Üç büyük alamet
Çoğunuz dini ilim tahsili sırasında yahut aile büyüklerimizden, KIYAMET GERÇEĞİNİ muhakkak duymuşsunuzdur. Elbette o dehşet verici zamana ait kesin ve net bilgi, ALLAH (cc) nezdindedir. Zira Yüce Kitabımız KUR’AN’ da; “Ye’cûc ve Me’cûc’ün gelişinden (El-Enbiyâ 21/96), Dâbbetü’l-Arzın çıkışından (En-Neml 27/82), Göğün insanları saracak bir duman yayacağından (Ed-Duhân 44/11-12) ve Ay’ın yarılacağından (El-Kamer 54/1)” bahsedildiği malumunuz. Bunlara ek olarak da Hz. Peygamberimize atfedilen rivayetlerde; “Deccal'ın çıkması, Güneşin batıdan doğması, Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesi, Hz. Mehdi’nin zuhuru, Doğuda, Batıda ve Arap yarımadasında üç yerin -yere- batması ve İnsanları mahşer yerine sürecek olan ve Aden çukurundan çıkan bir ateşin belirmesi" gibi konularının zikredildiğine ise HADİS kaynaklarında rastlamaktayız.
Bu minvalde meydana gelen belli başlı bazı hadiselerin, bizlere KIYAMETİN yakınlığı hakkında, yorumlar yapmamıza olanak sağladığını söylemek mümkündür. O yüzden dünyadaki harikulade olayların ve kozmik değişikliklerin, belirleyici bir özellik taşıdığını göz ardı edemeyiz. O halde lafı fazla uzatmadan gelin, günümüzdeki bazı hadiseleri, yukarıdaki ÜÇ BÜYÜK ALAMETİN gölgesinde kısaca yorumlamaya çalışalım. Bakalım yakacağımız projeksiyon, sizlerin de dikkatini çekebilecek mi?
***
Dünyadaki enerji üretiminin, yaklaşık yüzde 80’inin FOSİL yakıt yani Petrol, Kömür ve Gazdan karşılandığı sır değildir. Fosil yakıtların kullanılmasıyla ortaya çıkan sera gazının, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE sebep olması ise tehlikeli bir hususu beraberinde getiriyor. Öyle ki uzmanlarca; “atmosferdeki yüksek sera gazına tepki olarak, 2100 yılına kadar yüzey sıcaklıklarında yaklaşık 3°C’lik bir ARTIŞIN gözleneceği” oldukça kritik bir gelişme. Çünkü bu durumun kuraklık, hastalık, sel ve çeşitli doğa olaylarından çok, buzulların erimesini ve DENİZ SEVİYESİNİN YÜKSELMESİNİ tetiklemesi, IPCC’in araştırmalarıyla sabit. Zira deniz seviyesinin 2100 yılına kadar 84 cm, 2300’de ise 5,4 metre yükselmesi, birçok ülkeyi çaresiz bırakabilecek boyutlara varabiliyor. Bu nasıl bir çaresizlik derseniz? NATİNPAL GEOGRAPHİC’in; belli bir süre sonra Danimarka, Hollanda, Belçika gibi Batılı ülkelerin, sular altında kalabileceğini belirtmesi, sanırım size cevap olarak yetecektir. Bunun yanı sıra İskenderiye, Kahire ve Kuzey Afrika kıyılarının da, aynı akıbeti yaşamasının kuvvetle muhtemel seyretmesi insanın kanını dondurur nitelikte. Tabi Maldivler, Bangkok (Tayland), Şangay (Çin), Manila (Filipinler), Mumbai (Hindistan)… gibi Asya topraklarının durumu da pek farklı değil. İşte hal böyle olunca mevcut tabloyu, Hadislerde geçen “DOĞUDA, BATIDA VE ARAP YARIMADASINDA ÜÇ YERİN -YERE- BATMASI” alametine yormanın, hiçte ütopik sayılmayacağı kesinlikle yadsınamaz.
***
Bu bağlama KÜRESEL ISINMAYI engellemek adına, dünyada birçok projenin ortaya atıldığına çoğumuz şahidiz. Örneğin dünyanın Fosil yakıtlardan ziyade, Rüzgâr ve Güneş gibi yenilebilir enerjiye yönlendirilmesi, bu noktada önemli bir yer tutuyor. Nobel ödüllü Dr. Steven Chu’nun; "ÇATILARINIZI BEYAZA BOYAYIN" diyerek, küresel ısınmanın bu biçimde durdurulmasının mümkün olduğunu söylemesi de ilginç teoriler arasında. Lakin Stratosfere uçak filolarıyla KALSİYUM KARBONAT TOZU püskürtmek suretiyle, güneş ışınlarını engellemeyi hedefleyen Bill Gates’in, “YAPAY BULUT” tezinin konumuzla bire bir örtüştüğü aşikâr. Yoksa test aşamasına gelen bu projenin, kabul görmesi halinde; güneş ile dünya arasına DUMANDAN BİR TAMPON oluşturulmasının, “İNSANLARI BÜRÜYEN BİR DUMANIN İNMESİ (DUHANIN ÇIKMASI)” alametini akıllara getirmesi işten bile sayılmaz…
***
Bilim insanları manyetik alanı oluşturan eriyik malzemenin, hareketli olduğunu ve bu nedenle dünyanın MANYETİK KUTUPLARININ, ZAMANLA KONUM DEĞİŞTİREBİLDİĞİNİ dile getirmekteler. Bu olağan sapmaların izlenebilmesi için de, dünyanın manyetik modelinin her beş yılda bir güncellendiğini ortaya koyuyorlar. Ama geçtiğimiz aylarda bu mesele ile ilgili “Dünyanın manyetik kutbunda kayma saptandığı ve Güney ile Kuzey Kutuplarının yer değiştirebileceği” düşüncesi, bir anda kamuoyunun gündemine oturdu. Nasıl oturmasındı ki? Uzmanların son günlerde manyetik Kuzey Kutbunun, Kanada'dan Siberya'ya doğru ÇOK HIZLI bir şekilde hareket ettiğini açıklaması, öylece geçiştirilemeyecek kadar kritik bir husus. Gerçi Ernesto bunun için; "kutupların yer değiştirebileceğinin habercisi yada anlık bir değişimin işareti" diyerek kararsız kalsa da, hadisenin asırlar sonra, “GÜNEŞİN BATIDAN DOĞMASINI” hatırlatması bakımından değerlendirilmesi elzem….