Tuzla Piyade Okulunda horoz dövüşüne devam
Türk ordusunun tarihi
milletinin varlığı kadar eskidir. Türk Milleti var olduğu günden beri milli ve
manevi değerlerine bağlı, disiplini rehber almış emir komuta zincirinde mutlak
itaati öne çıkarmış son derece cesur bir birlik olmuştur.
Ancak Büyük Hun
İmparatoru Mete Han’ın 209 yılında kurduğu düzenli ordu Türk Ordusunun kuruluş
tarihi olarak kabul edilmiştir.
O dönemde 10.000 atlıdan
oluşan en büyük birlik, “Tümen” olarak adlandırılmış,
tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrılmış, her birinin başına
Tümenbaşı, Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşı rütbelerine sahip birer komutan
atanmıştır.
Türk Ordusunun en büyük
özelliği gelenek, görenek, örf ve adetlerine bağlılıkla beraber manevi gücün
kaynağı olan inancı bu anlayışının çimentosu olmuştur.
İslamiyet’ten önce “Gök
Tengri” inancına bağlı olarak tek Tanrı din anlayışı Türklerde ki yüksek
seciyeyi ortaya koymuştur.
Ordular zaman içerisinde
değişim gösterse de Milli Ruh ve Manevi güç anlayışı değişmemiş, bu orduların
çelikleşmiş yüreklerinin ve ölüme koşarcasına gidişlerinin temelini
oluşturmuştur.
Nihayetinde İslam ile
müşerref olmalarından sonra Türk Milleti kendisini İslam’ın kılıcı olarak
tanımlamış ve gittiği, fetih gerçekleştirdiği her bölgede İslam inancının
yayılmasına nirengi noktası olmuştur.
Özellikle Selçuklular
döneminde Ordu “İlay-ı Kelimetullah” anlayışını benimsemiş ve cepheye
koşarken “ölürsem şehit”, “kalırsam gazi” anlayışını düstur
edinmiştir.
1071’de Anadolu’nun
kapısını açan Sultan Alparslan’ın beyaz kefenle ordunun başına geçmesi
bağımsızlığımızın simgesi olan Türk Ordusunun milli ve manevi gücünün nereden
geldiğinin kesin bir kanıtıdır.
Anadolu Selçukluların
Konya’da Mevlana’yı devletin manevi kumandanı görmesi, Osmanlı Devleti’nin
kurucusu Osman Bey’in Şeyh Edebali’nin kızıyla evlenmesi İslami değerlerin
devlet geleneğimizde ki önemini anlatan birer örnektir.
Hele hele Fatih Sultan
Mehmet Han’ın İstanbul’un fethi için Hacı Bayram Velinin halifelerinden
Akşemsettin’i cephede otağının yanı başına alması ve duasını talep etmesi
cephede şehadete koşan ve zaferi getiren askeri motivasyonun ana unsuru
olmuştur.
Nitekim İstiklal
Mücadelemizde Türk Ordusunun şahlanışı İslam’ın sancağını yeniden ayağa
kaldırmak heyecanıyla olmuştur.
Tarih boyunca Türk Ordusu
fethedilen yerlere akın yapmadan önce tarikat mensubu manevi eğitim ordularını
gönderir, fethin kapılarını açardı.
Böylece tarikatlar yeni
fethedilen bölgelerde Türk Devletinin hâkimiyetine kapı aralarken fethin
kalıcılığını sağlarlardı.
Türklerin İslam ile
müşerref olmaları ile “Alp”lerin yerini “Alp-Erenler” almıştır.
Osmanlı döneminde “Yeniçeri
Ocağı’nda” manevi ruhun ruhlara işlenmesi için “Ocak İmamı”
kadroları tesis edilmiştir.
Ocak İmamlarının vazifesi
askerin, cephede dinî ihtiyaçlarının yerine getirilmesi, taarruz öncesi ve
esnasında gayretini artıracak telkinlerde bulunmak olarak belirlenmiştir.
Ancak bu müessese
maalesef Cumhuriyet döneminde kaldırılmış ve bu surette oluşan boşluk değişik
ideolojik amaçları olan kişi ya da gruplar tarafından doldurulmuştur.
1981’de Genelkurmay’ın en
önemli stratejik kurumlarından biri olan Askeri Tarih ve Stratejik Etüdler
(ATASE) başkanı olan Tümgeneral Mahmut Boğuşlu, Belgelerle Türk Tarihi
Dergisi’nin 1985 yılındaki ilk sayısında, “Türkiye’de Laiklik ve İrtica
Üzerine Psikolojik Harekât” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Kur’an’ı Kerim’i ezbere
bilen hafızların yanında Türkler bu mukaddes kitabı 10-15 dakikada ve 3-5
sahifede özetleyebilecek derecede bilgi sahibi olmalıdır. Din adamı tipinde
değişikliğe gidilmeli, her türlü meslekten; hâkimden, savcıdan, avukattan, lise
öğretmeninden, doktordan, gemi kaptanından yeni bir din anlayışı
yetiştirilmelidir.
İşte bugün Piyade
Okulunda meydana gelen bu hadise Türk Ordusunun tarihten gelen milli ve manevi
duygularını içselleştirecek bir anlayışla harp okullarında ders olarak
verilmelidir.
Nitekim 22-23 Aralık’ta
Kuzey Irak’ta verilen 12 şehidimiz cepheye silah arkadaşıyla koşarken arkamdan
beni vuracak var mı? Diye endişeye kapılmayacak şahsiyetli bir manevi anlayış
genç teğmenlere aşılanmalıdır.
25.12.2023