayatta edepsizlik hâkim olacaktır. Sonra insan bu durumu pazarda, camide, okulda,..vesaire yerlerde kötü ve çirkin iş olarak görecek, şikayet konusu edecektir.

Bu bağlamda insanın en büyük, en tehlikeli hastalıklarından birisi, neme lazımcı bir şuurla her iyi gayreti ve her çözümü bir başkasından, bir başka kurumdan bekleme hastalığıdır. İnsanın ve toplumun başına gelen herhangi bir dert ve sıkıntı ortaya çıkınca “niye ben çözmek zorundayım, bir başkası çözsün” bedbahtlığı o insanı mahvettiği gibi toplumu da mahveder. İnsan ve toplum bozulunca kurumlar/devlet elden..kurumlar/devlet elden gidince de ülke elden gider.

Bir insanın en kıymetlisi ve ilk kalesi; yüreğidir, gönlüdür, edebidir. Çiğ nefsini yenemeyen yüreğini, gönlünü ve edebini yıkılmaz bir kale yapamaz ve ülkesini yıkılmaktan kurtaramaz. Ülke, insan ve toplum hayatı için kurumlardan sonra, devletten sonra en kuşatıcı yapıdır. Ülkesiz kalmak eski devirlerin büyük yarası olduğu gibi bu devrin de en büyük ve en acı yarasıdır. Bir ülke, aynen bir vücut gibidir. Uzuvların/parçaların bir araya gelmesiyle vücut/ülke olunur. Vücut/ülkenin bozulması; bir uzvun, bir parçanın bozulmuşve ouzuv/parçanın beraberinde diğer uzuv/parçaları da bozmuş ve tüm vücudu/ülkeyi hastalıklı hale getirmiş olması ile olur.

Bir ülkede devlet bozulmuşsa kurumlar.. kurumlar bozulmuşsa toplum.. toplum bozulmuşsa aile..aile bozulmuşsa insanda bozulma başlamış demektir. O yüzden bozulma nereden başlamışsa düzeltme de oradan başlatılmalı, insan tekinin çiğ nefsine/edep terbiyesine müdahale edilmelidir. Edep olmazsa üç kuruşluk mal beş akçeye, bin bir çile, ter ve gayretle sahip olunan ülke de edepsiz bir bedavacılıkla elden gider. O yüzden ülke elden gitmeden insan ve toplumun edebine sahip çıkılmalı.