Türkiye'nin Mütefekkir Yazarları
Düşünmek insana mahsus bir meleke. Zihin dünyamız hadiselerle yoğrulmalı ve farklı bakış açıları geliştirmeliyiz. Cenab-ı Allah'ın kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'de, "düşünmek ve akletmek"le alakalı pek çok ayet-i kerime geçiyor. Elbette söz konusu olan bu akıl, elverir ki akl-ı selim, yani doğru akıl ola! Geçmişte tarihimiz boyunca düşünen ve fikir üreten alimlerimiz, kelamcılarımız ve felsefecilerimiz olmuştur. Bugün de ziyadece var. Yakın tarihimiz yerli ve milli bir bakış açısına sahip olan münevverlerimiz, mütefekkirlerimizle doludur. Peki bugün bu şahsiyetler layıkınca tanınıyor mu, doğru dürüst okunuyor mu? Bu konuda doğrusu ciddi manada tereddütlerim var.
20'nci yüzyılda yaşamış ve hadiseleri tefekkür süzgecinden geçirerek bize sunan büyüklerimizi, şüphesiz daha çok okumalı, anlamaya çalışmalı ve gelecek nesillere emanet etmeliyiz. Esasen düşünce hayatımızı onlar zenginleştirip irfan toprağımızı bereketlendiriyorlar. Zira bir ömre mal olan birikimlerini, tecrübelerini, zihin dünyalarını ve özlü fikirlerini eserlerine sarıp sarmalamış ve bize emanet etmişlerdir. Üstümüze düşen vazife ise, o mukaddes emanetleri alıp gündeme taşımak, sonra da gelecek nesillere armağan olarak bırakmaktır.
Edib gazeteciler
Düşünce hayatımızı edebiyat dünyamızdan ayırmak asla mümkün değildir. Tanzimat'tan sonraki ilk ediblerimiz, aynı zamanda hem ilk gazetecilerimiz hem de ilk düşünce adamlarımızdır. Bunlar arasında Ziya Paşa, Namık Kemal, Şinasi, Ahmed Mithad Efendi'yi zikretmek mümkün. Tabii bunların yetiştirdiği ikinci nesil Tanzimatçılar da fikirleri ve eserleriyle var olmuş, devamlı olarak düşünce ışıldağını canlandırmak istemiş, bu kandile sönmesin diye yağ taşımışlardır. Bu ediblerin büyük kısmı muhtelif fikirlerini, genelde gazeteler ve dergiler vasıtasıyla açıklamış ve toplumla paylaşmışlardır.
Kalem erbabı şahsiyetler
Şüphesiz Ziya Gökalp, Mehmed u00c2kif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı, Süleyman Nazif ve Ahmet Naim gibi sanatkarlar, sadece kalem erbabı değil, aynı zamanda düşünceleriyle de toplumu etkilemiş şahsiyetlerdir. Safahat sadece bir şiir kitabı değildir, aynı zamanda kutlu fikirler manzumesidir. Yahya Kemal'in şiirlerinde ve nesirlerinde de düşünce cevherlerini fark eder, görürüz. Onları takip eden nesil arasında Peyami Safa, Necip Fazıl Kısakürek ve Şekip Tunç gibi isimler dikkatimizi çeker. Ahmet Hamdi Tanpınar gibi sadece edebiyatçı vasfıyla tanınan isimlerin de aynı zamanda düşünce üreten birer mütefekkir olduğu gerçeğini unutmamalıyız.
Batı'yı tanıyan mütefekkirler
Bir sonraki nesilden aklımıza gelen ilk isim şüphesiz Nurettin Topçu'dur. Batı dünyasını ve felsefesini tanıyan, doğu mistizisminden haberdar olan Topçu, yaptığı sentezlerle fikir dünyamıza yeni pencereler, farklı ufuklar açmıştır. Bugün Topçu'nun fikirlerinden etkilenen pek çok değerli sima, irfanımızı mayalamaya devam ediyor. Merhum Mehmet Kaplan ve Orhan Okay o nesildendi. Bugün Hüsrev Hatemi, Ezel Erverdi, Emin Işık, Mustafa Kutlu ve İsmail Kara da Topçu'nun ruh dünyasını insanımıza açmaya devam ediyorlar.
Sinema dünyasından isimler
Marksist bir gelenekten gelse de zaman içerisinde yerli kaynaklara yönelen ve Osmanlı'yı anlama yolunda büyük bir ceht sarfeden Kemal Tahir de bir düşünce kutbu olarak görülmelidir. Rahmetli sinema yönetmenlerimiz Metin Erksan ve Halit Refiğ ile Hulusi Dosdoğru, İsmet Bozdağ , Ayşe Şasa ve Selim İleri, onun rahle-i tedrisinden geçen aydınlarımızdan bir kaçıdır.
Camideki rektör: Güngör
Mümtaz Turhan'la başlayan medeniyet ve tefekkür yolculuğu, Erol Güngör ile hayırlı halefini bulmuş ve merhum sosyologumuz birbirinden kıymetli eserle, yeni nesilleri kafaca ve gönülce beslemiştir. Başta milliyetçilik olmak üzere bir çok kavrama yeni sahih tarifler getiren Erol Güngör, rahmetli arkadaşımız Olcay Yazıcı'nın tabiriyle "camideki rektör"dü. Yani halkının değerlerine, milletinin mukaddeslerine saygılı bir ilim ve fikir adamıydı.
Hanım yazarlarımız arasında Samiha Ayverdi'nin şüphesiz farklı bir yeri vardır. Derinliği olan eserleriyle, kökünü tasavvuftan alan bir yol açmıştır. Bu yoldan gidenler arasında Mustafa Tahralı, Mustafa Fayda, Özcan Ergiydiren, Mehmet Demirci, Kenan Gürsoy, Sait Başer ve daha pek çok isim dikkat çekiyor.
Eserleriyle iz bırakanlar
Tefekkür dünyamız hiçbir zaman boş kalmadı. Bu gök sema altında düşünceleriyle yıldızlaşan ve peşlerinde bir takipçi grubu oluşturan son dönem mütefekkirleri arasında Ahmet Arvasu00ee, Cemil Meriç, Fethi Gemuhluoğlu, Ahmet Kabaklı, Ömer Öztürkmen, Ergun Göze ve Tarık Buğra da vardı. Bütün bu özge münevverler, eserleriyle var oldular, fikirleriyle yaşadılar, tesirleriyle iz bıraktılar. Bugün Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Üstün İnanç, Mehmed Niyazi, Rasim Özdenören, Atasoy Müftüoğlu, Sadettin Ökten ve Nazif Gürdoğan başta olmak üzere pek çok değerli kalem erbabı büyüğümüz, yazdıkları yazılarla, verdikleri eserlerle, yaptıkları konuşmalarla ve ürettikleri düşüncelerle 'tefekkür dünyamız'a hergün ciddi katkılarda bulunmaya devam ettirmektedir.
Türkiye'nin manevi yönden ve kültürel anlamda büyümesinde, ilerlemesinde ve genişlemesinde şüphesiz adlarını andığımız ve isimlerini hatırlayamadığımız mütefekkirlerimizin büyük emeği, payı ve yeri vardır.