Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

\u00c2mine gibi hicret eri olsak

Ramazan her dem yeni umutlarla gelir dünyamıza. Kırılan kalplere, yalnız ve biçare gönüllere bir diriliş sakası gibi akıtır serinleten yağmurlarla eşsiz soluğunu.

Herkesin dünyasında başka başka yansıması vardır. Evlerin zenginliklerine, evlerin fakirliklerine, dar günlerine, sıkıntılı maneviyatız iklimlerine yeniden yeniden yollar diriliş ve esenlik soluğunu.

Şeytanların bağlandığı demlerdir. Camiye uzak olan ayaklar aşinadır artık yaşlı taş merdivenlere, cami cemaatinin yüzü yüzüne değer, gönlü gönlüne. Derinden bir ılıma yayılır ruhuna, başka bambaşka iklimlerde bulur kendini.

Hiç tanımadığı birisiyle omuz omuza teravih secdelerine durduğunda yüreği ılır, gözlerinden yaşlar süzülür içli ve derin dualarla. O zaman anlar kardeşlik, iman kardeşliği, inanmanın bereketi nasıl oluru2026

Bereketli iftar sofralarında paylaşmanın künhüne varır. Bir yudum su artık cennet kokulu, zemzem tadında öylece serinletir içini. Ellerini semaya açtığında inandığı Rabbine teslim olarak hiç yapmadığı şekilde dili damağına yapışmış, yorgun düşmüş bedeni ama diri ruhuyla yalvarır.

Yalvarır Rabbine teslim ve dua makamında evsizler için yalvarır, gurbete düşmüşler için yalvarır, vatansızlar için yalvarır, aç ve perişan halde bekleyen nice ümmet yetimi için yalvarır. Bir an onlar gibi olmanın, aç ve susuz kalmanın eşitleyen havasını solumuş halde yalvarır.

Ülkemiz belki de son dönem Ramazanlar 'da hiç yaşanmamış dönemleri yaşar gibi. Suriye savaşıyla ülkemize gelen mülteciler, Arap turistler, Türkmenler ve dahi pek çok milletten insanla iç içe bir Ramazan ayı geçiriyoruz.

u00c2mine Çin'den gelmiş bir göçmen kuş, garip bir hicret eri. Çin'de yaşayan Uygur Türklerinden bir güzel kardeşimiz. Tıp eğitimi almış. Dubai'de çalışmış ve Uygur Türkleri 'ne vatandaşlık hakkı verileceğini duyduğu zaman Türkiye'ye gelmiş.

Kumrumu Mescitte, eski, dar ama sakin bir Fatih sokağında küçücük elleri ama kocaman yüreğiyle şifa dağıtıyor. Buradan başka semtlere gitsem daha iyi bir yer bulurum ama diyor, içim sıkıldığında, ailem aklıma geldiğinde kendimi Fatih Camii'nin avlusunda buluyorum. Buraların beni sarıp kuşatan manevi iklimi içimi rahatlatıyor, hasretlerimi kolay eyliyor diyor.

u00c2mine'yi ders grubumla yaptığımız iftara davet ediyorum. Mütebessim çehresinde mutmain yüreğinin yansıması ile öylece bakıyor. Selvigül Abla ben Yavuz Selim Camii'nde hatimle teravi kılıyorum. Ona yetişemem daveti kabul edersem diyor. Sonra devam ediyor; bizim oralarda teravih namazı böyle bir ibadet yoktu. Biz hiç teravih kılmadık. Bu ibadet benim çok hoşuma gitti o nedenle yer bulamam korkusuyla hiçbir daveti kabul etmiyorum diyor.

Bana kardeşlerinin resimlerini gösteriyor. Yeni evlenmiş bir çift. Benden küçük kardeşlerim evlendi diyor. Annesi fedakar emekli bir öğretmen. Orada diyor gizli yapıyoruz her şeyi. u00c2mine diyorum sen de gitsen memleketine orada evlensen eşinle gelsen diyorum. Ben dönersem orada başımı açmam gerekiyor. Ben buraya örtümü rahat takayım, ibadetlerimi rahat yapayım diye hicret ettim diyor.

Bazen zili çalıyorum, içerde olduğunu biliyorum ama geç açıyor. Sonra sabırla bekliyorum, belki diyorum namazdadır ama namaz vakti değil. Kapıyı açtığında esmer değirmi yüzünde ayrı bir ışımayla bana bakıyor; Kusura bakma Selvigül Abla kaza namazı kılıyordum, çok çok eksiğim var fırsat buldukça eksiklerimi gideriyorum diyor.

Onu üzmek, hassas yüreğine hasretler taşımak istemiyorum. Ara ara söz açıldığında bahsediyor ailesinden, yaşadıklarından. Türkiye'yi çok seviyor anlıyorum. Hastalarından fırsat buldukça TUS'a hazırlanıyor.

Cesur, sabırlı duruşu, muvahhit yüreğiyle konuşuyor sonra. Geçenlerde iki genç kız geldi. Hacamat için hazırlık yapıyorum. Küçük olan korkuyor. Arkadaşı ona teselli vermek için; Efendi Hazretlerini düşün bak hiç acımaz, onu düşünürsen bir şey hissetmezsin diyor. Ben dayanamadım Abla. Dedim Allah var. Siz Allah'tan niye yardım istemiyorsunuz. Yardım sadece Allahlımızdan istenir dedim doğrusu çok şaşırdım.

u00c2mine hicret ettiği topraklarda, yeni yeni keşiflerle ruhuna apayrı pencereler açan imanına tutunarak yaşamaya çalışıyor. Evet, kendi yaşadığı beldelerde olduğu gibi prangalar, engellemeler yok. Ama gördüğü nice kargaşanın, zihin kirliliğinin içinde kendi yüreğine akan, billur bir ırmak gibi öylece ruhunu arınmaya taşıyan gerçek dini öğrenme ve yaşama telaşında.

Onu her gördüğümde küçücük sade dünyasındaki dini hassasiyetlere gösterdiği telaşı ve sadeliğini gördükçe kalabalık ve kargaşa içinde olan gereksiz nice zenginliği barındıran yaşantımızın çıkmazları geliyor aklıma.

Bir hicret eri olan, güzel yürekli güzel yüzlü ellerinden şifa akıtan sevgili u00c2mine yokluğun, yoksunluğun içinden çıkıp gelmiş. Gizli gizli Kur'anların okunduğu, gizli toplantıların yapıldığı, her dem hor görülen, yok sayılan, inancı gereği örtüsünü dahi örtemediği zalim bir beldeden gelmiş. Şimdi onun yüreğinin yarısı o beldede. Annesi kardeşleri oradalar. Özlem yüreğini tutuştursa da, gurbet her dem gözlerini nemlendirse de biliyor artık o bir hicret eriu2026

u00c2mine gibi bu dünyaya gönderilmiş hicret erleri değil miyiz her birimiz. Kalabalık ve kargaşa halini alan dünyamızdan çıkıp nereden gelip nereye gidiyoruz diye sorsak. Ve yaslasak yüreğimizi arı duru muhkem ayetlere. Resulün izinden giderek dünyamızı fakirleştirip, ahret azığımızı dermenin derdine düşsek.

Amine gibi, teslim, sade, gösterişsiz, samimi, içten, her dem ibadet aşkıyla yanan, yüreği secdelerde ılıyan, teravilere koşan bir garip hicret eri olsak bu Ramazanu2026