Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
2975.69
BIST 100
9722.85
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Nisan 2022

Tutuk kulluk

Kulluk yürüyüşümüzü tehdit eden en ciddi handikaplardan biri de tutuk kalma halimiz diyebiliriz…

Ne demek istiyorum? Tutuk Müslümanlığımızı masaya yatırmamız gerektiğini düşünüyorum…

Edilgenliğimizi, pasifliğimizi, paslanmışlığımızı, donukluğumuzu, içe kapanmışlığımızı gözden geçirmezsek zamanla bu durumu kanıksar ve kader bilmeye başlarız…

Niçin atak değil tutukuz? Atılgan değil tutulganız? İçimizde kıvılcımlar çıkmıyor… Ruhumuzdaki enerjiyi aksiyona dönüştüremiyoruz?..

Tüm kapasite ve kabiliyetlere rağmen kararlılık gösteremiyoruz… Yoksa kendimizi keşfetmede mi acze düştük? Çamurumuzdaki cevheri gün yüzüne çıkarmada mı geciktik?

İki ara bir derede kalışımız, bocalamamız, çekingenliğimiz, ürkekliğimiz, üşengeçliğimiz doğrusu insanı ürkütüyor…

Bu durum özgüven yetmezliği midir? Sosyal fobi midir? Davranışsal bozukluk mudur? Asosyalleşme midir? Zafiyet midir? Hastalık mıdır? Gerçekten neyin nesidir?

Bir salgın gibi hayatımıza sirayet ediyor… Tutukluluk halleri zamanla takıntıya dönüşüyor… Tutuk kişiler bir yerden sonra tamamen zorunlu tercihlerin mahkûmu olmaya başlıyorlar… Mukavemet, muhalefet, müdahale güçleri kalmıyor… Aktif hale getiremediği yetenekleri de körelmeye yüz tutuyor…

Potansiyel enerji harekete geçmeyince kişiye de kimseye de hayrı kalmıyor…

Devinimsiz, dirençsiz, eylemsiz, hareketsiz hayatlar çürümenin ve çözülmenin habercisidir…

Yeterli, becerikli, kültürlü, bilgili, ama tutuk… Bir türlü gün yüzüne çıkmayan güzellikler var. Kendini, derdini, davasını, davetini ifade etmekte tıkanan, zorlanan, sıkılgan insanlarımızın sayısı gün geçtikçe sanki artıyor…

Ağır, aksak bir yürüyüşteyiz…

Düşüncede, davranışta, duruşta, davette direnişte gözle görülür tutukluluk halleri kaygı veriyor…

Bu durum huyumuzdan mı, hevamızdan mı?.. Yoksa nefsani tutkularımız mı bizi tutuklaştırdı?

Tutuşmuyoruz ve tutuşturamıyoruz… Yoksa tükeniyor muyuz?

Özneliği gitmiş nesneler miyiz?

Dahası sadece bireysel değil toplumsal tutukluk riski altındayız… Tutkun yığınlar oldukça yorgun…

Sosyal anksiyete salgın ve yaygın… Tedavisi, telafisi, terapisi nasıl olacak bilemiyorum…

Bir diğer acı gerçeklik şudur; dünyalık hedeflerimizde pek de tutuk değiliz!.. Sıra dava ve ukbaya gelince bir türlü bitmeyen kronik tutukluk halleri tezahür ediyor…

İslami sorumlulukları kuşanmaya, salih amellerde bulunmaya sıra gelince ıkıntı basıveriyor, kitlenip kalıyoruz… Bir türlü hamle yapamıyor, adım atamıyoruz… Güzel eylemler gözümüzde büyüdükçe büyüyor, bir an önce başlama başarısını gösteremiyoruz… Aslında bir başlayabilsek sorun büyük çapta çözülmüş olacak…

Şu tutukluğumuzu üstümüzden atabilsek, üstümüze sinen bu ruh halinden kurtulabilsek birçok şeyin değiştiğini görebileceğiz…

Marufta pasiflik, münkerde aktiflik bize yakışmıyor…

Günahta atak, sevapta tutuk bize göre hiç değil…

Artık silkinmek zorundayız… Güzel hedefler için hamle günlerindeyiz…

“Haydi felaha” çağrısı ile hayırda yeni bir format atmak durumundayız.

Rabbimiz bize soruyor:

“İman edenler için hâlâ vakit gelmedi mi? Kalplerin Allah’ın zikrine ve inen hakka saygı ile ürperme vakti…’’ (Hadid,16)

Gerçekten vahiyle dirilebilsek kim tutar bizi?

Evet, bizden istenen; aksiyon, azim, aşk ve adanmışlıktır…

Tuttuğunu koparan, gözü kara, atak ve aktif Müslümanlara her zamandan daha fazla ihtiyaç var bugün…