Türkiye'nin Uzay Yolculuğu
Uzay, insanoğlu için her zaman bilinmezliklerle dolu olmuştur. Bu bilinmezliğin bilinir hale getirmek için birçok araştırma ve çalışma yapılmıştır. Bugün dahi uzay büyüklüğü sebebiyle bilinmezliğini büyük ölçüde korurken gelişen teknolojik imkânlarla birlikte uzaya çıkmak eskiye göre daha kolay hale gelmiştir.
Birinci
Dünya Savaşı karada güçlü olanların kazandığı bir savaş iken, İkinci Dünya
Savaşı havada güçlü olanların kazandığı bir savaş olmuştur. Ancak günümüzde bu
iki savaş gibi bir savaş olmasa da sahip olunan bilim ve teknoloji üzerinden
adı konulmamış bir savaş yaşandığına hep birlikte şahit oluyoruz. Yaşanan
savaşın en büyük cephesi, şüphesiz ki bilgi ve teknolojidir. İnternet
teknolojilerinin giderek arttığı günümüzde artık iletişimi kurabilmek için
uydulara ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak uzayda yörüngelerde hakkı olmayan ülkeler
diğer ülkelerin uydularını kullanmaları gerekmektedir. Türkiye ise Turgut Özal
sayesinde bu hakka sahip olmuştur.
1980’li
yılların sonunda merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, vizyoner kişiliğini
göstermiş ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne yörünge başvurusunda
bulunmuştur. Böylece bugün çok stratejik olan 31, 42 ve 50 derecelerde 3
yörünge haklarını almıştır. Bu birlik ülkelere uzayda 2 türlü yörünge hakkı
tahsis etmekte olup her ülkenin minimum ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde
verilen yörünge hakkının kullanılmasalar dahi ülkeler adına kayıtlı kalmaktadır.
Bugün gelinen noktada özellikle son 20 yılda ülkeler yörünge hakkı elde etmek
için ciddi bir yarış içinde olsalar da artık insan nüfusunun yaşadığı
yörüngelerde boş yer bulunmamaktadır. Türkiye sahip olduğu görüngelerde uydu bulundurma
hakkı ile önemli bir stratejik avantaja sahiptir.
2018
yılında ise 23 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerine yönelik orta ve uzun vadeli
amaçları, temel ilke ve yaklaşımları, hedef ve öncelikleri, performans
ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını
belirlemek ve gereken uygulamaları yapmak için Türkiye Uzay Ajansı kurulmuştur.
Geçen
haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjdesini verdiği uzay çalışmaları millet
olarak bizleri de son derece heyecanlandırdı ve mutlu etti. 2018 yılı
itibariyle 400 milyar doları aşan uzay ekonomisi kapsamında artık Türkiye de
daha fazla yer alacaktır.
Hatırlarsanız
geçen yıl Roketsan tarafından
geliştirilen SR-0.1 sonda roketinin ilk prototipi, milli teknolojilerle
geliştirilen sıvı yakıtlı motor teknolojisiyle uzaya gönderilmişti. Gerçekleştirilen test atışında sonda
roketi başarılı bir biçimde 136 km irtifaya çıkarken; bilimsel araştırmaların
yapılmasını sağlayacak faydalı yük kapsülünün uçuş esnasında ayrılma denemesi
de başarıyla sonuçlanmıştı. Bu başarılı test, MUFS Geliştirme Projesi’nin
yörüngeye hassas yerleştirme ihtiyacını karşılaması planlanan sıvı yakıtlı
roket motorlarının geliştirilmesine büyük bir katkı sağlarken; Türkiye’nin uzayda
bilimsel çalışmalarına başlaması açısından da bir ilk olmuştu. Roketsan’ın Uydu
Fırlatma Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi’nde yürütülen
MUFS projesi bittiğinde, 100 kilogram ve altındaki mikro uydular, yüksekliği en
az 400 kilometre olan Alçak Dünya Yörüngesi’ne yerleştirilebilecek. 2025
yılında fırlatılması hedeflenen mikro uydu ile Türkiye, dünyada sayılı ülkenin
sahip olduğu uydu fırlatma, test etme, üretme altyapısı ve üs kurma yeteneğine
kavuşmuş olacak.
Bu
kapsamda Türkiye bir süredir hazırlıklarını yaptığı uzay çalışmaları artık
artarak devam edecek. Böylece 2023 yılında Ay’a ilk roketi fırlatabiliriz. Uzay
çalışmaları kapsamında yetiştirilecek olan nitelikli bilim insanlarıyla Türkiye’nin
özellikle son yıllarda adından sıklıkla söz ettirmeyi başardığı savunma
sanayinde de önemli ilerlemeler sağlanacaktır. Kaldı ki Roketsan’ın yaptığı
çalışmalar da uzay çalışmalarını önemli ölçüde destekleyecektir.
Uzay
çalışmaları ile Türkiye son yıllarda Rusya’dan satın aldığı S-400 füzeleri gibi
uzun menzilli hava savunma sistemleri de geliştirebilecek olup önemli bir
ihtiyacını karşılayacaktır. Bunun yanında yerli GPS sistemi de üretilecek olup
insanlı ve insansız hava araçlarımız artık yerli sistemle yönlerini bulacaktır.
Türkiye artık önemli bir ivme kazandı. Yetiştirilecek nitelikli gençlerle gelecekte çok daha güzel başarılara imza atacaktır.