Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Mart 2024

​Türkiye'nin sınavı

Türkiye, yıllardır kendini kollamaktan her defasında hayallerini ertelenmek zorunda kaldı ve istediği mesafeyi bir türlü alamadı. Böylece Türkiye’nin önemli yılları heba olup gitti.

Türkiye, milletimizin hayatına kasteden ve ülkemizi yangın yerine çevirmek isteyenlerle çok mücadele etti, etmeye de devam ediyor. Büyük badireler atlattı. Asıl tehlike dışardan çok içerden geliyor. ABD ve Batı kuklalarından…

Türkiye kazandıkça ve tehlikeyle baş ettikçe hedeflerine doğru hızla yol alıyor.

Geçmişte olmaz denilen şeyler bir bir hayat buluyor. Otomobilden trene, uçaktan helikoptere, tanktan tüfeke, İHA’sından SİHA’sına ve uçak gemisine kadar…

Dünyada güçlü ilk beş ülkede ne varsa bizde de o var. Bugün her alanda zirveyi zorlayan bir Türkiye var artık.

Albert Camus’un “Sisifos Söyleni” diye Türkçe’ye çevirisi yapılan denemede; Kral Sisifos tanrılar tarafından sonsuza dek sürecek bir cezaya çaptırılır. Ceza şu; Sisifos’un büyük bir kayayı yüksek bir dağın zirvesine çıkarması gerekiyor. Denemeye başlar. Sisifos zirveye yaklaştığında taş her defasında aşağı yuvarlanır. Tekrar, tekrar dener. Hiç yılmaz ve her defasında taşı tekrar, tekrar zirveye çıkarır ancak taş her defasında yine aşağı yuvarlanır.

Albert Camus’a göre bu kısır döngüyü trajik yapan şey Sisifos’un her defasında taşı zirveye taşımadaki azmi ve kararlılığıdır. Üstelik Sisifos taşın tekrar tekrar aşağı yuvarlanacağını bile bile her defasında deniyor.

Türkiye bu kısır döngünde darbeleri, iç çekişme ve kardeş kavgalarını, ekonomik ambargo ve dışardan kuşatılmaları aşa aşa bu günlere kadar geldi. Öyle ki, Türkiye’yi terör örgütü ve ihanet şebekesiyle işgal etmeye bile kalkıştılar.

Bir türlü vazgeçmiyorlar. İçerde ve dışarda, birbirlerine düşmanmış gibi görünenlerin konu Türkiye olunca nasıl canciğer dost ve müttefik olduklarına şahit oluyoruz. Çünkü güçlü bir

Türkiye’nin neye karşılık geldiği, ne ifade ettiği ve neler yapabileceğini gayet iyi biliyorlar.

Türkiye’de bir kesim daha var ki, ‘dava’ lafı, lidere sadakat ağızlarından hiç eksik olmuyor. Çıkarları tehlikeye girdiğinde ise karşı tarafa geçip eski partisi ve lideri aleyhine konuşuyorlar. Aslında bunların ‘dava’ dediği şey kendi menfaat ve çıkarlarıdır. Siyaseti bir geçim kapısı ve bir nemalanma yeri olarak görüyorlar.

Dava adamlılığı ve siyasi ahlak bunun neresinde?

Bir şey daha..

Türkiye’de muhalefet etmek rakibe düşmanlık olarak algılanıyor. Yanlış mı? Yanlış…

Amerika ve PKK’nın Suriye üzerinden ülkemize saldırılarında, Libya, Doğu Akdeniz ve Karabağ meselesinde ana muhalefet partisinin Türkiye’nin yanında olması gerekmez miydi? Gerekirdi…

Kaldı ki, milli ve sorumlu muhalefet anlayışı da bunu gerektiriyor.

Türkiye’nin milli menfaatleri söz konusu olduğunda yanında olmak gerekiyor.

Türkiye kırk yıla aşkındır terörle mücadele ediyor. Bu mücadelede ana muhalefet partisi iktidara destek vermediği gibi terör iltisaklı bir parti ile bir olup hükümeti yıpratma yarışına giriyor.

Milletimiz feraset ve basiret sahibidir, olup biten her şeyi görüyor. Görmek istemeyenlere de her defasında dersini veriyor.

Son cümle şu olsun..

Türkiye’nin önemini kavrayan, neye karşılık geldiğini bilen ve ülkemizin menfaatlerini gözeten yapıcı bir muhalefete acilen ihtiyaç var.