Türkiye'ye karşı hazırlık mı var?
Türkiye yine yoğun bir haftayı geride bıraktı.
İçeride ve dışarıda birçok gelişme meydana geldi.
Bu hafta yaşanan en önemli gelişme ise Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın Afrika çıkartması oldu.
Çin’in Kuşak Yol Girişimi’nin önemli bir güzergâhı olan Kara
Kıta’da Türkiye’nin tarihsel rolünü canlandırmaya çalışması bölgede Ortadoğu
üzerinden kurulan düzenin Afrika’ya doğru kaymasının bir sonucu aslında.
Hem doğal kaynak varlığıyla hem de büyük bir Pazar olma
özelliğiyle emin adımlarla ilerleyen Afrika ile geliştirilen ilişkiler Türkiye’nin
bugününe değil yarınına yapılan yatırımlar olarak görülmeli.
Merkez Bankası’nın 200 baz puan indirim ile politika faizini
16’ya indirmesi ise Türkiye’nin Afrika, Avrupa, Ortadoğu ve Kafkasya için
üretim üssü olma adımının bir parçası olarak okunmalı.
Türk ekonomisinde gelir grupları arasında makasın açılması tabii
ki iyi değil.
Faiz kararına ulusal ve uluslararası birçok otorite
tarafından eleştiri gelmesine rağmen birçok yabancı markanın fabrikalarını
Türkiye’ye taşıma kararları alması bu aşamada gözden kaçırılmamalı.
Şu anda Çin’deki fabrikalarda çalışan işçilerin aldığı
ücretten 40 dolar daha aza çalışan Türk işçilerinin hemen yanı başında yer
alana Avrupa pazarına yakında bulunması, en nitelikli ve en ucuz iş gücüne
sahip ülke olarak Türkiye’ye yatırımların kısa süre içinde artmasına neden
olacaktır.
Yalnız fiyat istikrarını sağlayacak adımların atılması bu
aşamada çok çok önemli.
Bu adım finansal araçlar yoluyla atılmayacaksa yerli üretim
yoluyla atılması.
Ayrıca düşük gelir grubundaki insanların kur şoklarının
ortaya çıkardığı enflasyondan etkilenmesinin önü de alınmalı.
Gelir vergisi tavana yayılmalı.
TÜSİAD’ın Geleceği İnşa raporu bu durumda oldukça önemli
noktalara değiniyor.
Ama şunu unutmamak gerekiyor.
Maalesef ülkemizdeki 500 büyük şirketin yabancı ülkelere
kaynak aktarmaları Türkiye’nin geleceği için iyi bir inşa sürecine katkı
sunmuyor.
Gönül isterdi ki iş insanlarımız Türkiye’de üretilmeyen ürünler
için bir araya gelsin ve iktidar ile de konuşarak gerekli teşvik adımlarını
atıp ülkemizde yerlileştirmeye katkı sunsun.
Geleceğimizi kazan kazan ile inşa etmek hepimize fayda
sağlar.
MARKETÇİNİN PARA ÜSTÜ
KRİZİ
Markete gidip alışveriş yaptığınız zaman bazen marketçinin
bozuk parası yetmediği için para üstünü sakız ile ödemesi durumuna benzeyen bir
F-16 sürecimiz var.
Türkiye’ye CAATSA yaptırımı uygulayan ABD’nin S-400 alımı
nedeniyle Türkiye’yi F-35 projesinden çıkarmasının üstüne bir de Türkiye’nin
uçaklar için 1 milyar 400 milyon ABD Doları ödemesine çökmesi garip bir durum.
Ödemeyi geri yapamayıp buna karşı F-16 savaş uçağı teklif
etmesi ise başka garip bir durum.
ABD yönetiminden gelen bu teklife rağmen senatörler ABD’nin
Türkiye’ye F-16 satışına karşı çıkıyor.
Yalnız F-35 programından çıkaran zihniyetin F-16 alımı
teklifiyle büyük bir tutarsızlık içine girmesi ABD’nin Türkiye ile
ilişkilerinde ne kadar kafasının karışık olduğunu gösteren başka bir nokta.
Bir de şimdi üstüne büyükelçiler krizi patlak verdi.
ABD’nin organize ettiği 9 ülkenin büyük elçisinin yaptığı
açıklamanın dayanağı hukuki olarak geçerli olsa da yapılan iş diplomatik olarak
geçersiz.
Sanki birileri Türkiye’yi uluslararası arenada sürekli
olarak itibarsız halde tutmaya çalışıyor.
Acaba bu bir şeye mi hazırlık?