Türkiye'yi çökertmek istiyorlar
Kırk yıla aşkındır Türkiye’nin terörle mücadelesi yoğun bir şekilde devam ediyor. Nerdeyse ülkemizde şehit vermemiş tek hane ve tek aile yok gibi desek hiç abartmış olmayız.
Burada şu soruyu soralım.
Türkiye’yi vuran terörün, kumpas ve tuzakların,
kalkışma ve darbe girişimlerinin arkasında hangi üst akıl var. Bu akıl bize
yıllarca ne söylemek istiyor ve neyi dayatmaya çalışıyor?
Cevap gayet net. Türkiye’yi düşürmek, yeniden
uluslarası sömürgeci güçlerin oyuncağı ve bağımlısı haline getirmek…
Bir soru daha. Türkiye’ye karşı kullanılan terörü
hangi üst akıl himaye ediyor? Aslında bu aklın kimliği gizli değil, biliniyor.
Biz bu failleri Irak’tan, Libya’dan, Afganistan, Suriye ve Gazze’de yaptıkları
katliamlardan tanıyoruz. Amaç, Türkiye’nin çökertilmesidir.
Müslüman coğrafyayı yerle bir eden bu katillerin bir
özelliği var, kalleşçe ve kahpece davranıyorlar. Ahlak ve insanlık gibi bir
erdemleri yok. Son terör saldırısı dolayısıyla yayınladıkları taziye mesajında
demokrasi ve insan haklarına vurgu yaparak adeta bizimle alay ettiler.
Bugün, ABD ve İsrail gibi malum ülkeler dünyada
Firavun rolündeler. Biz iman edenler inanıyoruz ki, her Firavun’un bir Musası
var. Er ya da geç zulmedenlerin sonu Firavun’un sonu gibi olacaktır.
Şehitlerimizin geldiği son terör olayında bir kez daha
şahit olduk ki, Türkiye ne zaman başarılı bir operasyon yapacak olsa ardından
bir baskın haberi geliyor. Sizce bu bir tesadüf olabilir mi? Hayır. Ülkemizin
kendi ayakları üstünde durması ve kalıcı bir istikrara kavuşması istenmiyor.
Türkiye’ye terör saldırılarıyla ne denmek isteniyor?
Bıdın’ın İsrail için söylediği tabiri hatırlayın. Bu
coğrafyada bir PKK terör devleti icat edilmek isteniyor. Biz de biliyoruz ki,
Türkiye buna asla ve kata izin vermeyecektir.
Kuzey Irak üs bölgesindeki hain pusunun hemen
sonrasında, PKK partisi DEM’in Diyarbakır’da düzenlediği toplantıdaki düğün
bayram havası görüntüleri ekranlara düşüyor. Bu görüntülerin dağdaki teröristin
yaptıklarından hiçbir farkı yok. İçerde de teröre lojistik destek sağlayanlarla
mücadele etmek terörün kurutulması için elzemdir.
Evet, Türkiye’nin dağdaki teröriste karşı verdiği
mücadele, içerdeki siyasi dokunulmazlık zırhına sığınanlara, sosyal medyada
terör propagandası yapanlara karşı da verilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Ana muhalefet partisi CHP’nin yaptığına ya ne
dersiniz? TBMM’de terörü lanetleyen bildiriye imza atmayarak DEM’le el ele,
omuz omuza olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Yazık! CHP ile PKK destekçisi
siyasi partinin üslup ve söylemi ne kadar da birbirine benziyor değil mi?
Birçok yazımda ifade etmiştim. Yine ifade edelim;
Kılıçdaroğlu CHP’si, PKK terör örgütünün siyasi uzantısı partiye kol kanat
gererek ona gelecek öfkeyi hafifletme rölünü üstlenmişti. Bugünkü CHP’de bu
rolü sürdürmeye devam ediyor.
Ana muhalefet partisinin diğer bir rolü de şu; terör
partisine karşı biriken öfkeyi Ak Parti’ye yönlendirmek. CHP’nin, ‘Ak Parti
teröre karşı acziyet içinde’ suçlamasının arkasında bu gerçek var. Onlara göre
Erdoğan suçludur. Nerdeyse, Öcalan’ı, Osman Kavala ve Demirtaş’ı barış
güvercini ilan edecekler!
Bir kez daha ifade edelim. Ben Türkiye’nin en zor
mücadelesinin bu tür zihniyetle, Meclis'teki terör destekçilerine karşı
olduğunu inanıyorum. Artık bu mücadelenin zamanının gelipte geçmekte olduğuna
düşünüyorum.
Batı’ya göre, Türkiye kontrolden çıkmıştır ve yüzünü
yeniden Batı ve ABD’ye dönmeli ve Batı değerlerinin emrine girmelidir. Bunun
olması mümkün değil. Türkiye tercihini kendi milli ve dini değerlerine dönme
yönünde kullanmıştır. Bir başka ifade ile Yusuf kuyudan çıkmıştır.
Allah, bir daha milletimizi kendi değerlerinden ayrı
kaldığı kuyuya düşmekten korusun.