TÜRKÖNE NİYE ÖL(DÜR)ÜYOR?
Mümtaz'er Türköne'nin maddi öl(dür)mesinden bahsetmiyorum. Allah (CC) kendisine ömürler versin. Ama kendisi, bir şeyleri öldürmeye ve cenazesini kaldırmaya çok meraklı. 2012 yazında İslamcılığın öldüğünü ilan etmişti. Şimdi de hükümeti öldürdü ve cenazesini kimin kaldıracağını soruyor. Tabi ki, her hükümetin bir ömrü var; er geç bu ömrünü tüketecek. Fakat benim problem ettiğim şey; Türköne'nin niye bir şeylerin cenazesini kaldırmaya bu kadar hevesli olduğudur?
Türköne, bu zamana kadar benim zihnimde, Türkiye'ye dair okunabilecek bir miktar bir şey söyleyebilen insan olarak kalmıştır. Ama son dönemdeki yorumları, entelektüel ufuklarının giderek zayıfladığı yönünde sinyaller veriyor doğrusu. Bunu bir "aidiyet" hissine mi bağlasak yoksa başka sebepleri mi var? Ama kesin olan bir şey var ki; Türköne artık akl-ı selim ile hareket de etmiyor düşünmüyor da. Söylediklerinde net bir biçimde reaksiyoner tavrın kokuları yükseliyor. Entelektüelin zafiyete girdiği an da, reaksiyoner tavra bilimsel gerekçeler bulmaktır.
İslamcılık, Osmanlı'nın son dönemlerinde Batıcıların bu işin İslam ile olamayacağına dair temel tezleri karşısında, İslam'ı bütünsel bir proje olarak görüp savunan ve asıl İslam olmadığı taktirde bizim yeryüzünden silinip gideceğimizi vurgulayan entelektüel bir harekettir. İslamcılar, sorunun yaşanan müslümanlıkta olduğu temel yargısından hareketle Kur'an ve Sünnet'e dönüşü yani ideali tekrar keşfetmeye ve İslam'ın modern hayatın içinde nasıl yaşanacağı sorusuna cevap aramaya başlamışlardır. Aslı itibarıyla da bgüne gelinceye kadar Batıcıların "kendi"mizi yani İslam'ı terk etme önerileri karşısında en azından İslam ile irtibatımızı sürekli hatırlatıcı bir işlev görmüşlerdir.
İslam'ın bu ülkede niçin önemli olduğunu anlayabilmek için Osmanlı'dan bu yana yaşadığımız modernleşme serencamımızda en hacimli gerilim alanlarını neyin oluşturduğuna bakmak lazımdır. Böyle bir soruya hiç kuşku götürmeyecek biçimde İslam şeklinde cevap verebilirsiniz. Yine modernleşme ya/ya da batılılaşma sürecimizde Batı'dan bize taşınmaya (aktarılmaya) çalışılanlar karşısında, İslam'ın temel meşruiyet kaynağı olarak kültürde nasıl işlediği izlenebilir.
Japonya örneğinde olduğu gibi modernleşme Japon dininde ciddi bir dönüşüme sebep olmuş; bırakın batılılaşmacı/modernleştirmeci politikalara direnmeyi, batılı sisteme entegre olmuştur. Bugünden geçmişe doğru geliştirilen okumalarda, İslamcılığın her şeye rağmen bu direnç noktalarını canlı tuttuğu, henüz bir inşa sürecine girmemekle birlikte İslam ile irtibat noktalarımızı kaybetmemek üzere muhalif söylemini devam ettirdiğini görmekteyiz. Evet, AK Parti iktidarı ile, İslamcılık bir siyasal güce yaslanmanın rehavetini yaşamaktadır. Ancak Türkiye ve dünya konjonktüründe yaşanan olaylar İslamcılığın vazgeçilmez bir ajanda olduğu gerçeğini getirip önümüze bırakmaktadır; kimi zaman İslamcıların isteksizliklerine rağmen.
Kanaatimce bu noktada iki önemli soru(n) şudur: Birincisi, Türkiye siyaseti son otuz yıl bile dikkate alındığında, içerisinde islami söylemlerin ağırlıklı olduğu partilere ikide bir iktidarın yolunu açmaktadır? Refah Partisi ve tüm temsil problemlerine rağmen AK Parti bunun örnekleridir. İkincisi de, dünyaya tüketim toplumunu (dinini) dayatan küresel aktörler, niçin İslam'ı birinci derecede düşman konseptinin içerisine yerleştirmektedirler?
Diğer yandan, tüm bu olup bitenlere rağmen, AK Parti'nin önünde alttan gelen talepler doğrultusunda ciddi bir alternatif yokken AK Parti'nin cenazesinden sözetmek hangi insafa ve bilimselliğe sığıyor sayın Türköne? Siz daha çok temennilerinizi dile getiriyorsunuz gibi geliyor. Entelektüellik, "yolsuzluk" ve "vesayetçi"liği iki ayrı kalem görüp, ikisine de itiraz etmekten geçer. Keşke bunları AK Parti adaylığına talip olmadan söyleyebilseydiniz, sizi daha çok ciddiye alabilirdik.
Şu anda Türköne, vesayetçilerden yana tavır almış algısını etrafa yaymıyor mu? Üstelik de vesayetçilerin uluslar arası uzantıları, sizi bir milliyetçi olarak rahatsız etmiyor mu? Biz kendi sorunumuzu kendimiz hallederiz, vesayetin de yolsuzluğun da hesabını biz kendimiz soracağız diyebilseydiniz ya.
İşin enteresan tarafı; Türköne öldürdükçe ölüyor. Yani şehvetle cenaze icad edip üzerine abandıkça, enteleküelliği ölüyor. Bizden söylemesi.