Ufukta iklim karantinaları mı var?
University College London'da ekonomi profesörü ve DSÖ’ye
bağlı “Herkes için Sağlık Ekonomisi Konseyi'nin başkanı Mariana Mazzucato tarafından bir rapor yazıldı. Raporun adı: “İklim karantinasından kaçınmak”
İlk olarak Ekim
2020’de, Açık Toplum Vakfı, Bill & Melinda Gates Vakfı ve daha
birçoklarının hibeleriyle finanse edilen bir medya kuruluşu olan Project
Syndicate tarafından yayınlandı.
Daha sonra Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD)
tarafından yeniden yayınlandı.
Kısacası DSÖ için
çalışan bir ekonomist, hem Gates ve Soros destekli bir STK hem de gezegendeki
hemen hemen her bankayı, petrol şirketini ve teknoloji devini temsil eden bir
grup (WBCSD) tarafından yayınlanan “iklim kilitlenmeleri” ile ilgili bir
rapordan bahsediyorum.
Peki, ne diyor bu rapor?
“COVID-19 yayıldıkça, hükümetler durumun kontrolden
çıkmasını önlemek için sokağa çıkma kısıtlamaları getirdi. Yakın gelecekte, dünyanın yeniden karantinaya başvurması gerekebilir ve
bu sefer iklim değişikliğiyle mücadele etmek için. Böyle bir senaryodan
kaçınmak için de ekonomik yapılarımızı elden geçirmeli ve kapitalizmi farklı
yapmalıyız.’’
Sanırım mesele biraz netleşiyor.
Raporun varsaydığı başka bir şey de çevre ile “pandemi”
arasında bir tür nedensel bağlantı olduğudur. Yani demek istiyorlar ki; “COVID-19'un kendisi çevresel bozulmanın bir
sonucudur!’’
Covid19 pandemisini iklim değişikliği ile ilişkilendirmeye
yönelik propagandalar başladı bile.
Bunu Sabancı
Üniversitesi’nin sayfasında yer alan “İklim Değişikliği ve Coronavirüs
(COVID-19) İlişkisi” başlıklı makaleden de okuyabilirsiniz.
Dahası Guardian'dan Harvard Halk Sağlığı Okulu'na kadar
hemen herkes aynı şeyi söylüyor; “Pandemilerin
temel nedeni doğanın yok edilmesidir.”
Pekâlâ, iklim kilitlemeleri nedir ve ne yapılmak isteniyor?
Raporun yazarı aynen şöyle diyor:
“İklim kısıtlaması”
adı altında, hükümetler özel araç kullanımını sınırlayacak, kırmızı et
tüketimini yasaklayacak ve aşırı enerji tasarrufu önlemleri alırken, fosil
yakıt şirketleri sondajı durdurmak zorunda kalacak.’’
Yani, “İklim
kısıtlaması” artık kırmızı etin hayatınızda olmaması, hükümetlerin, insanların
özel araçlarını nasıl ve ne zaman kullanacaklarına sınırlar koyması ve ayrıca
(belirtilmemiş) “aşırı enerji tasarrufu önlemleri” anlamına geliyor.
Muhtemelen bu kısıtlama daha önce önerilen hava yolculuğu
yasaklarını da içerecek.
Daha şimdiden yapay
et propagandası yapan kesimleri lütfen hatırlayınız…
Ayrıca şu başlıklar da öneriler arasında;
“Bu üçlü krizi ele almak kurumsal yönetim, finans, politika
ve enerji sistemlerini yeşil bir ekonomik dönüşüme doğru yeniden yönlendirmeyi
gerektiriyor.
“Yeşil ve sürdürülebilir kurtarma ile iş, ulaşım ve enerji
kullanımının geleceğini dönüştürmek istiyoruz.’’
Aslında küresel elit zümre “Büyük Sıfırlama” istemiyor. Sadece sosyal, finansal, hükümet ve
enerji sektörlerimizin büyük bir toptan “dönüşümünü” istiyorlar.
Yani “hiçbir şeye
sahip olmamanı ve mutlu olmanı” istiyorlar.
Bu makalenin en tuhaf yanı ise malumunuz korku tellallığı ve
açıkça tehdit edici olmasıdır.
‘’İklim değişikliği
konusunda bir devrilme noktasına yaklaşıyoruz, uygarlığın geleceğini korumak
dramatik müdahaleler gerektirecek.” Kritik cümle bu. Bu tehdidi şimdilik
pandemi için telaffuz ediyorlar.
Siz bu dramatik
müdahaleleri küresel diktatörlüğün bir unsuru olarak değerlendirin.
Belli ki pandemiden sonra
küresel iklim değişikliği halkların kafasına doğrultulmuş bir silah olacak.
Açıkçası “Siz insanları yeniden
evinize hapsetmek, işlenmiş GDO’lu gıdaları yemeye zorlamak ve arabalarınızı
yasaklamak istiyoruz” diyorlar.
Korkutucu bir varsayımla şunu söyleyebiliriz; “Büyük sıfırlamayı”
oluşturan bu katı küreselci reformları kabul etmeye zorlamak için halk üzerinde
büyük tehdit ve baskı unsuru oluşturacaklar.
Bugün Türkiye’de de gerek ana akım medyada ve gerekse
siyaset dünyasında bu propagandaların ortaklaşa yürütüldüğünü görmekteyiz. Buna
aykırı görüş belirtenler ise aforoz ediliyor.
Oysa insanlık, korkunç bir tiranlığın arifesinde… Ve henüz buna uyanan çok az sayıda insan var.