Türkiye'nin muhalefetle imtihanı
Neden yalan ve iftiraya başvurulur? Bugünkü yazımıza bu soruyla başlamak istedim.
Sorunun cevabı gayet net. Hırs ve ihtiras, kötülük dâhil her şeyi yaptırabiliyor. Kirli olan her şey muhatabına zarar veriyorsa mubah görülüyor. Şu da bir gerçek; kin ve öfke sinede çok ağır bir yüktür. Zamanla taşınmaz hale gelip ruhsal sorunlara yol açabiliyor.
Ağızdan çıkan her söz önce kalpte pişiyor. Kalpte ne varsa o dile yansıyor. Kalp temiz ise söz ve amelde temizdir. Kirli ise kirlidir. “Niyet hayır akıbet hayırdır” Aslolan niyettir. İyi niyetle girişilen her işin sonu hayırla sonuçlanıyor. Niyet kötü ise sonuç da kötüdür.
İnancımız göre iftira ve gıybet kul hakkına girmektir ve haramdır. Gıybet, “ölmüş bir kardeşinin etini yemekle” eşdeğer kabul edilmiştir. Günahsız birine iftira atmak ve kötü sözle itham etmek lekelenmiş birini temize çıkarmaz. Temiz birine de çamur atmakla kirlenmez.
Bizler ağızlarından merhameti eksik etmeyenlerden, demokrasi havarilerinden çok zulümler gördük. Kılık ve kıyafetimiz, başörtüsü neden gösterilerek gerici ve yobaz diye suçlanıp fiziksel ve ruhsal baskılara maruz bırakıldık. Temel hak ve özgürlüklerimiz sekteye uğradı. Bu zulümleri yapanların kimler olduklarını biliyorsunuz.Darbecilere,28 Şubatçılara ve başörtüsü yasaklarına hangi zihniyet sahiplerinin destek olduklarını biliyoruz.
Bu nedenle pişman olduklarını söyleyip milletle helalleşmek isteyenlerin tavrını samimi bulunmuyoruz. Emin olun ki tekrar güç ve iktidar sahibi olduklarında geçmişte yaptıklarından daha beterini yapma ihtimalleri var. Çünkü bu hal bu ülkede defalarca yaşandı.
İyiliği emredip kötülükten sakındıran kişi ile kötülük yapan kişi bir olmaz. Allah iyilerin yanındadır. İmam Rabbani Hazretleri buyuruyor, “Allah sevdiği kulunu rastgele kişiye sevdirmez.” Erdoğan bugün çok seviliyorsa ülkemiz, milletimiz ve mazlumlar için iyi şeyler yaptığı içindir.
İyiliği takdir ermeyenler için ise şu cümleyi kuralım, “aynı dili kullananlar değil, aynı inanç ve duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. ”İyilikten iyiler, kötülükten ise kötüler anlar. Kötüler için duamız şu olmalıdır. Kötüleri Allah ıslah etsin.
Hemen ikinci sorumuzu soralım, 15 Temmuz hainlerini masum göstermek ve “Biz iktidara gelince KHK’ları serbest bırakacağız” ifadesi sizce ne anlama geliyor?
Ülkemiz kırk yıldır terör musibetiyle imtihan ediliyor. Ana muhalefet partisi devletin bekasını ilgilendiren bir konuda bile iktidara destek vermiyorsa samimiyeti sorgulanır. Milletimiz Ana Muhalefet partisinin ağzından, “PKK terör örgütüdür, teröre destek verenler terör kadar suçludur” demelerini duymak istiyor.
Orman yangınlarında Ana Muhalefetin tutumu yine yapıcı olmaktan çok suçlayıcı ve en az yangınlar kadar yakıcı ve yıkıcı olmuştur. Ormanlarımızı ateşe verenler suçlanacağına canla başla mücadele eden iktidarın suçlanmasına el insaf diyoruz. Dahası sevinçleriyle yangınlardan bir iktidar çıkarmayı umanları gördükçe ülkemiz adına üzülüyoruz. Şartlanmış düşmanlıkların hiç kimseye faydası yoktur.
Bir başka konu da şu, Türkiye bugün Ortadoğu’da, Balkanlar’da, Akdeniz’de ve Kafkasya’ya kadar geniş bir cephede varlık ve yokluk mücadelesi veriyor. Muhalefet partisinin nerde durduğunu ve nasıl bir tavır aldığına üzülerek şahit oluyoruz.
Özetle; tarihî ve hayatî günlerin eşiğindeyiz. Çok zor günlerden geçiyoruz. Eğer bu günleri milletçe birlik ve beraberlik içinde atlatamazsak bizleri iyi günler beklemiyor. Muhtemel bir Erdoğan sonrasında oluşabilecek bir iktidarsızlık ortamında imtihanımız zor olacaktır. Tam da burada Halil Paşa’nın hatıralarını okumanızı tavsiye ediyorum. Abdülhamid’in hal edilmesi sonrasında büyük bir kaos ve iktidar boşluğu oluştuğunu anlatıyor. Ne yazık ki koca İmparatorluk yoktu artık! Buna sebep ve alet olanlar büyük vebalin altına girmişlerdir.
Türkiye’nin bir milli muhalefete çok ihtiyacı var.