Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2961.23
BIST 100
9877.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ağustos 2021

Ufukta iklim karantinaları mı var?

University College London'da ekonomi profesörü ve DSÖ’ye bağlı “Herkes için Sağlık Ekonomisi Konseyi'nin başkanı Mariana Mazzucato tarafından bir rapor yazıldı. Raporun adı: “İklim karantinasından kaçınmak”

İlk olarak Ekim 2020’de, Açık Toplum Vakfı, Bill & Melinda Gates Vakfı ve daha birçoklarının hibeleriyle finanse edilen bir medya kuruluşu olan Project Syndicate tarafından yayınlandı.

Daha sonra Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) tarafından yeniden yayınlandı.

Kısacası DSÖ için çalışan bir ekonomist, hem Gates ve Soros destekli bir STK hem de gezegendeki hemen hemen her bankayı, petrol şirketini ve teknoloji devini temsil eden bir grup (WBCSD) tarafından yayınlanan “iklim kilitlenmeleri” ile ilgili bir rapordan bahsediyorum.

Peki, ne diyor bu rapor?

“COVID-19 yayıldıkça, hükümetler durumun kontrolden çıkmasını önlemek için sokağa çıkma kısıtlamaları getirdi. Yakın gelecekte, dünyanın yeniden karantinaya başvurması gerekebilir ve bu sefer iklim değişikliğiyle mücadele etmek için. Böyle bir senaryodan kaçınmak için de ekonomik yapılarımızı elden geçirmeli ve kapitalizmi farklı yapmalıyız.’’

Sanırım mesele biraz netleşiyor.

Raporun varsaydığı başka bir şey de çevre ile “pandemi” arasında bir tür nedensel bağlantı olduğudur. Yani demek istiyorlar ki; “COVID-19'un kendisi çevresel bozulmanın bir sonucudur!’’

Covid19 pandemisini iklim değişikliği ile ilişkilendirmeye yönelik propagandalar başladı bile.

Bunu Sabancı Üniversitesi’nin sayfasında yer alan “İklim Değişikliği ve Coronavirüs (COVID-19) İlişkisi” başlıklı makaleden de okuyabilirsiniz.

Dahası Guardian'dan Harvard Halk Sağlığı Okulu'na kadar hemen herkes aynı şeyi söylüyor; “Pandemilerin temel nedeni doğanın yok edilmesidir.

Pekâlâ, iklim kilitlemeleri nedir ve ne yapılmak isteniyor?

Raporun yazarı aynen şöyle diyor:

İklim kısıtlaması” adı altında, hükümetler özel araç kullanımını sınırlayacak, kırmızı et tüketimini yasaklayacak ve aşırı enerji tasarrufu önlemleri alırken, fosil yakıt şirketleri sondajı durdurmak zorunda kalacak.’’

Yani, “İklim kısıtlaması” artık kırmızı etin hayatınızda olmaması, hükümetlerin, insanların özel araçlarını nasıl ve ne zaman kullanacaklarına sınırlar koyması ve ayrıca (belirtilmemiş) “aşırı enerji tasarrufu önlemleri” anlamına geliyor.

Muhtemelen bu kısıtlama daha önce önerilen hava yolculuğu yasaklarını da içerecek.

Daha şimdiden yapay et propagandası yapan kesimleri lütfen hatırlayınız…

Ayrıca şu başlıklar da öneriler arasında;

“Bu üçlü krizi ele almak kurumsal yönetim, finans, politika ve enerji sistemlerini yeşil bir ekonomik dönüşüme doğru yeniden yönlendirmeyi gerektiriyor.

“Yeşil ve sürdürülebilir kurtarma ile iş, ulaşım ve enerji kullanımının geleceğini dönüştürmek istiyoruz.’’

Aslında küresel elit zümre “Büyük Sıfırlama” istemiyor. Sadece sosyal, finansal, hükümet ve enerji sektörlerimizin büyük bir toptan “dönüşümünü” istiyorlar.

Yani “hiçbir şeye sahip olmamanı ve mutlu olmanı” istiyorlar.

Bu makalenin en tuhaf yanı ise malumunuz korku tellallığı ve açıkça tehdit edici olmasıdır.

’İklim değişikliği konusunda bir devrilme noktasına yaklaşıyoruz, uygarlığın geleceğini korumak dramatik müdahaleler gerektirecek.” Kritik cümle bu. Bu tehdidi şimdilik pandemi için telaffuz ediyorlar.

Siz bu dramatik müdahaleleri küresel diktatörlüğün bir unsuru olarak değerlendirin.

Belli ki pandemiden sonra küresel iklim değişikliği halkların kafasına doğrultulmuş bir silah olacak.

Açıkçası “Siz insanları yeniden evinize hapsetmek, işlenmiş GDO’lu gıdaları yemeye zorlamak ve arabalarınızı yasaklamak istiyoruz” diyorlar.

Korkutucu bir varsayımla şunu söyleyebiliriz; “Büyük sıfırlamayı” oluşturan bu katı küreselci reformları kabul etmeye zorlamak için halk üzerinde büyük tehdit ve baskı unsuru oluşturacaklar.

Bugün Türkiye’de de gerek ana akım medyada ve gerekse siyaset dünyasında bu propagandaların ortaklaşa yürütüldüğünü görmekteyiz. Buna aykırı görüş belirtenler ise aforoz ediliyor.

Oysa insanlık, korkunç bir tiranlığın arifesinde… Ve henüz buna uyanan çok az sayıda insan var.