Ukraynalı askerleri arkadan vuran Ruslar!
ÇarPutin’in “ata topraklarımız” muhabbetiyle Ukrayna’ya çöküşünü izlerken, bir “ayrıntıya” takıldı gözüm:
Ukraynalılara çok benzeyen Ruslardan
bazıları,
kendilerine Ukraynalı süsü vererek içeriye sızıyor ve Ukraynalı askerlere ateş
ediyormuş!..
Ukrayna “Devlet” yetkilileri de, halkı, “Ukraynalılarla Rusların nasıl ayırt
edilebileceği” hususunda bilgilendiriyormuş!..
Çok
sıkıntılı bir durum değil mi?
Etrafta
dolaşan sizden biri mi, yoksa kriptolardan biri mi bilemiyorsunuz.
Aslında, her
yerde olabilir böyle durumlar da Ukrayna’daki haller çok daha karışık galiba.
Ukraynalılarla
Ruslar “tek yumurta ikizi” mi, ne?
Ya da bize
öyle geliyor, Çinlilerle Japonları
birbirine benzetmemiz gibi bir şey.
Ukraynalı
taklidi yapan Rusların içeride Ukraynalı askerlere ateş açması, beni çok farklı
ve sıkıntılı düşüncelere sevk etti.
Bildiğiniz
gibi, Türkiye hayli zamandır hedefte.
Etrafımızı
tamamen kuşattılar; önümüz, arkamız, sağımız, solumuz, her yanımız sobe.
Taşeron
terör örgütleri eş zamanlı olarak saldırıya geçince, Devletimizin tansiyonu
yükseldi.
“Güvenlik Devleti” ya da “Güvenlikçi Devlet” uygulamalarına ağırlık vermek mecburiyetinde
kaldı.
Dışarıdaki
tehditler her geçen gün büyüdü.
Bize
saldıran terör örgütleri, meşruiyet alanlarını genişletti.
İşte…
Bunların “legal” yapılarının ne kadar yaygınlık
kazandıklarını görüyor, izliyoruz.
Bu terör
örgütlerinin çoğu, dışarıda büyük itibar görüyor, içeride ise “legal” uzantıları aracılığıyla alan
genişletmeye devam ediyor.
Kafamızda
başka başka resimler var:
Türkiyemiz
hedefte.
Bunlar
birgün bize de cepheden saldıracaklar.
Ukrayna’nın
işgali bir danışıklı dövüşten ibaret.
“Artık hiçbir şey eskisi gibi
olmayacak!” cümlesiyle
tarif edilen plândemi dünyası, “eskiye” dönüyor.
“Soğuk Savaş” yılları “yeni yorumla” geri geliyor.
Bu işten, “Süper Güçler” değil, KOBİ niteliğindeki (küçük ve orta çapta) ülkeler zararlı çıkar.
Özellikle de
“Bölgesel Güç”lükten “Küresel Güç”lüğe
terfi etmeye çalışan ülkemiz, sıkıntıya girer.
Dahası…
Allah
korusun,
bir gün
düşman işgaliyle karşı karşıya kalabiliriz.
Ve elbette,
öyle bir durum olursa “Kurtuluş Savaşı”mızı
başlatırız!..
Bunları
düşündünüz mü?
Evet,
mutlaka düşündünüz…
Peki, böyle
bir durum olursa içeride neler yaşarız?
Burasını da düşünmüşsüzdür
büyük ihtimalle.
Öyle bir
durumda…
Memleketin
fedakâr, cefakâr evlâtları, Çanakkale Cephesi’ne koşarken…
Onları “içimizden”
kimler vurur?
Bu
karakterdekilerin oranı “yüzde” kaç
olmuştur?
Aklıma
bunlar geldi, Ukraynalılara benzer Rusların, yaklaştıkları Ukraynalı askerleri
vurduğuna ilişkin haberleri izlerken…
*
Aklıma gelen
düşünceleri hızla dağıtmaya çalıştım.
“Her milli meselede karşımızda
olanlar, her milli meselede düşmanlarımızın tezlerini savunanlar”ın çirkin suretleri çıktı karşıma.
Sonra…
Sonra…
Anadolu
Ailesi’ne yönelik saldırılar üşüştü başıma.
Çok farklı
kisvelerle karşımıza çıkan tipler geçti gözümün önünden.
Televizyonlardaki
“Yuva Yıkıcı” programlara gitti
aklım.
Nerelere
kadar “sızdıklarına” şöyle bir
baktım, “Ne sıkıcı bir tablo!”
dedim.
Kıbrıslı
Türkleri soykırımdan kurtaran Türk Mukavemet Teşkilâtı aleyhindeki lâflar,
tavırlar…
Bunlar arttı
son zamanlarda, bunu da kafamın bir yerine not ettim.
Medyaya
serpiştirilmiş “tiplere” baktım…
Farklı
kisveler altında nasıl zemin oyduklarını düşündüm.
“Soldan” ve daha kötüsü de “sağdan” yaklaşan Şeytanları gördüm.
Ruhum
karardı.
İçim
daraldı.
Ülserim
azdı!
*
Neyse ki,
yanı başımda bir dostum…
Tertemiz
seccadem vardı.