Türkiye’nin Libya Hamlesi Neden Önemli?
Türkiye’nin Libya ile antlaşması bir yandan Türkiye’nin sınır güvenliği için önemli iken diğer yandan Türkiye’nin geleceği için de ayrı bir önem arz ediyor.
Türkiye’nin meşru Libya hükümeti ile imzaladığı antlaşma ile mavi vatan olarak ifade edilen sınırların uluslararası alanda netleştirilmesi sağlandı. Bununla birlikte Yunanistan ve GKRY’nin savunduğu, AB’nin desteklediği SEVR niteliğindeki sözde Seville haritası üzerinden Türkiye’yi 41 bin kilometrekarelik bir deniz alanına hapsetme gayesiyle yapılan siyasi oyun bozdu.
Bir yandan sınırlar netleşirken diğer yandan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de bulunan yer altı kaynaklarını kullanmada uluslararası hukuki zemin de sağlanmış oldu.
Burada önemli olan bir diğer mesele ise Türkiye ile Libya arasındaki antlaşma ile Doğu Akdeniz’de bulunan ve çıkarılacak yer altı kaynaklarının Avrupa’ya ulaştırılması konusunda Türkiye ile antlaşmak zorunda kalmaları.
Türkiye’yi by-pass ederek buradan çıkarılacak yer altı kaynakların Avrupa’ya ulaştırılması için eastmed projesini yüksek maliyetlere rağmen ortaya atsalar da Türkiye-Libya antlaşması bu projeyi de işlevsiz hale getirdi. Çünkü her halükarda Türkiye ile antlaşmak zorunda bırakmaktadır.
Libya ile imzalanan antlaşmanın bir diğer önemli maddesi ise Türkiye’nin bu bölgeden çıkacak yer altı kaynakları ile enerji arz güvenliğini artıracak olmasıdır. Son yıllarda yenilenebilir enerji kaynakları, hidro enerji santralleri, nükleer santraller gibi çeşitli enerji kaynaklarına yatırıp yapan Türkiye gerek Akdeniz’de gerekse Karadeniz’de çıkarılacak yer altı kaynakları ile enerji arz güvenliğini artırırken cari açığı azaltıcı önemli bir unsur da olacaktır.
Türkiye’nin cari açığında önemli bir yer tutan enerji bedeli azaldığı takdirde dövize olan ihtiyaç azalırken Türkiye’ye karşı düzenlenen döviz manipülasyonları da etkisini azaltacaktır. Bu bağlamda Türkiye’nin Libya hamlesi de ayrı bir önem taşımaktadır.
Diğer taraftan Türkiye sadece kendi bölgesinde değil Libya ile varılan antlaşma doğrultusunda Libya’nın kendi ruhsat alanlarında da 3-4 ay içerisinde faaliyetlere başlayacağı duyuruldu.
Merhum Mısır Cumhurbaşkanı Mursi döneminde Türkiye ile Mısır arasında önemli ölçüde uzlaşmaya varılan MEB antlaşmasını engellemek için Mısır’da darbe girişiminde bulunan İsrail destekli Sisi, Yunanistan ve İsrail ile bu antlaşmayı imzaladı. Aynı şeyi Arap Baharı süreciyle Libya’da Kaddafi’ye karşı başaranlar UMH’nin Hafter karşısında duramaması için bu defa İsrail destekli BAE ve Mısır’ı devreye soktu. Ancak Türkiye devreye girmesi planları adeta altüst etti.
Rusya’nın Libya politikasına kısmen değinecek olursak, Libya’nın dünyanın önemli petrol rezervlerine sahip olduğu bilinmektedir. Libya’da sağlanacak olan antlaşma ve huzur ortamı ile petrol üretimi artacak ve hâlihazırda düşük olan petrol fiyatlarının daha fazla düşmesi muhtemeldir. Mevcut petrol fiyatları sebebiyle önemli ölçüde gelir kaybı yaşayan Rusya Libya’da çatışmaların devam etmesi için paralı askerler üzerinden çatışmanın devam etmesini sağlıyor.
Türkiye’nin Libya’nın güvenliği konusunda devreye girmesiyle birlikte darbeci Hafter milislerine karşı sahada büyük avantaj sağlanmaya başladı. Bilindiği üzere Rusya’da varılan ateşkes anlaşmasını sahadaki gücüne güvenerek imzalamayıp masayı terk eden Hafter, Berlin süreci sonrasında da saldırılarına devam etmişti. Ancak Türkiye’nin savunma sanayiinde yakaladığı yerlileşme hamlesi ve terör örgütlerine karşı gerek yurt içinde gerekse sınır ötesi operasyonlarda önemli başarılara imza atılması ve son olarak Esed güçlerine karşı ciddi üstünlük sağlayan Türk ordusu, edindiği tecrübeleri Libya’nın ve Türkiye’nin güvenliğini ve çıkarlarını sağlamak üzere kullanmaya başladı.
Küresel salgın sürecinin tüm şiddetiyle yaşandığı günlerde bile gerek Doğu Akdeniz’de gerekse Libya ve Suriye’de güvenliğini sağlamak için hiçbir şekilde taviz vermeyen Türkiye, salgın süreci sonrasında yeni hamlelerde bölgedeki gücünü artırmaya devam edecektir.
Akıncı T/İHA, HİSAR-O gibi yeni yerli savunma sistemleri ile birlikte sahadaki gücünü artıracak olan Türkiye savunma sanayinde yaptığı yatırımlar ile karada ve havada önemli avantaj sağlayacak. Böylece hem güvenliğini sağlarken hem de uluslararası çıkarlarını korumada da önemli bir güce sahip olacaktır.