Türkler ile Kürtler bir karar vermeli
“Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur. Kürtler bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Hepimiz aynı toprağın insanıyız, millet olmak işte budur.” Bu sözleri bundan on beş yıl kadar evvel Tayyip Erdoğan söyledi.
Sonra tam sekiz yıl Türk Kürt ittifakını yeniden tesis etmek
için elini taşın altına koydu.
Elbette, hükümetin bu
tavrı, politikası Gladyo açısından tam anlamıyla bir oyun bozanlıktı. Düşünün o
güne kadar bu ülkede iki farklı kesime yönelik büyük ayrıştırma planları
devreye sokulmuştu.
Bunlar dindarlar ve Kürtler…
Geçmiş darbe
dönemlerine bakınız, hep bu iki kitle hedef alınarak, bahane gösterilerek
ülkemize çökmüşlerdir. Birine gerici diğerine bölücü denilmiştir.
CHP zihniyetinin Kürtleri asimilasyona tabi tutmadığına kim
ikna olabilir? O yüzden diyorum bugünkü noktaya kolay gelinmemişti.
Vaktiyle bu ülkede
Kürt dili, kıyafetleri, folkloru ve Kürtçe isimlerin kullanımı yasaktı.
Yerleşim yerleri sıkıyönetim altında idi. Dağ Türkü olarak adlandırılırlardı.
1980 askeri darbesinin ardından Kürtçe resmi ve özel hayatta
resmen yasaklandı. Kürtçe konuşan, yayın yapan veya şarkı söyleyen birçok kişi
tutuklandı ve hapsedildi. Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanılanları yazsak yerimiz
yetmez.
Hatırlayınız TRT Kürtçe kanal açıldığında ilk tepki PKK ve
CHP’den gelmişti.
Tüm engellemelere rağmen uzun bir aradan sonra Türklerle
Kürtler yine de yan yana gelmeye çalıştı.
Ancak 7 Haziran
seçimlerinden sonra Gladyo’nun marifetiyle PKK, bir bakıma barış yanlısı dindar
Kürtleri cezalandırdı ve onları kendi içine hapsetmeye çalıştı. Amaç bir daha
Türklerle Kürtlerin tarihi bağlar bakımından bir araya gelmemesiydi.
Şimdi de düne kadar Kürtleri yok sayan bir parti ile ittifak
görüşmeleri yapıyorlar.
Oysa bugüne kadar Kürt meselesi çözümünde dev atılımlar
yapan bir AK parti, bu adımların hepsine karşı çıkan bir CHP vardı.
Kürt kimliğine
özgürlük getiren AK Parti, buna itiraz eden CHP vardı.
Kürtçe önündeki
engelleri kaldıran, Kürtçe eğitime izin veren, 24 saat Kürtçe TV ve radyo
yayını yapılmasını sağlayan AK Parti, buna itiraz eden CHP vardı.
Alevi açılımını yapan, Cem Evlerine özgürlük getiren AK Parti,
buna itiraz eden CHP vardı.
Aslında olan biten nedir biliyor musunuz? Türkler ile Kürtlerin kadim birlikteliğini,
bir araya gelme ihtimalini ortadan kaldırmaktır asıl hedef.
Zira Amerika da bilir ki Türk ve Kürt ittifakı aynı zamanda büyük
ve güçlü bir Türkiye demektir.
Yıllardır bir Türk olarak “gelin bu büyük oyunu bozalım”
derim. Neden bu ülkenin yerli siyasetini birlikte kuramayalım ki? Unutmayalım köklü medeniyete sahip ülkeler
yok olmaz. Köklü medeniyete sahip dostluklar ve kardeşlikler de yok olmaz.
Tarihin en kırılgan anlarında sahneye çıkarlar ve insanlık onurunu tekrar
yüceltirler. Tarih, Türklerle Kürtlerin neler yapabileceklerini er ya da geç
yazacaktır.
Elbette bunun kolay olmayacağının farkındayım. Gladyo
Türk-Kürt ittifakına şiddetle karşı olduğunu birçok kere tertiplediği sokak
eylemleriyle ve darbe girişimleriyle net bir şekilde ortaya koydu.
Biliyorum, Doğu ve
Güneydoğu topraklarını Siyonist toprağı olarak görenler bu işten
vazgeçmeyeceklerdir. Mesele Türkler ile Kürtler bin senedir sürdürdükleri
işbirliğini devam ettirip bu toprakları vatan kılmaya devam mı edecekler yoksa
bu topraklardan birlikte silinip gidecekler mi?
AK Parti, Kürtleri kazanmaktan geri adım atmamalıdır.
Kürtçeyi kendi web sitesinde de kullansın mesela. Sitelerinde hala Kürtçe dil
seçeneği yok. AK Partiye yakın Kürtçe bir gazetenin çıkmamış olması bir
eksikliktir bana kalırsa.
Kürtler, Gladyo’nun
aparatı olmuş PKK ve uzantısına elbet bir gün köklü bir cevap verecektir.