Dolar (USD)
35.41
Euro (EUR)
36.32
Gram Altın
3054.62
BIST 100
9870.76
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Ağustos 2019

Türkiye’yi  kantonlaştırma planı

ABD heyeti bugün Türkiye’de.

Türkiye’nin Suriye’de oluşturulmasını istediği ‘Güvenli Bölge’ görüşmeleri devam edecek. ABD, binlerce tır dolusu silahla yığınak yaptığı bölgeden terör örgütlerinin ayrılmasını istemiyor; aklınca Türkiye’yi oyalıyor.

Terör örgütleri, demokrasi, insan hakları, Siyonist / Emperyalizmin birer maskesi.

Siyonizm, sözde ‘Vad edilmiş Topraklar’ı ve Doğu Akdeniz’in kaynaklarını elde edebilmek için Türkiye’nin parçalanmasını, kantonlara ayrılmasını istiyor. Bu amaca yönelik legal - illegal tüm unsurlarıyla saldırıyor.

Türkiye’nin Suriye’de, Doğu Akdeniz’de ne işi var.” diyenler, mülteci düşmanlığını körükleyerek toplumsal barışı bozmak, ümmet ve himmet bilincini iğdiş edip kaos oluşturmak isteyenler bu planın parçalarıdır.

Çukur / hendek teröristlerinin ‘özyönetim’, ‘özsavunma’ kavramlarından kastettikleri de işte bu kantonlaştırma idi.

Eskimiş hükümet sistemine dönülmesini de bunun için istiyorlar. Bunun için ittifak halindeler. Yassıada savcı ve hakimlerini bunun için arıyorlar.

Bunun için 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı’nı ve Başbakan’ı rehin almak istediler. Bunun için 7 Şubat’tan 41 gün önce (28 Aralık 2011) Uludere provokasyonunda 34 vatandaşın ölmesine sebep oldular.

Şimdi de Cumhurbaşkanını ve hükümeti, terörle mücadele edenleri katliam ve soykırım yapmakla itham edecekleri günlere hazırlanıyorlar.

Cumhurbaşkanını yargılayacak hakim ve savcılar arıyorum.” Bu, durup dururken laf olsun anlamında söylenmiş değildir.

Yine bir şeylere zemin hazırladıkları anlaşılıyor.

AYM’nin Barış Bildirisi’ne imza atanlar hakkında verdiği karar, bu duruma çanak tutacak cinsten…

Bildiri eğer çukur teröründen önce yayımlanmış olsaydı, şiddete dönüşmemiş olacağından ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilirdi. Fakat terör olaylarının zıvanadan çıktığı günlerde yayımlanmıştır. Teröristleri cesaretlendirdiği yaygın bir kanaattir.

11 Ocak 2016’da yayımlanan ve “Bu suça ortak olmayacağız! Em ê nebin hevparên vî sûcî! ” ile başlayan:

“Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal

vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini,…” ifadesini AYM, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdiğinden hareketle terör yandaşları ceza ve tazminat davaları açma girişiminde bulunurlarsa bu hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

Ayrıca yine aynı metinde geçen: “ Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.” ifadesiyle de terör olayları meşru muhalefet hareketi olarak gösterilmişti.

Barış Bildirisinden sonra, 15 Temmuz’dan önce neler oldu?

17 Şubat 2016 Ankara Merasim Sokak katliamı,29 şehit…

13 Mart 2016 Ankara Güven Park katliamı; 38 şehit…

28 Haziran 2016 Atatürk Havalimanı saldırısı; 45 şehit…

Ve 15 gün sonra;

15 Temmuz 2016 Darbe/ İşgal girişimi, 251 şehit…

‘Barış imzacıları’ bu katliamların hiçbirini kınamadılar.

Aynı çevreler, iki yıl sonra (20 Ocak 2018) Türkiye’nin Afrin’i terörden arındırmak için başlattığı Zeytin Dalı Harekatı’nı da 24 Ocak’ta ‘Savaşa Hayır’ sloganıyla durdurmaya çalıştılar.

“ Türkiye’ye bir tehditte bulunmayan, Suriye toprağı olan Afrin’e silahlı müdahalenin bölgemize ve ülkemize barış ve güvenlik değil, daha büyük sorunlar, yıkım ve acı getireceğini, Kürt yurttaşlarımızı da yürekten yaralayacağını biliyoruz.” suçlama / tehdit içerikli mektubu milletvekillerine gönderdiler.

Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemi almasını önleyemediler; sistemin aktife edilmesine karşılar.

Türkiye’nin Güvenli Bölge / Barış Koridoru oluşturmasına ve Fırat’ın doğusunu da terörden arındırmak için yapacağı harekatına da aynı çevreler aynı argümanlarla karşı çıkacaklar.