TYB, 40. yıl
Türkiye'de bir kültür kurumunun 40'ncı yaşını idrak etmesi çok güzeldir. Daha önce bazı vakıflar, dernekler, yayınevleri, gazeteler ve dergiler bu saadeti tattılar. Şimdi de Türkiye Yazarlar Birliği bu sevinci yaşıyor.
TYB, 1978'de bir avuç gönüllü yazar, şair, gazeteci ve yayıncının önayak olmasıyla tesis edildi. İlk kurucularının büyük bölümü bugün 70 yaşlarını geride bıraktı. Ama elbirliğiyle tesis ettikleri müessese de kamil yaşa, yani 40 yaşına ulaştı. Demek ki, bu çatının temelini atarken 30'lu yaşlarını sürüyordu çoğu. Fotoğraflarda bunu görüyoruz. Henüz saçlara ve bıyıklara aklar düşmemiş.
Birliğin kanaatimce en büyük misyonu, birleştirici bir anlayışla kültürel hizmetler yapmasıdır. Farklı grup, cemaat, parti ve oluşumlardan kültür sanat adamlarının bir araya gelmesi ve güçlerini birleştirmesiyle vücut bulan TYB, bugün de aynı çizgisini muhafaza etmektedir. Anadolu'nun bazı illerinde şubeler kurması, bu hüsn-ü teveccühe layık olduğunu göstermektedir. Bugüne kadar binlerce faaliyeti başarıyla gerçekleştiren TYB'den bahsedip de D. Mehmet Doğan'ı anmamak mümkün değildir. Zira hem kuruluşunda bulunmuş, ilk başkanlığını uzun yıllar yürütmüş, sonra da birliğin 'şeref başkanı' ve 'ağabeyi' olarak kalmıştır. Kuruluş mensuplarının ona değer vermesi ve saygı göstermesi, bir vefa borcudur ve diğer bütün kuruluşlara da örnek olacak kıratta bir fazilet ve ahlak nümunesidir.
TYB'nin ilk şubesi İstanbul'da kuruldu. Bu konuda ilk çabayı gösteren Mustafa Ruhi Şirin unutulamaz. Sultanahmet'te beşinci katta bulunan kiralık küçük daire bugünkü hizmetlerin çekirdeğini oluşturdu. Sonra Ahmet Kot, İrfan Çalışan ve arkadaşları bu kutlu yüke omuz verdi. Fakir de bir ara davet üzerine kutlu kervana katıldı ve bir kaç dönem çalıştı. Yaklaşık bir sene "Yazarlar Buluşması"nı sürdürdük. Bir ara 30 gün içinde 20 faaliyet gerçekleştirerek rekor kırdığımızı hatırlıyorum. Sonra başka ekipler geldi, sancağı onlar devraldı.
Transferler sadece partilerde olmaz, bazen kültür sanat kurumlarında da gerçekleşir. Bu da gayet tabiidir. Mesela Mahmut Bıyıklı ve Elif Sönmezışık kardeşlerim 'çıraklık' ve 'kalfalık' devirlerini ESKADER'de tamamladıktan sonra TYB'ye geçtiler. Şimdi Kızlarağası Medresesi'nde 'ustalık' dönemlerini idrak ediyorlar. Allah yardımcıları olsun. Elbette böyle olmalı. STK'ların da yönetimleri, ihtiyaç olduğunda değişmeli, 'metal yorgunluk'lar atılmalı, şevkini ve heyecanını yitirmemiş gençler, kültür mahfillerinde yönetime getirilmelidir.
TYB'nin takdir ettiğim bir vasfı da 'yerli' ve 'milli' oluşudur. Ülkenin bekası için, cesaretle tavrını ortaya koyması, sözünü açıkça söylemesidir. Mesela FETÖ'nün 15 Temmuz'da 'İslam'ın Son Kalesi' güzel Türkiye'mize dış düşmanlarla beraber ihanette bulunduğu ve kastettiği geceden sonra ilk dik duruş sergileyen kuruluşlardan biri, ESKADER'le birlikte TYB İstanbul Şubesi olmuştur. İki güzide kuruluşun üyesi 1000 yazar, "Şahitlik Bildirisi"ne imza attılar. Açıklamada, "Ülkemiz büyük bir darbeyle karşı karşıya. Bu durumda en fazla sesini yükseltmesi gereken yazarlar ve aydınlar olarak, tarihe şahitliğimizi bildiriyoruz. Biz, safımızı belli etmek için buradayız. Biz, açık bir şekilde Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) karşısında ve seçilmişlerin yanında olduğumuzu apaçık bir şekilde ilan ediyoruz." denilmişti. Bir tahdis-i nimet olarak söylemek isterim ki, bu fikri teklif eden fakir olmuştur. Geçen akşam Ali Emiri Kültür Merkezi'nde TYB Vefa Toplantısı yapıldı, 40 kültür sanat adamına ödüller verildi. Çok anlamlı, güzel, coşkulu bir geceydi. Mehmet Doğan, hediyesini alırken, "Benim için en büyük ödül, TYB'nin 40. Yılına ulaşmasıdır." dedi. TYB yöneticilerini, mensuplarını candan kutluyorum. Daha nice senelere...