"Türkiye'yi dişlerinizle savunmaya hazır mısınız?"
İstanbul’daki Büyük Filistin Mitingi’nde konuşan
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en önemli mesajı neydi?
Ülke TV’nin
başarılı moderatörü Gözde Özyürek bu
soruyu sorunca, hiç tereddüt etmeden,
“Gazzeliler
yurtlarını dişleriyle savunuyorlar, biz de hazır mıyız, gereğini yapar mıyız?
Buna hazırlıklı olmamız lâzım!” cümlelerine dikkat çektik.
Bu vatanın her karış toprağını, “dişlerimizle” savunmaya hazır olmamızı
istedi Sayın Cumhurbaşkanı.
Konuşmasında, “Büyük Proje”ye vurgular da vardı.
İsrail’in Gazze Soykırımı ve
Türkiye!..
Ve Büyük Proje, Vaat Edilmiş
Topraklar Meselesi, Türkiye’nin Güneydoğusu ve Kıbrıs da işin içinde!..
Türkiye’yi çepeçevre kuşatan
ABD-İsrail ittifakı, günün birinde bizi
doğrudan vuracak ve onlarla savaşa tutuşmak mecburiyetinde kalacağız!..
Ve o zaman da, vatanımızı
dişlerimizle savunacağız!..
İş oraya kadar varabilir, her
vatandaş eline silah almak zorunda kalabilir.
Bugünün savaşlarında, “cepheye
mermi taşıma işi” pek yok.
Hele muhatabınız soykırımcı sözde
Başbakanının “Kitabımız böyle emrediyor, onların erkeklerini, kadınlarını,
bebeklerini, öküzlerini, ineklerini, tavuklarını, ördeklerini öldüreceksiniz!”
dediği bir “sapık” ise, savaş denilenin kuralı, kaidesi, hukuku da yok!...
Şehir hastanelerimizi yerle bir
edebilirler, güzelim camilerimizi, okullarımızı…
Gazze’deki okuldan yapılan
açıklamayı biliyorsunuz:
“Bütün öğrencilerimiz öldüğünden
okulumuzda ders yapılamayacaktır!”
Bu devirde memleketi “dişlerle”
savunmak nasıl olur?
Gazzelilerin yaptığı gibi…
Yerin altına kat kat, labirent
labirent tüneller kazmış olacaksın…
Ve zalim düşmanı göğüs göğüse
kapışmada imha etmek için bekleyeceksin!..
Göğüs göğüse kapışmada bizim
askeri yenebilecek güç yok.
İş “dişe” kalınca, orada da
parçalarız Allah’ın izniyle…
Ah bir de, caydırıcılık için
“Nükleer Silah Sahibi” ülkeler arasında olabilseydik!..
Bir de enerji zengini ülkeler
arasında…
Misak-ı Milli Haritası’ndan geri
adım atmasaydık ya da atmak mecburiyetinde kalmasaydık, bu durumda olmazdık.
Ne yazık ki…
Önümüzdeki on yıllar boyunca,
bağımlılığımız devam edecek…
Temennimiz azalarak devam etmesi…
Şimdi…
Hani saldırsalar…
Ve vatanımızı Sayın
Cumhurbaşkanı’nın ifade ettikleri gibi “dişlerimizle” savunmak durumunda
kalsak…
“Petrolümüzü, elektriğimizi”
keserler mi?
“Yanı başımızda İran var, Rusya
var, bir şey olmaz!” diye düşünecek değiliz elbette!
Bu ikisi ile tarih boyunca
kapışmalarımıza baktığımızda, belimize en büyük darbeleri indirdiklerini
görürüz.
Ümmete gelince…
Kur’andaki Müslümanlar olamadık
henüz ve halkının büyük bölümü Müslüman olan birçok ülkeyi kimlerin yönettiğini
çok iyi biliyoruz.
Mısır’daki bir göstericinin
elinde şöyle bir yazı:
“Özür dileriz Gazze, başımızda Siyonistler var!”
X
Türkiye, Allah korusun, doğrudan
saldırıya uğradığında, başına füzeler yağdığında, tıpka Gazze gibi “aşağı
yukarı” yalnız kalacaktır.
Dünyanın nerelerinde, hangi
büyüklükte “kınama” gösterileri yapılır bilemem.
Türklerin yoğun olduğu yerlerde
epeyce büyük eylemler olabilir, diğer yerlerde “Osmanlı’ya Vefa” gösterenler de ses yükseltebilir…
(Allah korusun) bizim bebeklerin,
cansız bedenlerini dünyaya göstererek, “İşte
soykırımcı ABD-İsrail” diye feryat edenler olabilir.
“Bunlar
Avrupa’yı yüzyıllar boyunca inletmişlerdi!”
diyenler çok olur dünyanın dört bir yanına merhameti, adaleti, huzuru
götürdüğümüzü gözlerden gizleyerek!..
Birçok Avrupa ülkesinde, ilkokul
çocuklarına, hatta kreş bebeklerine “Müslüman
Türk nefreti” aşılanıyor malûm…
Bunlar öyle bir durumda iyice
yoğunlaşır!
Ermeni Soykırımı iftiraları, o
zamanlar çok daha şedit bir şekilde gündeme sokulur!..
Ermeni ve Rum patrikler hep
birlikte “intikam” çağrıları yaparlar!..
PKK terör örgütü iyice azar o
günlerde!
“Arz-ı Mev’ud”a köprü olacak bir sözde
“devlet”i kurmalarının an meselesi olması, motivasyonlarını arttırır.
Dışarıda birçok sapık, “Türklerden bize ne, en iyi Türk ölü Türk,
bunların bebekleri de başımıza dert olur ileride! İyisi mi şimdiden, kafalarını
kopartmak!” diye bağırır!..
Sonra…
Siyonistlerin Kıbrıs’ta ve
Türkiye’de çeşitli usullerle “toprak satın alma” faaliyetlerinden bahsediyoruz
ya…
“Topraklarını satmıştılar zaten! ” bile diyenler olur, alçakça!..
Kahpe Bizans dirilir, Pontus
dirilir, Etniki Etarya, Filiki Eterya, Asala
dirilir..
Ruslar, Kars'ı, Ardahan'ı
istemezler mi?
Büyük İsrail haritası,
Türkiye’nin Güneydoğusu’nu içine alıyor Kıbrıs’la beraber…
Büyük Yunanistan Haritası ise, Ege’nin,
Karadeniz’in Marmara'nın, Kıbrıs'ın tamamını, Akdeniz'in, İçanadolu'nun büyük
bölümünü...
Düşman haritalarını baktığınızda,
Türkiye’ye Gazze’den biraz büyük bir alan bırakıyorlar, akılları sıra!
Bunu asla ve katâ
yapamayacaklarına “ant” içeriz elbette…
Malûm Misak-ı Milli’nin, Milli
Ant’ın haritası bugünkünden çok daha genişti.
Güzelim yerleri bıraktık, bırakmak mecburiyetinde kaldık.
“Kulaç mesafesi” kadar yakın adaları da,
Yunan’a bıraktık!..
Amerikan üsleri var buralarda da…
Kıbrıs’ın Güneyi’ndeki İngiliz
kuvvetlerine, şimdi de Almanlar eklendi…
Onlar da yerleşti oralara…
Geçenlerde Elon Musk, “T” yani
“twitter” paylaşımında İran’ın ABD tarafından nasıl çevrelendiğini gösteren bir
haritayı kullandı.
İran’ın tuzu kuru sayılır, o bir
şekilde sıyrılır!
İran, Irak ile 8 yıl boyunca
savaştı.
Ekonomisi ciddi bir hasar
almadığı gibi, alttan alta ABD ile çalıştığı da ortaya çıktı.
Bugün Gazze’de soykırım var.
Bebeklerimiz katlediliyor,
içlerimiz parçalanıyor.
Lâfı olmaz ama, zaten sırtımızda
büyük yük olan enerji maliyetlerinin hızla artmasından dolayı ekonomimiz de
iyice zora giriyor.
Enerji zengini ülkeler ise, doğal
olarak bu durumdan istifade ediyor, yani ne kadar kriz o kadar gelir!..
Yani, Türkiye’ye saldırılsa,
herkes o kadar da üzülmeyebilir!
Parçalanmış, iyice küçülmüş bir
Türkiye kimlerin işine gelir, kimlerin işine gelmez?
Üzerinde iyice düşündüğümüzde,
işlerine gelmeyeceklerin sayısının o kadar da fazla olmadığını görüyoruz!
“NATO üyesiyiz, BM üyesiyiz!”
geçiniz!..
Uluslararası hukuk denilenin neye
yaradığını, koruma kalkanlarının kimleri koruduğunu bilirsiniz!..
Evet…
Miting..
Sayın Erdoğan, Büyük Filistin
Mitingi’nde “Proje”lerden de
bahsederek, “Gazzeliler yurtlarını
dişleriyle savunuyorlar, biz de hazır mıyız, gereğini yapar mıyız?!” diye
sordu.
Yüzbinlerden “Hazırız!” karşılığını alınca da…
“Buna hazırlıklı olmamız lâzım!” dedi…
Memleketi dişlerimizle savunmaya
hazırız elbette…
Hazırız…
Bunu derken, ne kadarımızın hazır
olduğu hesabını şöyle bir yapmadan da geçemeyiz!
15 Temmuz hain darbe girişiminin “başarıya”
(!) ulaşmasını arzu edenlerin oranı ne kadardı, bankamatik kuyrukları ne kadar
uzundu, bunları kestirebilecek durumda değilim…
Lâkin…
“Gazze soykırımı”na şu veya bu
kıvamda destek verenlerin “temsil” kabiliyetlerine baktığımda…
Maalesef, çok da “ihmal
edilebilir” oranlar görmediğimi ifade etmek isterim!
Memleketi “dişleriyle”
savunacakların oranını arttırmak için, “eğitim” seferberliği yürütmek şart!..
Aile ve okul eğitiminde
başarılıysak sıkıntı yok demektir.
Diş sağlığı çok çok önemli,
dişler çürürse bütün vücut çürür!