Tuzla Piyade Okulunda horoz dövüşü
Türkiye 1950’lerden beri
fikri olarak laik anti laik, Kemalist ve anti Kemalist tartışmaları ile
kutuplaşarak bugünlere kadar geldi.
Sanayileşme ve üretime
yoğunlaşarak teknoloji hamlesi yapmak yerine Atatürkçülük ve İslam karşıtlığı
ile gündemini doldurdu.
Siz bugüne kadar ben
Atatürkçüyüm diyen ve İHA/SİHA üreten bir teknoloji mucidi gördünüz mü?
Ya da sanayileşme
atılımını gerçekleştiren bir Atatürkçü?
İşte Uçak fabrikasını
kapatanlar, Nuri Killigil silah fabrikası sabotajını örtbas edenler ve devrim
otomobilinin üretimini hayata geçirmeyen ve kendilerini gizlemek için
Atatürkçülük kılıfı arkasına gizlenen bu anlayış artık köhnemiş geçmişimizde
tarih olmak üzere.
Bugün dindar olarak ve
yeşil sermaye olarak yaftalanan Baykar Makine dünyaya Türk’ün şahlanışını ilan
eden Kızılelma ve Akıncı’yı göklerle buluşturdu.
Türkiye gündemini sığ, bağnaz
ve kısır tartışmalar yerine “Teknofest gençliğini” motive edecek
teknolojik atılımlarla coşturdu.
Düne kadar din subayı
kadrolarını boş bırakanlar 15 Temmuz sonrası FETÖ’nün kadrolarının tasfiyesi
ile dindar subay eksikliğini iliklerine kadar hissetti.
Hissetmiş ki süratle TSK
kadrolarına din hizmetleri subayı alındı. Ve komutanlar kışlalarda askerleri
ile beraber bayram namazı, Cuma namazı kılmaya özen gösterdi.
Türk Silahlı
Kuvvetleri’nde maneviyatın ne denli önemli olduğu cephede ve sahada daha iyi
anlaşılıyor aslında.
Mehmetçiğin “Allah
Allah” nidaları ile hücuma kalkmasının, “ölürsem şehit kalırsam gazi”
anlayışının altında hep dini manada manevi motivasyonun olduğu biliniyor.
Hakiki manada inanmış bir
asker, harekât alanında tüm dünyaya meydan okuyabilir.
İşte tüm dünyanın bir
muharebede en çekindiği konu, inanmış bir askerin yapabileceklerinin üst
sınırının olmamasıdır.
Bu yüzden tarih boyunca
nice "az"lar, nice "çok"lar karşısında
muzaffer olmuşlar, tarihin altın sayfalarında yerlerini almışlardır.
İsrail’in Gazze’de yaptığı
katliamın devam ettiği bu günlerde İsrailli bir stratejistin bu manayı
destekler mahiyette;
“Gazze halkının
dinlerinden aldıkları manevi bir kuvvet var. Onlar Allah için cepheye koşarken
biz topraklarımız için onlara savaş açıyoruz. O yüzden başarılı olamıyoruz.”
Diyerek, manevi gücün ve imanın
ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Peki bizim Piyade
okulunda yaşanan adli olay üzerinden dindar TSK personeline saldıran cephe ne
yapıyor?
Atatürkçülük ve İslam
anlayışını dövüştürüyor.
İslam dinini cemaat ve
tarikatlardan mütevellit olduğu göstermeye çalışırken aynı zamanda bu tarikat
ve cemaatlerin İslami değerlerden uzak olduğu algısını oluşturmaya çalışıyor.
Aynı saflarda silah
arkadaşlarıyla şehadete koşacak Teğmen rütbesindeki kahraman askerleri ringde
horoz misali dövüştürerek bıyık altından gülümsüyor.
Ama bu kez
başaramayacaklar; Feraset ve izan sahibi Türk Milleti bu oyuna gelmeyecek.
İslam’ı ve İslami
değerleri rehber alan kahraman
Türk Milleti'nin bağrından, bu ülkenin kurucu değerleri ile kavgası olmayan bir
nesil yetişiyor.
Hakikat işte burada
gizli…
Bu yeni nesil kendisine
İslâm'ın ilk ayeti olan "Oku" emrine uygun olarak bilimi,
teknolojiyi, sanayileşmeyi, çağdaşlığı referans alırken, fikirler üzerinden
birilerini ötekileştirmeyi değil, kardeşçe yaşamayı tesis edecek ortamı
oluşturuyor.
Bir sonraki yazımızda inşallah
Metehan’dan günümüze Türk Ordusunun milli ve manevi gücüne değinen yazımızla
karşınızda olacağız.
22.12.2023