Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 May 2023

Türkiye'nin seçimi

Türkiye’deki seçimlerde ideoloji ve yaşam biçimleri direkt oyun rengine etki ediyor. Sonucu belirliyor.

İzmir örnek. Yıllardır ihmal ediliyor. Hizmet yok, doğru dürüst yatırım yapılmıyor. Birçok şehir CHP’nin elinde can çekiştiği halde oyunun rengini bir türlü değiştirmiyor.

Ya iktidar, Türkiye’nin en ücra yerlerine kadar büyük yatırımlar yaptığı halde beklenilen oranda oya dönüşmüyor. Ancak hizmete devam ediyor.

“Meyve veren ağaç hırpalanır’ misali zaman zaman hırpalandığı halde meyve vermekten vazgeçmiyor. Sürekli yatırım, sürekli hizmet. Çünkü Erdoğan’ın bir sevdası var, Türkiye. Ülkesini, Allah’ın emaneti görüyor. Haklı.

Muhalefetin durumu ise ortada…

Verdiği halde tutmadığı söz ve vaatlerini icraat sanıyor. Bu, belli kesimler arasında pirim yapsa da “ağaç ne kadar uzasa da boyu göğe yetişmez.” atasözünde olduğu gibi ilahi adalet tecelli ediyor. Uzamadığı gibi kısalıyor. Yıllardır iktidar yüzü görmemesinin nedeni de bu.

Siyasetin algıları yönetme beceresi olduğunu bilen iş yapmaz siyasetçiler algıya başvuruyor. Göz boyayıp, bol bol hayal dağıtıyorlar. Ana muhalefetin yaptığı en iyi şeylerden birisi de budur.

Büyüklerimiz İnönü dönemini, Halk Parti zihniyetinin olaylara etki ettiği ve etkin olduğu dönemlere şahit oldular.

İki dramatik örnek…

12 Eylül’de Erdal Eren 17 yaşındaydı. Solcuydu. Kâğıt üzerinde yaşı büyütüldü. ‘Ben yapmadım, suçsuzum’ demesine rağmen ‘ibretlik bir son olsun’ diye çocuk yaşta idam edildi!

Mustafa Pehlivanoğlu, 12 Eylül’de darbeci ekibin mahkemelerinde yargılanıp idam edilen ülkücülerden yalnızca birisiydi. Tıpkı solcu Erdal Eren gibi o da sağdan bir sembol olarak genç yaşında asıldı!

O dönemler Erdoğan ile birlikte son buldu. Ancak o eski zulüm düzeninin özlemini duyanlar hala var.

Erdoğan’ın şahsına yönelik yalan ve iftiraların, hayasız Batı ve medyasının saldırılarının amacı eski Türkiye için. Bütün çabaları yönetebilecekleri Türkiye’nin tekrar geri gelmesidir. Bu nedenle milletin egemenliği ve Müslümanların iktidarı engellenmek isteniyor.

Yetimin hakkını korumak, garip ve gurabaya arka çıkmak, mazluma nefes olmak ulvi bir görevdir. Erdoğan bizim tarihimizde bu rolü üstlenen ender liderden biridir. Bize düşen şey ise, ulvi görevi olanlara desteğimizi sürdürmektir.

Halkımız şu soruların da cevabını bilmek istiyor.

“Sana söz ülkeme barış gelecek” diyenler kimler için bahar istiyor?

Halk arasında ayırım yapanlar, toplumsal fay hatlarının kırılmasına sebep olanlar kimler için barıştan söz ediyor?

Kandildeki terörist elebaşlarının, Amerika ve Batı’nın muhalefet için destek mesajları ne anlama geliyor?

Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz, terörle ilişkiye girmek ‘Yılanla’ aynı torbaya girmekle eşdeğerdir, ilişkiye girenler sokulduklarını göreceklerdir.

Amerika ve Batı kullanabilecekleri iktidarlar ve iliklerine kadar sömürebilecekle ülkeler isterler. Saddam ve Kaddafi bu hataya düştü, itiraz edince de asıldılar. Ülkelerinin ise ne hallere düştüğünü görüyorsunuz.

Sayın Erdoğan iç ve dış tehditlere karşı koyduğu için istenmeyen kişi ilan ediliyor.

Milletimizin büyük çoğunluğu bunun farkında olduğu için desteğini devam ettiriyor. Oyunun rengini de bu yönde belli etmiştir.

Hayırlı olsun.