Tutuklu DAEŞ’liler ne olacak?
Sınır ötesi operasyon sadece Amerika’da yankılanmadı. Başta Avrupa Birliği olmak üzere Arap Birliği dâhil pek çok farklı ülkeden Türkiye’ye tepkiler yükseldi. Bu tepkilerin pek çoğu ikiyüzlülük olarak tanımlanabilir. Örneğin Fransa. BM’yi toplantıya çağıran üç ülkeden biri de Fransa’ydı. Fransa vatandaşı olup da DAEŞ’e katılmış yüzlerce kişi var. Ve Fransa’ya geri dönüşleri kabul edilmiyor. Fransa artık bunları vatandaşı olarak dahi kabul etmiyor ve geri almak da istemiyor. Peki, bu DAEŞ’liler nerede tutuluyor? Şuanda Türkiye’nin sınır ötesi operasyon yaptığı YPG’nin elindeki çeşitli cezaevlerinde.
***
Şimdi bugün Avrupa bir yandan “Sakın sınır ötesi operasyon yapma, yaparsan da eğer oraya Suriyeli mültecileri gönderirsen biz bunlar için bir kuruş dahi yardım vermeyiz” diyor. Başkan Erdoğan da doğal olarak tepki gösteriyor bu tehditvari açıklamalara “açarım kapıları, salarım 3.6 milyon mülteciyi size göndeririz, bakalım ne yapacaksınız?” diyor. Bu tür açıklamalar en sonunda BM’ye kadar taşındı. Rusya ve ABD, Türkiye’nin protesto edilmesi talebini veto ettiler. Arap Birliği ülkeleri de Sisi’nin çağrısıyla bir araya geldiler. Belki de Dünyada Filistin meselesini korkusuzca savunan tek lider Başkan Erdoğan’dır desek yeridir. Ve Filistin dahi Türkiye’nin sınır ötesi operasyonuna çekimser kaldı.
***
Operasyon başladığı günden beri ABD başkanı Trump’ın gündemindeki konuların başında DAEŞ geliyor. “DAEŞ artık bizim meselemiz değil, DAEŞ’ten Türkiye sorumlu olacak” diyor. DAEŞ bilindiği gibi büyük oranda yenilgiye uğradı ve binlerce DAEŞ mensubu şu anda Suriye’de cezaevinde. Bunlar meşru bir mahkeme önünde yargılanmamış, hukuken ne tutuklu ne de hükümlüdürler. Nerede cezaevindeler? YPG’nin kontrolü altındaki bölgelerde. Sayıları kesin olarak bilinmiyor. Rusya Savunma Bakanlığı geçtiğimiz günlerde, Suriye’de 14 bin 600 DAEŞ üyesinin tutulduğu cezaevlerinin haritasını yayınladı. Kurumun açıkladığı verileri göre en fazla militan yaklaşık 9 bin kişi Şeddadi beldesindeki cezaevinde tutuluyor. El Hol kampında 1.6 bin, Allaya cezaevinde ise 1.5 bin militanın tutulduğunu belirten bakanlık, Haseke ve El Malikiye’deki merkez cezaevlerinde ise sırasıyla 1.1 bin ve 650 kişinin bulunduğunu vurguladı.
Bunların arasında 1700 civarında yabancı DAEŞ’li olduğu söyleniyor. Kim bu yabancılar? Alman var, Fransız var, İngiliz var. Çeşitli Avrupa ülkelerinden gidip, DAEŞ’e katılmış tutuklular var. Bunların dışında 13-14 bin civarında kişinin de Arap, Türk, Çeçen vs. olduğu söyleniyor. Bunlar yetmezmiş gibi bir de bunların yanında bunların aileleri var. Kadınlar ve çocuklar şu anda Irak ve Suriye arası bir kamptalar. Onların da sayısının 60-70 bin civarında olduğu söyleniyor. Türkiye nasıl alacak bunları? Alırsa nereye koyacak? Nasıl yargılayacak? Öyle ya bunların kimi Fransız, İngiliz, Alman. Suriye hukukuna göre mi yargılayacak, Türkiye hukukuna göre mi yargılayacak yoksa kendi ülke hukuklarına göre mi yargılayacak? Başkan Erdoğan bu konuda net konuştu “cezaevinde tutulması gerekenler cezaevinde tutulacak, uyruğu olduğu ülkelere gidebilecekleri de kabul edilmeleri halinde kendi ülkelerine göndereceğiz” dedi.
***
Kamplardaki DAEŞ’lilerin ailelerinin ne olacağından önce DAEŞ’lilerin kendilerinin ne olacağı sorunu en çok can yakan sorundur. Uluslararası toplum, bunların bir kısmı yabancı terörist oldukları için değişik ülkelerden gelmiş o ülkeler bu kişileri dediğimiz gibi ülkelerine almak istemiyor. Onları orada bıraktılar. Kuzey Suriye’de bu DAEŞ’lileri yargılayacak bir makam da yoktur, çünkü orada devlet otoritesi yok. Ne yapılacağı konusunda büyük bir belirsizlik var. Sadece başkan Erdoğan’ın yukarıda belirttiğimiz gibi bu konuda bir açıklaması oldu. DAEŞ’liler ve ailelerinin kabul edilirse vatandaşı olduğu ülkelere geri gönderilecekleri. Ama Avrupa ülkelerindeki eğilim, bırakın bunları kabul etmeyi, onları vatandaşlıktan dahi çıkarmayı düşünüyorlar. Böyle bir karmaşık durum var.
Ne olur? Şu yapılabilir; “DAEŞ’li olan yani terör suçu, insanlığa karşı suç işlemiş olanlar için herhangi bir yerde kurulacak bir uluslararası mahkemede yargılamaları yapılabilir. Ona göre onların bir şekilde cezalandırılması ve sonrasında ıslahı yoluna gidilebilir.” Bunu kim yapar? Bu kişilerden vatandaşı olduğu ülkeler sorumludur. Onların ıslahı da uluslararası toplumun çabasıyla yapılmalıdır. Dilerim bu sorun Türkiye’nin omuzlarına bırakılmaz.