Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.05
Gram Altın
2991.82
BIST 100
9487.83
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Mart 2022

Türkiye'yi bekleyen süreç

Dünya büyük bir değişim ve dönüşüm içinde.

Son yıllarda yaşananlar bu dönüşümün ivmesini giderek artırıyor. Olayların biri bitmeden diğeri başlıyor. 2008 küresel finans krizi ve sonrasında yaşanan 2011 Avrupa Borç Krizi dünya ekonomisinde Çin’e karşı ekonomik korumacı politikaların artmasına neden olmuştu.

ABD eski başkanı Trump’ın da etkisiyle artan ekonomik milliyetçilik akımı COVID-19 pandemisiyle beraber yeni bir boyut kazandı. Talebin aniden daralması ve sonrasında aniden hızla artması, küresel ekonomide önemli kırılmalara neden oldu. Salgının sağlık etkilerinin azalmaya başladığı, ekonomik etkileriyle uğraşının artacağı bir döneme giriliyordu ki, Rusya Ukrayna’yı işgal ederek yaşananlara yeni bir boyut kazandırdı. İşgal sebebiyle “Batı” dünyasının Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar ve Rusya’nın yaptırımlara karşılık aldığı kararlar bu kırılmanın şiddetini artırmaya başladı. Yaptırımların zihni dönüşümlere etkisi de elbette görmezden gelinemez. Mülkiyeti adeta kutsayan kapitalist “batı” dünyası Rusya’nın mal varlıklarına el koyması, diğer ülkelerin de “batı” dünyasıyla ilişkilerini sorgulamasına neden olacaktır.

Salgın sebebiyle tedarik zincirinin kırılması, lojistik maliyetlerinin artması, yeni tedarikçilere geçilmesi enflasyonist süreci hızlandırdı. Hâlihazırda enerji maliyetlerinin arttığı bir dönemde bir de savaş sebebiyle enerji fiyatlarının artması enflasyonu körükledi. Bu arada yaşanan iklim değişikliğiyle yaşanan sel, kuraklık gibi etkenlerle beraber gıda fiyatlarındaki artış akıllara “gıda krizi mi yaşanacak” sorusunu getirdi.

Diğer taraftan yıllarca askeri harcamaları asgari düzeyde tutan Avrupa ülkeleri Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle beraber askeri harcamalarını artırma kararı aldı. Savunma harcamalarına gitmeyen sermayenin sanayi yatırımlarına yönlendirilmesi sebebiyle ekonomik büyümesini artıran Avrupa bundan sonraki süreçte bir yavaşlama dönemine girebilir. Bununla beraber salgının ilk dönemlerinde uygulanan parasal genişleme politikalarının artık tersine dönmesi ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir. Enflasyonist bir dönemde büyümenin yavaşlaması küçülmeye neden olursa yeni bir küresel ekonomik krize geçeriz ki bu kimsenin istemeyeceği bir durumdur.

Kriz dönemi, ekonomik milliyetçilik dönemi, salgın dönemi, yapay zekânın teknolojik gelişimi, gıda fiyatlarındaki artış ve son olarak savaş sebebiyle uygulanan yaptırımlar dönemi küresel ekonomide büyük dönüşümlere neden oluyor.

Türkiye

Yaşanan her kriz Türkiye için önemli bir dönüşüme neden oldu. Terör örgütleriyle mücadele sürecinde Türkiye’ye satılmayan, açık veya örtülü bir şekilde uygulanan ambargolar Türkiye’nin savunma sanayinde büyük atılım yapmasını sağladı. Artan ekonomik milliyetçilik, Türkiye’nin yeni fabrikaların açılması için organize sanayi bölge sayılarının artırmasına ve yollar, köprüler ve havalimanları başta olmak üzere altyapı yatırımları yapmasına vesile oldu.

Gerek Türkiye’nin, gerekse Avrupa ülkelerinin enerji arz güvenliğini sağlamak, TANAP, Türk Akımı gibi önemli yatırımlar yapıldı. Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sebebiyle Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak için yeni bir sürecin başlayacağı görülüyor. İsrail gazının Avrupa’ya ulaşması konusunda önemli adımlar atılması bekleniyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan “Duyduğunuzda bu da nereden çıktı?” ifadeleri kullandı.

Salgın sebebiyle tedarik zincirinin bozulması sebebiyle rotanın Türkiye’ye çevrilmesi ve Türkiye’nin yeni ekonomi politikası önemli bir tedarik ülkesi konumuna getirmeye başlıyor. Türkiye’nin üretim kapasitesi artarken ihracatı da beraberinde artıyor.

Enerji ve üretim konusunda önemli yatırımlar ve hamleler yapan Türkiye, bölgesinde önemli bir aktör olmaya devam ediyor. Giderek artan nüfuzu sebebiyle bölgenin en kilit ülkesi haline gelen Türkiye, askeri güvenlikle beraber ekonomik güvenliğini de artırma konusunda önemli yol kat etti. Askeri ve ekonomik güvenliği artan Türkiye yeni küresel düzene adeta hazırlık yapıyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da küresel sistemin değiştiğine çeşitli konuşmalarında dikkat çektiğine şahit oluyoruz. Türkiye’nin gerek bölgesinde gerekse küresel çapta önemli bir aktör olduğunu gördüğümüz şu günlerde gelecek dönemlerde daha etkin olacağını şimdiden söylemek mümkündür.

Enflasyon sebebiyle hepimiz ekonomik problemler yaşıyoruz. Ancak enflasyonun ateşinin bir süre sonra azalacağını şimdiden söylemek mümkündür. Biz çalışıp üretmeye devam edelim. Baharla birlikte ekonomide de bahar gelecek.