Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Şubat 2021

Türkiye'nin Uzay Yolculuğu

Uzay, insanoğlu için her zaman bilinmezliklerle dolu olmuştur. Bu bilinmezliğin bilinir hale getirmek için birçok araştırma ve çalışma yapılmıştır. Bugün dahi uzay büyüklüğü sebebiyle bilinmezliğini büyük ölçüde korurken gelişen teknolojik imkânlarla birlikte uzaya çıkmak eskiye göre daha kolay hale gelmiştir.

Birinci Dünya Savaşı karada güçlü olanların kazandığı bir savaş iken, İkinci Dünya Savaşı havada güçlü olanların kazandığı bir savaş olmuştur. Ancak günümüzde bu iki savaş gibi bir savaş olmasa da sahip olunan bilim ve teknoloji üzerinden adı konulmamış bir savaş yaşandığına hep birlikte şahit oluyoruz. Yaşanan savaşın en büyük cephesi, şüphesiz ki bilgi ve teknolojidir. İnternet teknolojilerinin giderek arttığı günümüzde artık iletişimi kurabilmek için uydulara ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak uzayda yörüngelerde hakkı olmayan ülkeler diğer ülkelerin uydularını kullanmaları gerekmektedir. Türkiye ise Turgut Özal sayesinde bu hakka sahip olmuştur.

1980’li yılların sonunda merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal, vizyoner kişiliğini göstermiş ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne yörünge başvurusunda bulunmuştur. Böylece bugün çok stratejik olan 31, 42 ve 50 derecelerde 3 yörünge haklarını almıştır. Bu birlik ülkelere uzayda 2 türlü yörünge hakkı tahsis etmekte olup her ülkenin minimum ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde verilen yörünge hakkının kullanılmasalar dahi ülkeler adına kayıtlı kalmaktadır. Bugün gelinen noktada özellikle son 20 yılda ülkeler yörünge hakkı elde etmek için ciddi bir yarış içinde olsalar da artık insan nüfusunun yaşadığı yörüngelerde boş yer bulunmamaktadır. Türkiye sahip olduğu görüngelerde uydu bulundurma hakkı ile önemli bir stratejik avantaja sahiptir.

2018 yılında ise 23 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerine yönelik orta ve uzun vadeli amaçları, temel ilke ve yaklaşımları, hedef ve öncelikleri, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını belirlemek ve gereken uygulamaları yapmak için Türkiye Uzay Ajansı kurulmuştur.

Geçen haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjdesini verdiği uzay çalışmaları millet olarak bizleri de son derece heyecanlandırdı ve mutlu etti. 2018 yılı itibariyle 400 milyar doları aşan uzay ekonomisi kapsamında artık Türkiye de daha fazla yer alacaktır.

Hatırlarsanız geçen yıl Roketsan tarafından geliştirilen SR-0.1 sonda roketinin ilk prototipi, milli teknolojilerle geliştirilen sıvı yakıtlı motor teknolojisiyle uzaya gönderilmişti. Gerçekleştirilen test atışında sonda roketi başarılı bir biçimde 136 km irtifaya çıkarken; bilimsel araştırmaların yapılmasını sağlayacak faydalı yük kapsülünün uçuş esnasında ayrılma denemesi de başarıyla sonuçlanmıştı. Bu başarılı test, MUFS Geliştirme Projesi’nin yörüngeye hassas yerleştirme ihtiyacını karşılaması planlanan sıvı yakıtlı roket motorlarının geliştirilmesine büyük bir katkı sağlarken; Türkiye’nin uzayda bilimsel çalışmalarına başlaması açısından da bir ilk olmuştu. Roketsan’ın Uydu Fırlatma Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi’nde yürütülen MUFS projesi bittiğinde, 100 kilogram ve altındaki mikro uydular, yüksekliği en az 400 kilometre olan Alçak Dünya Yörüngesi’ne yerleştirilebilecek. 2025 yılında fırlatılması hedeflenen mikro uydu ile Türkiye, dünyada sayılı ülkenin sahip olduğu uydu fırlatma, test etme, üretme altyapısı ve üs kurma yeteneğine kavuşmuş olacak.

Bu kapsamda Türkiye bir süredir hazırlıklarını yaptığı uzay çalışmaları artık artarak devam edecek. Böylece 2023 yılında Ay’a ilk roketi fırlatabiliriz. Uzay çalışmaları kapsamında yetiştirilecek olan nitelikli bilim insanlarıyla Türkiye’nin özellikle son yıllarda adından sıklıkla söz ettirmeyi başardığı savunma sanayinde de önemli ilerlemeler sağlanacaktır. Kaldı ki Roketsan’ın yaptığı çalışmalar da uzay çalışmalarını önemli ölçüde destekleyecektir.

Uzay çalışmaları ile Türkiye son yıllarda Rusya’dan satın aldığı S-400 füzeleri gibi uzun menzilli hava savunma sistemleri de geliştirebilecek olup önemli bir ihtiyacını karşılayacaktır. Bunun yanında yerli GPS sistemi de üretilecek olup insanlı ve insansız hava araçlarımız artık yerli sistemle yönlerini bulacaktır.

Türkiye artık önemli bir ivme kazandı. Yetiştirilecek nitelikli gençlerle gelecekte çok daha güzel başarılara imza atacaktır.