Türkiye'nin mücadelesi
Anadolu’yu yurt edindiğimizden beri içerden ve
dışardan saldırıya uğruyoruz. Türkiye güçlendikçe
de bu saldırıların dozu artıyor. Güçlü bir Türkiye istenmiyor.
Çünkü güçlü bir Türkiye’nin neleri başarabileceğini ve neler yapabileceğini
biliyorlar.
Türkiye görünenden çok daha büyük bir
devlettir. Gücünü geçmişinden, değerlerinden, kültürü ve gönül bağı
kurduğu coğrafyalardan alıyor. Burada sorulması gereken soru şu, muhalefet
neden bu gücü görmek istemiyor ve neden Türkiye muhaliflerinin safında yer
tutuyor? Muhalefetin durduğu yer Türkiye’nin yararına değildir.
Türkiye’ye engel olmak artık zor.
Türkiye bugün büyük denizlerde dev gemiler
gibi yol alıyor. Tabi ki önünü kesmek isteyenler olacaktır
bu normal. Normal olmayan, bizden görünenlerin sağımızdan ve
solumuzdan, yanımızdan ve ötemizden vurmak isteyerek Türkiye’yi durmak
istemeleridir. Toprağa gömülen ne kadar silah varsa çıkarılıp kullanılmaya
başlanmıştır.
Geçmişte sağ sol çatışmaları ile kardeş
kardeşe kırdırıldı. Darbelerle ülkemizin kolu kanadı kırılmak ve “İrtica ile
mücadele” adı altında da dindar halkımız ülkesine küstürülmek
istenmişti ki şükür bu olmadı. Bugün de yine PKK, PYD ve diğer terör
örgütleri devreye sokularak ülkemiz teslim alınmak isteniyor.
Türkiye’ye hangi çılgın zincir vurabilir ki?
Türkiye hedeflerine odaklanıp küçük insanlara,
boş laflara kanmadan ve ayaklarına bağ olmak isteyenlere aldırmadan hedeflerine
doğru güçlü adımlarla yürüyor. Önüne konan engelleri kaldıra kaldıra
yürüyor. Türkiye’nin mücadelesi bir varlık ve yokluk
mücadelesidir. Hakk’ın ve hakikatin yanında saf tutanlar kaybetmeyecektir.
Bu mücadele
sürecindeki kazançlardan birisi de içimizdeki kurtları görmek
oldu. Kurdun asıl niyeti dostluğunu ispat değil fırsatını bulduğunda
saldırmaktır. Bu net görüldü. Ben, Erdoğan karşıtlarının bir safta bir
araya gelmelerini böyle değerlendiriyorum. En sonunda
birbirlerini yiyeceklerdir.
Türkiye’nin haklı mücadelesinde kafa karıştıranlar,
kafası karışıklar, suyu bulandıranlar oluyor. Bunlar dün de vardı, bugün
de var, yarın da olacaklardır. Onlar kimlerindeğirmenine su taşıdıklarını artık
gizlemiyorlar. ‘Dostlarıyla’ Türkiye’ninSuriye’de,
Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Karabağ’daki mücadelesine engel olmaya
çalıştılar olamadılar. Türkiye güçlüdür endişelenmeye gerek yoktur.
Türkiye iyi şeyler başarıyor.
Bir çok
cephede bizim avantajımız şu; kim kiminle yürüyor açığa
çıktı. Kim, kimin kuklası olduğu görüldü. Kim, kimi gazlıyor artık biliniyor.
Savaşın su tabancasıyla kazanılacağını zanneden korkaklar
başaramazlar. Türkiye kazanacaktır.
Bizler, büyük bedeller ödeyerek varolan
bir milletin mensuplarıyız. Bizler, din katili ile baba katilinin aynı safta
olduğu dönemleri aşa aşa bugünlere kadar geldik. Kimlerin davasında samimi
olduğu ve kimlerin olmadığı, kimlerin milli ve dini değerleri istismar
ettiği ve kimlerin tarihi kahramanlarımızı kendi çıkarları için kullandığı
açığa çıkmıştır.
Bular tıynetlerinden, ayak oyunlarından,
kurdukları dostluk ve dostlarından tanınıyorlar. Bunlar, “...İpliğini
iyice eğirip sağlamlaştırdıktan sonra çözen kadınlar gibidir...” Yaptıkları
hiç bir şey dikiş tutmuyor.
Son söz, sanmasınlar ki Türkiye’nin tekerleği tümsekte
kalır. Dün en zor şartlarda kalmadığı gibi bugün de kalmayacaktır. Bu milletin
tarihinde Çanakkale gibi büyük bir destan var. Ne
yaparlarsa yapsınlar boşunadır.
“Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebet bizimdir!”
Türkiye haklı mücadelesinde mutlaka galip
gelecektir.