Türkiye'yi öldürmek istiyorlar
Türkiye öylesine, sıradan bir ülke değildir. Dünyada 880 bin kilometrekarenin çok ötesinde büyük bir yere sahiptir. Önemli bir ağırlığı var. Etki alanı, değerleri ve misyonuyla bir dünyaya bedeldir.
Hz.
Mevlana, Pergel metaforu ile sanki bizi anlatmak istemiştir. “Pergelin iğneli
ayağı benim dinimde ama diğer ayağıyla yetmiş iki milleti dolaşırım.” Türkiye,
dünyada en önemli beş imparatorluktan birinin devamı olarak yetmiş iki millete
umut oluyor.
Türkiye’nin
bütün kıtalarda önemli ve her gönülde iyi bir karşılığı var. Dünyanın
birçok coğrafyası ile aynı dili ve aynı ruhu paylaşıyoruz. Milyonlarca insan
umudunu Türkiye’ye bağlamış durumda sömürü çarkını kırmaya çalışıyor. Türkiye
gibi dünya üzerinde böyle kaç ülke sayabilirsiniz?
Evet,
bizler dünyaya nizam veren, adalet ve barış getiren kadim ve köklü bir
medeniyetin, koca bir imparatorluğun çocuklarıyız. Ancak…
Batılılaşma
serüveni ile başlayan kendi geçmişinden kopuş, milli ve dini değerlere karşı
koyuş var. Bir reddi miras var. Yabancılaşma ayağımıza bağ oluyor. İnsanımızın
kendi değerleri ve kimliğiyle buluşması engelleniyor. Ülkemizde böyle bir
kesimin varlığı biliniyor.
Ancak
umutluyuz…
Er ya
da geç kendi kimliğimize döneceğiz çünkü medeniyetimiz ve geçmişimiz bizi buna
mecbur kılıyor. Geç de olsa geçmişimiz ve değerlerimizden aldığımız ilham ve
güçle geleceğe köprüler kuracağız. Bu heyecan ve istek milletimizin yekûnunda
var.
Bu
nedenle Türkiye hem içerden hem de dışardan kuşatılıyor, güç ve kan kaybetmemiz
isteniyor. Dün Çanakkale’de bize kurşun sıkanlara bugün ABD ve İsrail eklenmiş
durumda. Karşımızda sadece PKK/PYD ve ihanet şebekesi yok, koca bir terör bloku
var. El ele, omuz omuza Türkiye’yi öldürmek istiyorlar.
Yanı
başımızda, Suriye’de kurulmak istenen terör devleti, sınırlarımız içinde
düzenlenen terör saldırıları, canlı bomba ve pusular, kurulan tuzaklar, ihanet
girişimleri ve 15 Temmuz hain darbe girişimi bu amaca yöneliktir.
Düşmanın
ülkemizi terk ettiğini mi sanıyorsunuz, hayır, giderken
arkalarında adamlarını bıraktılar. Neyzen Tevfik’in dediği gibi,
“Geldikleri gibi gitmediler; kimi itini bıraktı kimi bitini. Kimi de piçini
bıraktı!.. Yoksa bu kadar şerefsizin bizden olması mümkün değil!”
Türkiye’nin
mücadelesi sırasında, fikir ve zihniyeti farklıymış gibi görünenlerin aslında aralarında
hiç bir farkın olmadığına bir kez daha şahit olduk. Bir kaç oy için, PKK
terörüne terör diyememek, Türkiye’nin vurulmasına razı olmak anlamına
gelmiyor mu?
Başka
bir mücadele alanı daha var; Türkiye’nin geçmişi ve değerleriyle buluşması,
milletimizle ve İslam dünyası ile kucaklaşması istenmiyor. Devletimizin güç
kaybetmesi isteniyor. Türkiye’nin istikrara kavuşması ve güçlü olması hiç bir
şekilde Batı’nın işine gelmez. Bu nedenle ülkemiz istikrarının
devamı için 2023 seçimleri çok önemli.
Dünyanın
gözü önünde Irak, Libya, Suriye gibi birçok İslam ülkesini parçalandılar.
Pakistan, Afganistan, Yemen, Lübnan, Mısır gibi birçok ülke de istikrarsızlaştırıldı,
kendi içlerinde boğuşturuluyor. Hemen yanı başımızda, Suriye’de, İsrail gibi
bir terör devletinin kurulduğunu farz edin, bizi bu topraklarda rahat
bırakacaklarını mı zannediyorsunuz?
İstanbul
Beyoğlu’ndaki terör eylemi bir kez daha gösterdi ki, Türkiye’yi rahat
bırakmayacaklar, kirli hedeflerinden kolay kolay vazgeçmeyeceklerdir. Ancak,
Türkiye hedeflerinden, Kızılelma’sından asla vazgeçmeyecektir.
Türkiye’nin
bugün verdiği mücadele bu amaç içindir ve sadece kendi adına değildir. Bütün
ümmet adına büyük bir mücadele veriliyor. Birlikte kuvvet vardır, sorunlarımızı
hep birlikte çözeceğiz.
Tek
yürek olmak dinimizin emridir.